Yurtdışı üniversitelerden kabuller gelmeye başladı. Dünyanın en iyi üniversiteleri, yine pek çok lisemizden pek çok öğrencimize kapılarını sonuna kadar açtı. Peki bu bir kayıp mı, kazanç mı, macera mı?
Dünyanın en iyi üniversitelerinde ya da dünyanın en gelişmiş ülkelerinde öğrenci alımı, bizdeki gibi yıllarca süren, çocuklara çocukluğunu, gençlere gençliğini yaşatmayan işkenceye dönüşmüyor.
Öğrencinin lise yıllarındaki genel performansına bakılıyor, en iyilere hak ettikleri değer veriliyor. Sınırsız burs olanakları sunuluyor. Dünyanın her yerinde hüsnü kabul gören diploma veriyor. Gelecek güvencesi sağlıyor.
Ailelerin ve öğrencilerin bu üniversiteleri tercih etmesi ve mezun olduktan sonra orada kalmaları bu yüzden!
Onlara “ülkelerini bırakıp gidiyorlar” diye kızanlara empati yapmalarını öneririz.
Neden gidiyorlar, neden orada kalıyorlar, gelenler neden tekrar gidiyor ya da onları tekrar ülkelerine getirmek için ne yapıyoruz sorularını kendilerine ya da ilgililere sormalarını öneririz…
Hiçbir aile gözü gibi baktığı, büyüttüğü çocuğunu çok uzaklara göndermez, varını yoğunu onun için harcamaz, istisnanız her gün yolunu gözlerken gelme orada kal demez. Bu yüzden yaptıkları onca ferahlık ortadayken hiç kimsenin onları eleştirmeye hakkı olamaz, olmalı da!
Peki, gitmeleri ülkemiz için kazanç mı kayıp mı? Kesinlikle kazanç. Aziz Sancar, Uğur Şahin, Özlem Türeci ve yüzlerce bilim insanımızla, sanatçımızla gururlanmadık mı? Ülkemiz adına onur duymadık mı?..
Gidenlerin hepsi en iyi üniversitelere gitmiyor, gidemiyor elbette. Ya paraları yetmiyor ya da donanımları. Bazıları da maceraya yelken açıyor. Keşke onları da en iyi şekilde yönlendirebilsek…
Dünya üniversite pazarı öylesine büyüdü ve “en iyi öğrenciler” öylesine değerli hale geldi ki, tüm ülkeler onların peşindi. Sanmayın ki sadecece bizim en iyi öğrenciler gidiyor, hemen her ülke bu konuda yakınıyor ama onlar da gidenlerin yerini başka ülkelerden gelen en iyiler ile doldurmaya çalışıyorlar.
Bu noktada bizim dikkat etmememiz nokta, en iyilerimizi gönderirken, en iyileri de getirebiliyor muyuz?
YÖK’ün açıklamalarına göre ülkemize 100’e aşkın ülkeden öğrenci geliyor. Peki bunların ne kadarı AB ülkeleri, Çin, Japonya, Güney Kore, Kanada, Avusturalya gibi ülkeler?..
Eğitim, son yıllarda dünyanın en önemli ticaret kalemlerinden bir olduğuna göre bu işi ciddiye almamızda sonsuz yarar var. Tıpkı ticaretin çer, çöp yerine katma değeri yüksek ürünlerle taçlandırıldığı gibi üniversitelerimizi de en iyi yabancılarla taçlandırmalıyız!..
Gitmeye değer yurtdışı üniversitelerden kabul alan tüm öğrencilerimizi canı gönülden kutluyor, ailelerini böylesi bir başarının mimarı oldukları için tebrik ediyoruz. Öğretmenlerimize de böylesi zor bir süreçte öğrencilerinin hep yanında oldukları için teşekkür ediyoruz.
Ne olur bu başarıyı hiç kimse ya da hiçbir kurum kendine mal etmesin, reklam olarak kullanmasın. Sürekli dile getirdiğimiz gibi su akıp yolunu buluyor. Okullar ya da kurumlar da elbette önemli ama asıl önemli olan öğrenciler. Çünkü onlarla başarılarını devam ettirebiliyorlar. İyi öğrenci nerede olursa olsun bir şekilde başarıya ulaşıyor. Kendilerine kapıların sonuna kadar açılması da bu yüzden.