adscode
adscode

Ailesinden Uzak Öğretmenler ve Zıvanadan Çıkan Eğitim Sistemimiz!

Öğretmenlerimizin dikkatlerini, eğitime ve çocuklarımıza yöneltebilmeleri için tüm sorunlardan arınmaları gerekiyor. Bunların en başında da parçalanmış öğretmen ailelerinin yaşadığı dram ve özlük haklar geliyor. Türk eğitim sisteminin en büyük baş belası olan sınavlardan pandemi döneminde de kurtulamadık!..

aguclu@milliyet.com.tr




 

 

Parçalanmış öğretmen aileleri hiç tartışmasız her koşulda birleştirilmelidir. Bu hem anayasal bir hak hem de insani bir görevdir.

Böylesi bir dayatma ile sağlanan yarar ise farklı yöntemlerle kazanılmaya çalışılmalıdır.

Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması ve ona dayalı parçalanmış aile sendromu, yıllardır yaşanıyor.

Artıları ve eksileri konusunda ciddi bir araştırma yapıldı mı?

Getirisi, götürüsü konusunda ciddi analizler gerçekleşti mi?

En azından biz duymadık ama hemen her gün böylesi onlarca mesaj geliyor:



Aileden Uzak Kalmanın
Açtığı Derin Yaralar!

 

“2017 Ekim ayında Gaziantep’in bir ilçesine atandım. Eşim İzmir'de özel sektörde çalışmaktaydı  ancak atandığım yer küçük bir ilçe olduğu için mesleği ile ilgili bir iş bulamadığından dolayı İzmir’deki çalıştığı işinden ayrılamadı.

Mesleki eğitimlerinden dolayı ilk sene eşimin yanına çok az gittim. İkinci sene eşimin sağlık sorunları nedeniyle sürekli Gaziantep – İzmir arası git gel yaptım.

Ucuz uçak bileti bulabilirsek uçakla, bulamazsak 12 saatlik otobüs yolculuğu ile yanına gidebildim.

Sadece yol masrafı bile maddi anlamda belimi bükmeye yetti.

  1. sene pandemi  döneminde eşim hamileliği yalnız başına yaşadı.

Bir baba adayı olarak eşimin yanında sürekli olamamak insanı psikolojik anlamda o kadar çok yıpratıyor ki kelimelerle anlatmak çok zor.

Şu an bile bunları yazarken gözlerim dolmakta. Çok şükür eşim sağlıklı bir şekilde doğum yaptı. Bebeğimizi kucağımıza aldık. Babalık izni olan 10 gün göz açıp kapatana kadar bitti.

Çocuğum ile annesi İzmir’de ben ise yüzlerce km uzakta Gaziantep de okuluma geldim.

İnsan eşinden, anasından, babasından, kardeşinden uzağa giderken üzülüyormuş ancak evladını bırakıp gittiğinde bir parçası eksik kalmakta.

Çocuğundan ayrı mutsuz bir öğretmen nasıl verimli olabilir ? Ne kadar istenilen düzeyde çalışabilir?  Nasıl mutlu bir nesil yetiştirebilir ?

Şuan kadroya geçtik, ocak ayında özür grubu tayin hakkı başvurusunda bulunacağız, ailemize kavuşacağız diye sevinemiyoruz çünkü normlar dolu, eş durumuyla ailemizin yanına gelmemiz en garanti yolu “ İl –İlçe Emri“ verilmesi gerekmekte.

Biz zaten ailemizden 3,5 yıldır ayrı yaşıyoruz üzerine gideceğimiz ilin öğretmen normu var mı yok mu diye stres yaşamak istemiyoruz.  

MEB den beklentimiz özür grubu tayinlerinde “ İl – İlçe Emrini “ sürekli hale getirmeleridir.  3,5 yıl çok yıpratıcı geçmekte iki ev, iki kira, iki mutfak masrafı, iki evin faturası, git gel bilet masrafları öğretmen maaşı ile borç içinde yaşamaktayız.  

 

Bu sorunu yaşayan keşke tek bir öğretmen olsaydı ama kendi çabamızla kurduğumuz  grup da bile sayımız bin kişiyi bulmakta. 3,5 yıldır ailesinden ayrı kalan bin öğretmeni ailesiyle kavuşturmak sistemi bozmaz tam tersi mutlu öğretmenler grubu yaratır.

Sözleşmeli öğretmenliğin bir sürü sorunu var ve yetkililer gerçekten bunu görmek istemiyor.  Çalışma şartlarının zorlukları, mobbing yapan idareciler, maddi zorluklar da var ancak aile bütünlüğünün psikolojik yıpratması hepsini bastırmaktadır.

Son söz olarak maalesef ne yetkili sendikalar ne de diğer sendikalar göstermelik birkaç tweet ve bildiri dışında pek bir şey yapmamaktadırlar.  Sadece bir gün ( 24 Kasım ) akıllara gelen bir meslek olmak istemiyoruz…”



Sınav, Sınav, Sınav

Daha Nereye Kadar?



Sınav ve diploma odaklı eğitimden vazgeçmek için daha uygun bir zaman olamazdı.

Pandemi dönemi, eğitime çeki düzen vermek için en uygun dönemlerden biriydi.

Peki biz ne yapıyoruz?

Yüz yüze verdiğimiz sınav ve diploma odaklı eğitimi, uzaktan eğitimle de vermeye çalışıyoruz!

Verimlilik söz konusu mu? Kesinlikle hayır!

Boşuna kürek çekiyoruz ve eğitim yapıyormuş gibi günü kurtarmaya çalışıyoruz, hepsi o kadar!

 

. Okula başlayan her öğrenciye, sanki üniversiteye gidecekmiş gibi akademik dayatma yapmaktan ne zaman vazgeçeceğiz?

 

. Çocuklarımızın  ilgi ve yeteneklerini, erken yaşlarda keşfedip, o doğrultuda eğitim almalarına ne zaman olanak sağlayacağız?

 

. Ders çeşitliliğini ne zaman artırılacak, ilgiye, yeteneğe ve bölgesel dinamiklere göre yeni eğitim modelleri şimdi değil de ne zaman uygulanacak?

 

. Okula başlayan her öğrenciyi, üniversiteye yönlendirmekten ne zaman vazgeçeceğiz?

 

. Fen liseleri ve kolej öğrencileri ile meslek lisesi öğrencilerinin yani tavşan ile kaplumbağanın yarıştırılması daha ne kadar devam edecek?

 

. Sınavlar ve diploma için harcanan paranın, zamanın ve emeğin heba olduğunu ne zaman göreceğiz?

 

. Hayallerin projeye dönüşmesi gerekirken, yerle bir edildiğinin farkına  ne zaman varacağız?

 

. Artık bir işe yaramayan sınav ve diploma odaklı eğitimden vazgeçip, üretim odaklı eğitime ne zaman geçeceğiz?

 

. Her çocuğun farklı bir dünya olduğunu ne zaman anlayacağız?

 

. Eğitimin bir yaşamı zorlaştırmak için değil, kolaylaştırmak ve yaşam kalitesini yükseltmek için olduğunu ne zaman idrak edeceğiz?

 

. Eğitimin, öğrenmenin, mutsuzluğun değil, mutluluğun ilacı olduğunu ne zaman anlayacağız?

 

. Yurttaşlık eğitimi ve insani değerlerin, olmazsa olmazların en başında geldiğini ne zaman kavrayacağız?

 

. Eğitim ve sınavların, çocuklarımızı değersizleştirmenin, yaşama küstürmenin, hayallerinden uzaklaştırmanın bir aracı olmadığını, tam aksine özgüvenlerini artırmanın, yaşama tutunmalarını sağlamanın ve hayallerinin peşinden koşmanın anahtarı olduğunu ne zaman göreceğiz?

 

. Eğitim ve sınavların, her şeyden iyi insan yetiştirmek olduğunu, adaleti, hakkaniyeti, fırsat eşitliğini, güvenirliği, erişilebilirliği, ilgi ve yetenekleri dikkate almayı, insan gücü planlamasını beraberinde getirmesi gerektiğini ne zaman anlayacağız?..

 

Benzeri daha onlarca, yüzlerce soru sıralayabiliriz ama artık durum tespiti yapmaktan bıktık, usandık.

Ne olur artık, başımızı kumdan çıkartalım! Gerçekleri görelim ve çocuklarımızın, ülkemizin geleceği ve mutluluğu için gerekenleri yapalım...


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
Çanakkale destanı!
Nerede hata yapıyoruz?
Üniversiteden kaçış (2)
Üniversiteden kaçış!