Adil bir ölçme değerlendirme, eğitimin olmazsa olmazlarından birisidir. Peki bu bizde var mı? Evet demek çok zor. Hormonlu notlar, lise ve üniversitelere girişte, her yıl çok büyük sorunlar yaratır ve her defasında ciddiyetle üzerine gidileceği açıklanır. Sonuç?..
Örneğin üniversiteye girişte Orta Öğretim Başarı Puanı (OÖBP) çok önemli. Neden mi?
İşte cevabı:
“20 bin olan başarı sıralamam OÖBP yüzünden 42 bine geriledi. Ah lise hocalarım ah…”
Kabahat az ya da hakkıyla not veren Hocalarda mı, bol keseden not dağıtanlarda mı ya da her türlü istismara açık üniversite giriş sisteminde mi?..
Şişirilmiş ya da kıt notlar, adayları, bir anda on binlerce hatta yüzbinlerce geriye attığı gibi öne de çıkarabiliyor.
Bu yüzden 100 puanla mezuniyet garantisi veren kolejler var!
Dahası ilimizden, ilçemizden daha çok öğrenci sınav kazansın diye üç maymunu oynayan yöneticiler söz konusu!
Bilindiği gibi ortaokul mezunlarının en fazla yüzde 20’si sınavla öğrenci alan okullara girebiliyor. Kalanı, diploma notuna göre liselere girme şansı yakalayacak ve pek çoğunun notu, bu öğretim yılı sonunda da 5 üzerinden 5 olacak!
Bu durumu, süper liselere girişte de yaşamıştık! Büyük hayallerle başlayan o proje, sırf bu yüzden yani hormonlu notlar yüzünden çökmüştü!..
Bu konudaki çok önemli ayrıntılardan birisi de şu:
Üniversiteye giren adayların neredeyse üçte ikisi, eski mezun yani kıt kanaat not alanlar. Bol keseden not alanlarla aralarında derin uçurumlar söz konusu!..
MEB, YÖK ve ÖSYM, umarız, yine öğretim yılı sonuna kadar hiç bir şey yapmayıp, yerleştirme zamanı geldiğinde “Bu yıl için takvim müsait değil, zaman yok, gelecek yıl bakarız” açıklaması yapmaz!
İlgililer, keşke şimdiden bu konuları masaya yatırsa da adil çözüm yolları arasa, öğrenci ve veliler de keşke biraz da bu konulara kafa yorsa...
