Girişimcilik, liyakat, patent, üretim, inovasyon, sürdürülebilirlik...

Öylesine sihirli kelimeler vardır ki, insanı heyecanlandırır. Başlıktaki kelimeler de onlardan sadece birkaçı. Gelecek için kafa yoranlar ve özellikle de politikacılar bu kelimeleri bol bol kullanır. Peki ya sonrası?..
Girişimciliği ele alalım.
İlgilimiz, yeteneğimiz, heyecanımız var mı, yok mu demeden her birimizin girişimci olması istenir.
Oysa girişimcilik milyonlarca insandan sadece bir kaçına çıkan bir piyangodur.
Tıpkı patent gibi!..
Hemen her yıl dünya genelinde milyonlarca patent üretilir ama üretime dönüşüp bulanı zengin eden o kadar azdır ki sonunda derin hayal kırıklıkları yaratır...
Liyakat da en çok sevdiğimiz sihirli kelimelerden birisidir. Peki ne kadar ciddiye alınıyor?..
Hemen her alanda topyekün bir üretim olmadan hiç bir şeyin olmayacağını biliyoruz.
Peki ama nasıl bir üretim?
Kendini zor kurtaran maliyetli bir üretim mi yoksa katma değeri yüksek sürdürülebilir kazançlı bir
üretim mi?..
Sürdürülebilirlik deyince, bu kelimeye en çok da günü kurtarmaya çalışanların kullandığının
farkında mısınız?..
İnovasyonu gelince, dar bir alana sıkıştırmanın ötesine geçemedik.
Yenilikçilik sadece endüstriyel ürünlerde değil tarımdan mutfağa, medyadan mimariye, eğitimden sanata hemen her alanda gerçekleşmeli ki taşlar yerli yerine oturabilsin.
Peki bu var mı?..