Kişilerin ya da ülkelerin çalışma azmi çok önemli. Örneğin bazı ülkelerden, kentlerden ya da kişilerden söz ederken “çok çalışkanlar” ifadesi özellikle kullanılır. Tembel olanların tembellikleri de özellikle vurgulanır! Peki biz hangi noktadayız?..
Dünden bugüne çalışkan ve bir o kadar da mücadeleci bir ulus olduğumuz hep bilinir.
Bizler için ”ekmeğini taştan çıkartır” denilmesi bu yüzdendir…
İddia edildiği gibi bütün bunlar çok gerilerde mi kaldı? Kaldıysa nedenleri neler?
Örneğin başta yaratıcılık olmak üzere her şeyimizi körelten eğitim sistemi, örneğin erken emeklilik, örneğin az da olsa karşılıksız maaşlar ve yardımlar, çalışma azmimizin körelmesine neden olmuş olabilir mi?
Sorunun cevabına geçmeden önce isterseniz gelin şu iletiye bir göz atalım:
”Okulda yemek” yazınızı okudum.
Bizim yöneticilerimiz görevlerini yeterince yapmıyor. Bir koltuk sevdasıdır gidiyor.
Çalışan kesim de ayrı bir sorun!
iş yapmaya geldi mi kimse ortada yok. Hep önde gidene fedakârlık yaptırıp çalışmaktan bıktırıyoruz.
Kılını kımıldatmayan büyük bir çoğunluk var.
Uyanık olduğunu düşünen bazı insanlar, ‘kimi kolaylıkla kullanılabiliriz” derdindeler. Ülkemizin insanı ile bu zamandan sonra bir şeyler yapmak gerçekten çok zor. Herkes tembelliğe çok alıştı.
Rahmetli babamın bir sözü vardı:
'' BOŞ DURANA KADAR BOŞA ÇALIŞ!''
Yani yaptığın iş, bir işe yaramasa bile yine de çalış. Önemli olan çalışma azminin kaybedilmemesi.
İyi Çalışmalar diliyorum…”
Okurumuzun haklı olduğu noktalar da var, ”o kadarı da abartılı” dedirtecek olanlar da var.
Çalışma azminin hiçbir koşulda kaybedilmemesi konusunda çok haklı.
Avrupa ülkelerinin çoğunda emeklilik yaşı 67, Japonya’da 80’e kadar çalışanlar var.
Neden diye sorduğumda “çalıştıklarında kendileri daha iyi hissediyorlar da ondan” demişlerdi.
İşe yarandığını hissetmek çok önemli bir duygu ama önce onun kazanılması gerekiyor.
Peki bu yönde gözle görülür çabamız var mı? O da uzun bir tartışma konusu…
Gelelim abartılı olduğu algısı yaratabilecek konuya:
“Ülkemizin insanı ile bu zamandan sonra bir şeyler yapmak gerçekten çok zor.”
Bu görüşe katılan gibi karşı çıkan da çok çıkacaktır.
Fırsat verildi de biz mi çalışmıyoruz, iş var da biz mi kaçıyoruz, emeğimizin hakkını alıyoruz da biz mi daha çok çalışmıyoruz diye hemen hergün haykıran on milyonlarca insanımız var.
Kendilerine fırsat tanındığında eminiz ki ellerinden gelenin çok daha fazlasını yapacaklardır. Buna hep mecburlar hem de kendilerini sıradanlığın ötesine geçirecek büyük hayalleri var!..
Eğitim sistemimize gelince çocuklarımızı sanattan, spordan, bilimden, hayal kurmaktan, büyük düşünmekten ve daha pek çok şeyden soğuttuk.
Öğrencilerin önüne tek seçenek konuldu o da sınavlar ve diploma!
Bu yüzden çocuklar çocukluğunu, gençler de gençliğini yaşayamadı ve gelinen nokta ortada!…
Erken emekliliğe ve devlet yardımıyla günü kurtarmaya çalışıp çalışma azmini kaybedenler de eminim ki içine düştükleri çıkmazdan hiç de memnun değillerdir.
İşleyen demir parıldar misali kim hakkını aldığı sürece kim çalışmak istemez ki, yeter ki çalışma azmini kaybedenler el üstünde tutulup, alın teri dökenler “enayi” yerine konulmasın!..