İlk 500’de tek üniversitemiz var o da ilk 450’de değil. Peki ya diğerleri? Belli ki ilk 100, ilk 500
umurlarında değil. Kapı önünde milyonlar beklediği sürece görünen o ki umurlarında da
olmayacak. Nasıl olsa para devletten ya da öğrencilerden geliyor!..
Dünya üniversite sıralamalarını belirleyen çok fazla kurum var. Her birinin kriterleri de farklı.
Onlar da önce kendilerini ve yenilemeleri gerekir çünkü üniversiteye bakış algısı değişeli çok
oldu. Ama yine de değerlendirme, değerlendirmedir ve onlardan birisi de küresel yükseköğretim analistleri yapan QS Quacquarelli Symonds.
QS’in uluslararası üniversite sıralamalarının 19’uncusu geçen hafta yayınladı. Sıralamaya ülkemizden sadece bir üniversite girebildi...
Sıralama önemli mi?
Elbette önemli çünkü verdiğiniz diplomanın değeri onunla ölçülüyor. Çaldığımız kapılar ona göre açılıyor ya da yüzünüze kapanıyor.
Bu konuyu ciddiye almak zorundayız yoksa harcanan emeğe de, paraya da, en önemlisi hayallere de yazık olur...
Üniversiteleri harekete geçirmenin yolu, dünya geneli incelendiğinde belli.
İlk 100’e giren üniversitelerin akademik ve mali yapılanmalarına bakıldığında neler yapılması gerektiği çok net ortaya çıkacaktır.
Üniversiteler ülkelerin son vagonu değil, lokomotifidir. Onlar ne kadar güçlüyse, ülke o kadar
güçlüdür.
Bu konuda ilk 50, ilk 100 üniversiteye ve bulundukları ülkeye bakmanız yeter de artar.
Petrol ve doğal gaz zengini ülkelerden sıralamaya giren tek üniversite yok ve onlara zenginlikleri dışında her alanda kalkınmış ülke demek mümkün değil.
Örneğin demokratik alanda, örneğin yargıda, örneğin eğitimde, bilimde, araştırmada...
Evrensel değerler ölçeğinde önceliklerimizi belirleyip ona göre yol alma zamanı geldiği geçiyor...
Zor olanı yaptık ülkemizin dört bir yanını üniversitelerle donattık. Şimdi sıra içini doldurup şaha kalkmakta. Bu konuda en büyük görev de yine bizzat üniversitelerin kendilerine düşüyor...
