adscode
adscode

Eğitim Ciddi Bir Meseledir. Ayaküstü Konuşulmaz!..  

Bazı alanlar vardır ki uzmanlık gerektirir. Örneğin tıpla ilgili bir konuda doktorlar gibi ahkam kesmek ya da mühendislik gerektiren konularda sanki mühendismiş gibi akıl vermek, ne kadar doğru olabilir ki!

aguclu@milliyet.com.tr




Eğitim, yediden yetmişe hepimizi ilgilendirdiği için elbette hepimizin söz söyleme yetkisi var ama nereye kadar? Pedagojiye gelince, o bir bilimdir ve orada durmak gerekir…

 

Eğitimcilerin eğiteme bakış açısıyla, siyasetçilerin, velilerin, öğrencilerin ve toplumun diğer kesimlerinin eğitime bakış açıları, birbirinden çok farklıdır.

MEB ve YÖK’ün işi, bu yüzden çok zordur.

Ne yaparsa yapsınlar kimseye beğendiremezler.

Ayıca eğitim de tıpkı diğer canlılar gibi yaşayan bir varlıktır.

Bugün doğru olan, yarın eksik ya da gereksiz olabilir.

Çünkü ihtiyaçlar değişmiştir.

Müfredat programlarının  zaman zaman değişmesi de bu yüzdendir…

 

Aklın ve bilimin olmadığı noktada, eğitim ve öğretimden söz etmek, yanıltıcı olur.

En tehlikelisi ise duygusal ve ideolojik olandır.

Ama dünya literatürüne,  çok tehlikeli bir virüs de biz ekledik. O da sınavlar.

 

Sınavlar, adeta eğitim sistemimizi esir aldı.

Onun bir sonucu olan dershaneler de, özellikle sınav dönemlerinde okulları adeta gereksiz kıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yöndeki kararlı çabası ise maalesef sonuç vermiyor.

Çünkü MEB ve YÖK’ten bu konuda yeterli desteği görmüyor!

Sınavlar kaldırılsın dedikçe sayısı ve dershaneye bağımlılık artırıldı!

Okul içi eğitimin önemini, azamiye çıkartarak, ilk önce, asıl bundan kurtulmak gerekir.

 

Eğitim sorunları, dünden bugüne değişmedi, bugünden yarına da tümüyle değişmez.

Bilinen sorunları, bir kez daha tespit için harcanan zamanı, çözüme ayırmak en doğru olanı…

 

Bir dönem, yurtdışı Türklerden sorumlu Bakanlarımız vardı.

Her hükümet kurulduğunda, özellikle Almanya’yı ziyarete eder ve sorunları yerinde tespit ederdi.

 

Bir, üç, beş, Almanlar sonunda, “Ne olur, artık bir Bakanınız da sorunları tespit için değil, çözmek için gelsin” demek zorunda kalmıştı…

 

Eğitimde de durum farklı değil.

Aynı iktidarın, farklı Bakanları geldiğinde de durum değişmiyor.

Her gelen Bakan kendisine göre bir sorun tespiti yapıyor ki, bu da zaman kaybından başka değil.

Çünkü artık, en azından kangrene dönüşen sorunların tespiti için zaman kaybedilmesin ve çözüm için çaba harcansın.

Enkaz edebiyatı ya da her gelen Bakanın kendinden önceki projeleri çöpe atması ise aynı parti iktidarlarının devamlılığına gölge düşürüyor…

Eğitim gibi Milli konularda, taraf ya da karşıtlık olmaz.

Taşın altına herkesin el koyması ve en doğruyu araması gerekir.

Eğitimde ne kadar güçlüysek, gelecekte de o kadar güçlü oluruz.

Eğitim, kutuplaşmaların değil ortak değerlerin kök saldığı bir alandır.

Önceliğimiz ise sınavlar değil, Milli değerlerimiz olmalıdır.

Bu yoksa, gerisi teferruattır!..

 

Her çözüm, herkese, yeni puanlar ve ek süre kazandırır, güven pekiştirir.

Moral dopingi de artısı olur..

 

Yeni öğretim yılı, umarız, sorunların ve şipşak projelerin çöpe atıldığı bir yıl değil, çözümlerin konuşulduğu ve hayata geçtiği, tarihe altın harflerle yazılacak unutulmaz bir yıl olur…

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)