adscode
adscode

Deprem mi, Pandemi mi?

Prof. Dr. Peyami Battal, büyük Van depremi yaşandığında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörüydü. Taş taşın üzerinde kalmadığı o çok büyük acıların yaşandığı o günlerde bile üniversiteyi kapatmadı. Tıpkı Baki ve Sezen Hoca’nın Kocaeli’de yaptığı gibi. Onlar o gün, o riski almasaydı, bu iki güzide kentimizin toparlanması çok kolay olmazdı!..

aguclu@milliyet.com.tr





Peyami Hoca, “Deprem süreci, pandemi sürecinden çok daha zordu. İçeri gidemiyorduk. Salgın hastalık riski vardı. Ölüm kol geziyordu ama üniversiteyi açık tutmak zorundaydık. Yoksa üniversitedeki ve kentteki yaşam normale dönmezdi.” diyor. Çok haklı. Bunu yıllar sonra çok daha net görebiliyoruz. Biz de o dönemde çadırda, artçı depremlerin saplantıları arasında Genç Bakış yaparak, kendisinin yanında olmuştuk.
Dersler çadırda yapılıyor, geceleri de konteynırlarda yatılıyordu.
Peyami Hoca’nın dikkat çektiği konulardan birisi de bağışıklık sistemini güçlendirilmesi! Bu yönde atılacak adımlar, aşı kadar olmasa da riski önemli ölçüde azaltır! Kovid 19, sağlıklı vücutları teğet geçer gider ama bağışıklık sisteminiz ne kadar zayıfsa, vereceği zarar da o denli büyük olur!..
Neden bağışıklık? Çünkü, aşı bulunsa bile 80 milyona ulaşması yıllarca sürebilir!. Bu yüzden, bağışıklık sistemini güçlendirici öneri ve çalışmaların çok daha hızlandırılması ve anlatılması gerekiyor!..
Eğitimde Neler Yapılabilir?
Zor süreçler konusunda deneyimli isimlerden böylesi dönemlerde neden hiç yararlanılmaz anlamış değilim.
Devlet sormasa da, gelin biz Peyami Hoca’ya, bu zor dönemde neler olabileceğini soralım.
Söndük ve işte o paylaşımı:
“Bir konuda tecrübemi ve önerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bütün Eğitimciler bilir ki, kesinlikle örgün eğitim uzaktan öğretimle asla karşılaştırılamaz. Ben Açık Öğretim Kamu
Yönetimini de bitirdim. İkisi arasında farkı mukayese edebilecek birikimim var. Geçtiğimiz yıl ikinci dönemde hazırlıksız bir şekilde uzaktan eğitimle yapılarak zaten eğitim-öğretim ciddi şekilde hasar aldı. Bu yılda bu şekilde giderse ülkenin geleceğine olumsuz bir şekilde yansıyacaktır.
Bu yüzden bir an önce yüz yüze eğitime geçilmelidir. Evet salgın her tarafı kasıp kavuruyor.
Salgından insanları korkutmak yerine korunma ve çözüm yollarına dikkat edilerek normal hayatımıza devam etmeliyiz. Ölüm hariç hayatta hiçbir şey çözümsüz değildir. Biliyorsunuz deprem döneminde de bize öğrencileri dağıtın vs. şeyler söylendi. Bunu söyleyenler de Bakan düzeyinde insanlardı. Deprem sürecinde sizin katkınız her zaman söylüyorum ve bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu süreci sizin ve diğer medya aracılığıyla öğrencilerimiz ve velilerimizle kontak kurarak doğru idare ettik. Bir tane bile öğrencimiz asla mağdur olmadı. Aslında salgın süreci deprem sürecindeki durumlarla benzerlik gösterdiği birçok yönleri var. Bu süreçte de bizim deprem döneminde takip ettiğimiz programa benzer süreç takip edilebilir. Aşağıdaki maddeler halinde sunduğum önlemler alınarak yüz yüze eğitim üniversitelerde de eğitim devam edebilir.
Birçok gencin bilgisayar ve internet imkanına sahip olmadığı dikkate alındığında sorunlar artacak ve ciddi yük getirecektir.
1. Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültelerinin belirli sınıfları tam yıl eğitim-öğretime devam edecekler.
2. Bir yıla yayılmış ve hafta sonlarını da icine alacak şekilde düşük düzeyli Hızlandırılmıs eğitime dönülebilir. Bu süreçte:
3. Bazı dersler mufradattan cıkarılabilir veya saati düşürülebilir veya ihtiyac duyulursa 4 yıllık eğitim 4.5 yıla cıkarılır. Bu konu biraz daha tartışılarak rahat çözülebilir.
4. Üniversitelerdeki öğrenciler iki gruba ayrılabilir. 1. Ve 2. Sınıflar birinci dönem eğitime-öğretime alınabilir. 3. ve 4. Sınıflar ikinci dönem alınabilir. Bes aylık surece rahatlıkla teorik ve uygulamalı eğitim dersleri müfredata uygun bir şekilde yapılabilir.
5. Dersler bir saat erken baslar (07.00) ve aksam saat 18.00 e kadar devam edebilir. Cumartesi günü de dahil edilebilir.
6. Bu şekilde uygulama yapıldığında rahatlayan mekanlarda, sınıflar da kendi icinde dörde bölünebilir ve yurtlarda da kapsite yarıya düşürülmüş olur. Böylece öğrenciler yurtlara daha seyrek yerleştirilir. Ulaşım sorunları da buna göre rahatlar.
7. Devam zorunluğu ortadan kaldırılabilir, ancak sınavlar yüz yüze yapılması gerekir. Veliler kronik hastalıgı olan cocukları ya evde tutabilirler ya da bunlara oldukca korumalı sınıflar olusturularak eğitim verilebilir.
8. Devam zorunluluğu olmasa da inanıyorum ki çocukların %85’i devam edecektir.
9. Ayrıca bütün dersler sisteme yüklenebilir ki bunun maliyeti yüksek değildir.
10. Üniversiteler kapalı olduğunda bu gençleri dolaşımdan engellemiş olmuyoruz ki, zaten çocuklar sokakta dip dibe oynuyor, geziyor, spor yapıyor.. Aslında okul bunlar icin daha güvenlidir.
11. Üniversiteler çok ciddi masraflar ederek ilgili ilgisiz sistemler kurdular, yazılımlar aldılar bunlar da devlete büyük yük getiren başka bir sorun.
12. Şu anda hesap edilen bilgisayar ihtiyacı, bilgisayar dağıtılmaya ve bedava internet kullanımı sağlanmaya başlandığında, beklentiden çok daha fazla olacaktır. Kapısında Mercedes olan zengin insanlarımız bile bilgisayar ve internet isteyecektir. Bunu yeşil Kart uygulamasında gördük.
13. Elbettekivirisu apan çocuklar olacak, bunlar için de bir pandemi yurdu ayrılır, burada izole edilmiş olur ve 15-20 gün sonra geri eğitimine döner.
14. Bir de insanları korkutmak yerine bu salgınla baş etmek için bağışıklık siteminin nasıl güçlendirileceği öğretilir ve yurtlarda, üniversitenin yemekhanelerinde bağışıklık sistemini güçlendiren gıdalarla çocuklar beslenebilir.
15. Umuyorum depremde program yaparak sağladığınız katkı bu konuları köşenizde yazarak, Ülke eğitimindeki tıkanıklığın açılmasına da vesile olursunuz.
16. BU yeniden toplumda hayatı canlandıracak bu sektörden geçimini sağlayan binlerce insan otomatikman işlerine kavuşmuş olacaktır.
17. Bu konuyu daha detaylı olarak müsait olduğunzda telefonla da konuşabiliriz.
Selamlar
Abbas Bey, Ortaöğretim ve Lise Eğitim-Öğretimi ile ilgili düşüncelerim aşağıdaki şekildedir.
1. Köylerdeki okullar eğitim-öğretime başlatılabilir.
2. 1 ve 2. Sınıflar sabah 3, 4. sınıflar öğleden sonra devam edebilir
3. Diğer sınıflar da bu şekilde ikiye ayrılarak eğitim devam eder ve sınıflar ikiye, üçe bölünerek sınıflar rahatlatılarak mesafe sorunu çözülebilir. Burada ders ücreti sorunu olabilir ki, bu durum da mesai dışı ders ücreti ödemesiyle kolayca aşılabilir. Zaten öğretmenlerimiz özverili oldukları için hiçbir sorun yaşanmaz.
4. Bu süreç, veliler, öğretmenler, il ve ilçe müdürleri, basın mensupları ve eğitimle ilgili sendikalarla birlikte yönetilebilir. Bu vesileyle herkesin yükü hafifletilmiş olabilir.
5. Sabahçı ve oglenci uygulamasıyla birlikte servisler ve sınıflardaki doluluk oranları hissedilir düzeyde azalacaktır.
6. Köy okulları açılmasa bile zaten çocuklar dip dibe oyun oynuyor. Hastalık yayılıyorsa halihazırda zaten yayılıyor. Okulların açılması hastalığın yayılmasına hiçbir olumsuz katkısı olmayacağı gibi kontrollü olduğu için olumlu katkıları da olacaktır.
7. Olumsuz beklentilerin aksine köy okullarının yüz yüze eğitime açılması büyük oranda Milli Eğitimin yükünü hafifletecektir.
8. Uzaktan eğitimi sağlıklı sürdürebilmek için, Bilgisayar ve internet alt yapısını çözmek oldukça zordur.
9. Devlet dağıtsa bile evinde bir kaç bilgisayarı olan bile benim evdeki bilgisayar calışmıyor diyerek bilgisayar talep edecektir.
10. Bunun üstesinden gelmek mümkün değildir.
11. Kaldı ki bilgisayar ve internet sorununu kökten cözdüğümüzü varsayalım. Bu kez de gelecekte göreceğimiz daha buyuk sorunlarla karşılaşabiliriz. Bildiğimiz gibi kontrol edilemeyecek şekilde cocukların eline internet ve bilgisayar vermis olacağız ki, yakın tarihte yaşadığımız Mavi Balina ve türevleri gibi bir çok olumsuzluğu beraberinde getirecektir. Belli bir yaş aralığına kadar çocukların internetten uzak tutulmasını bütün eğitimciler bas bas bağırıyor.
Bir çok ailemizin birikimi bunu kontrol etmeye yetmediğini biliyoruz. Kısaca hesap edilmeyen ciddi olumsuz sonuçları doğrucağını görmek zorundayız.
12. Köylerdeki çözülürse merkezlerde daha kolay hareket edilebilir.
13. Şehir merkezlerindeki okullara da yukarıda bahsettiğim gibi sabahçı-öğlenci planlamasıyla rahatlıkla çözülebilir.
14. Bunlar yapılırken aileler uyarılmalı ve cocuklar eve gittiğinde nelere dikkat etmesi gerekir sıkı sıkıya anlatılmalıdır.
15. Bu salgınla mücadele yapılırken en önemli şey bağışıklık sisteminin güçlendirilmesidir. Bunun için de uzmanlar eşliğinde bu anlamda çocuklara gıda desteği verilebilir. Bu en az aşı kadar önemlidir.
16. Varsayalım ası sonuç vermeyecek, verse bile bu mantıkla salgın zincirinin kırılması bir kac yıl sürebilir. Hep bu şekilde mi devam edecek. Edemeyeceğini hepimiz biliyoruz.
17. Sağlık Kurulu üyeleri her nedense özellikle korkuya dayalı çözümü öne çıkarmaktadırlar. Bunun da toplumda yansımaları oldukça olumsuz bir şekilde görülmektedir.
18. Sunu hepimiz bilmeliyiz ki okullar yüz yüze eğitime başlandığında belki vaka sayısı artacaktır. Bundan korkmak yerine göğüsleyeceğimiz önlemler alarak yola devam edebiliriz.
19. Özel okullar eğitim öğretime devam ediyor, ciddi bir sorunla karşılaşılmıyor. Okullara sorumluluk verilsin inanıyorum ki, bir çok devlet okulundaki idareciler özel okullardan daha güzel şartlar oluşturacaklardır.
20. liselerde bir çok uygulama dersi var asla uzaktan eğitimle bunlar anlaşılamaz ve eğitim-öğretimde ciddi bir boşluğa neden olabilir.
21. Abbas Bey bir gün zaman ayırıp, özel kurs adı altında ders veren yerlere gidebilirseniz, şunu göreceksiniz, çocuklar aralarda ve derste, dip dibe oluyorlar.
22. Kronik hastalığı olan çocuklar sistemden ayrı tutulabilir. Bunlara da özel ders programları yapılabilir.
23. Bütün dersler yine internete yine yüklensin. İsteyen tekrar tekrar dinlesin...
Selamlar… “


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)