adscode
adscode

50d sancısı

Kangrene dönüşen bu zorlu sürecin çözümü konusunda yeni YÖK yönetimi kararlı gözüküyor.

aguclu@milliyet.com.tr




Üniversiteler için öğretim üyesi yetiştiriyorsunuz, sonra da doktoraları bittiğinde kapı önüne koyuyorsunuz. Onlar iş bulamıyor, üniversiteler de hoca. Onlar aynı üniversitede kalmak istiyor, YÖK ise başka üniversitelere gitsin istiyor. Sonuç?..

Kangrene dönüşen bu zorlu sürecin çözümü konusunda yeni YÖK yönetimi kararlı gözüküyor.

Belli ki ortada henüz netleşmiş bir tablo yok.

Farklı seçenekler üzerine kafa yoruyorlar.

Ek süre vermek de bunlardan birisi.

Peki işe yarar mı?

Yarar ama kalıcı çözüm getirmez.

Asıl önemli olan verilen o ek süre sonunda da iş bulunamazsa ne olacak?

İkinci bir ek süre mi verilecek yoksa başınızın çaresine mi bakın denilecek?

Üniversite sayımız öylesine arttı ki, 50d’lilerin havada kapılması gerekiyor ama herkes kolayına kaçıyor.

Bu konuda devletin elindeki iyi akademisyenleri transfer etme ya da emekli hocaları düşük ücretlerle kadrolarına katmanın ötesine geçemeyen vakıf üniversiteleri için bir yaptırım getirilemez mi?

Sorunu ötelemek yerine kalıcı ve sürdürülebilir çözümler, tüm taraflar için en iyi seçenek olacaktır...

YÖK ve üniversitelerin bu yöndeki görüşü şöyle:

- Tüm asistanlara daimi kadro verme şeklindeki talepler, öteden beri YÖK ve üniversite yönetimleri tarafından gerçekçi bulunmuyor. Bu yüzden yüksek lisans ve doktora eğitimlerini tamamladıktan sonra araştırma görevlisi kadrolarıyla ilişikleri kesiliyor. Bu da mağduriyetlere yol açıyor.

- Mağduriyetleri azaltacak en önemli adım, bir asistanın doktora bitiminde iş bulmasına yetecek kadar kısa bir süre daha çalışabilmesine imkân tanımak olur.

- Her araştırma görevlisinin doktorayı bitirir bitirmez doktora yaptığı kurumda kadroya atanmasını beklemek, rekabeti öldürür ve içten beslenmeyi artırır!

- Tüm asistanların daimi kadroya geçirilmesi veya hayat boyu iş güvencesine sahip olması söz konusu değil.

- Ek süre verilerek yapılacak düzenlemenin mantığı, üniversitede doktorasını tamamlayan kişilerin yurtiçinde veya yurtdışında başka üniversitelerde doktora sonrası araştırmacı olarak veya öğretim üyesi olarak veyahut üniversite dışındaki bir kurumda çalışmalarını teşvik etmek...

Böylesi bir proje günü kurtarmanın ötesinde yeni sorunları da beraberinde getirir ki, bu da amaçlanan huzuru sağlamaz.

Bu yüzden umarız tüm taraflar bu konuyu bir kez daha enine boyuna düşünür...

Akademik hayatın tümünün aynı üniversitede geçirilmesi öteden beri tartışılan bir konu.

Yeni açılımların hem kişiye hem de akademik hayata dinamizm getirdiğini savunanlar kadar, huzuru kaçırdığını savunanlar da var.

Kaldı ki, öğretim hayatı da dahil tüm ömrü aynı üniversite geçen YÖK Başkanlarımız, rektörlerimiz ve çok sayıda hocamız oldu! Ya o yanlıştı ya da şimdi bunu istemek tek doğru değil!

Peki ortası yok mu?

Elbette var.

İşte onu bulup getirmek gerekiyor.

Bir dönem profesör olmak için rotasyon şartı getirildi, “Dayısı” olmayanlar Doğu’ya gitti, olanlar aynı kent içindeki diğer üniversitede o süreci tamamladı ve maalesef kalıcı olmadı!..


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
Zaman yönetimi!
Köy Enstitüleri???
Yarına hazır mıyız?