adscode
adscode

Kolejlere Zam! Okullar Açılır mı?

Eğitimde herkesin derdi kendine. Birileri için avantaj sağlayan bir durum, diğerleri için can sıkıcı olabiliyor. Örneğin okul sahipleri kolej ücretleri artırılsın derken veliler buna şiddetle karşı çıkıyor. MEB, okullar açılsın derken de Bilim Kurulu aman ha diyor!..

aguclu@milliyet.com.tr




Kolejlerde indirim beklenirken zam geldi! Veliler, erken kayıtta, zam ve KDV şoku yaşıyor!

Ayakta kalma mücadelesi veren özel öğretim kurumları ile nasıl olsa kapı önünde yığılma var, istediğim ücreti alırım dayatması içinde olanlar aynı kefeye konulmamalı!

Bu zor süreçte, tüm yük velinin sırtına yüklenme yerine devlet ve özel okul sahiplerince de paylaşılmalı!

Yoksa, sadece veli ve öğrenciler değil tüm taraflar derin yaralar alır...

 

 

Okullar 15 Şubat'ta Açılmalı mı

 

 

Bu konuda ciddi anlamda bir kafa karışıklığı var.

MEB, açılıp açılmamasına Blum Kurulu karar verir derken, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, "Biz görüş bildiririz, kararı MEB verir" diyor.

 

İsterseniz gelin önce Prof. Özlü'nün dikkat çektiği hususlara bir göz atalım:

 

. Riskleri, olasılıkları konuşurum ama karar verici değilim. Karar verici Milli Eğitim Bakanlığı’dır!

. Koronavirüsle mücadelede 4 tehdit var: ''Büyük aile yapısı yani çocukların nineleri ve dedeleriyle ilişkisi, kalabalık sınıflar, mutasyonlu virüs ve vaka sayılarının artmış olması...''

 

. Okullarla ilgili dünyadaki durum her ülkede aynı değil. Bazı değerler söz ediliyor ama bunlar aynı değil. Bazı okullar, bazı kültürler, yaşam farklılıkları var. Okulların açılmasının salgının yayılmasında katkısı olmadığı gösterildi. Okul içinde enfeksiyon görüldü ama yaygın bir bulaş rapor edilmedi. Okuldan da bulaş olduğu yönünde kanıtlar yok.

 

. Okullar öncelikli olarak kapatılması gereken yerler olarak görülmüyor. Veya açılması için de öncelikli olarak söylenebilir.

 

. İsrail'de örneğin, okullarda ciddi enfeksiyon riski artışı görülüyor. Bizdeki durum nasıl? Bunu destekleyecek veri yok.

 

. Bizim bir riskimiz şu. Geniş aile yapımız var. Okul çocuklarımız nineleriyle, dedeleriyle devamlı iletişim halindeler. Kalabalık aile, bir arada olma, birbirinin evine gidip gelme, yeme-içme, vakit geçirme. Çocuklar biliyorsunuz daha düşük riske sahip ama yaşlılar tam tersi. Bu iki jenerasyon arasındaki ilişkinin dikkate alınması gerekir.

 

. Çocukların bulaştırma olasılığı bizim gibi toplumlarda biraz daha yüksek.

 

. 10 kişi, 15 kişi öğrencinin olduğu sınıflarla 50 kişilik sınıfları aynı görmemek lazım. Bu da önemli bir şey bulaştırma açısından. Okul bazlı, kent bazlı değerlendirilmesi gerekir. Ulusal karar yerine, bölgesel bazlı, okul bazlı hatta fizibilite yapılabilir.

 

. Öretmenler aşı olursa okullarda risk biter diye bir şey yok.

 

. Mutasyon var ve dünyada yayılıyor. Türkiye'de de vakalar tespit edildi. Bunun özelliği de genç yaşta, çocuk yaşta daha fazla hasta çıkması ve ağır seyretmesi. Dolayısıyla daha net olarak bilemediğimiz artmış bir tehdit görünüyor.

 

. Benim 31 Ağustos ile ilgili çekincelerim vardı. Maalesef bu çekinceler ilerleyen dönemde tekrar kapanmaya gidecek şekilde doğrulanmış oldu. Umarım bu dönemde bu adımlar atılacaksa tedbirli, kademeli ve acele edilmeden atılır. Çünkü dünyada salgın durmadı.

 

. Biz okulları kapattığımızda, Türkiye'deki vaka sayısı şimdiki vaka sayısından daha düşüktü. Biz o dönemde okulları kapattık. Türkiye'deki vaka sayısı da azalmış değil. Dünyadaki vaka sayısı da çok daha fazla. Salgın azalmadı, hız kesmedi.

 

. Ben açılmasın demem, diyemem. Ben de öğrencilerimi özledim. Bir an önce okulların açılmasını istiyorum ama...

 

 

Zor karar!

 

 

Nereden bakarsanız bakın, hiç kimse risk almıyor ve yüzden de yol kat edilemiyor. Peki nereye kadar!

Bakan Selçuk, 15 Şubat'ta öğrencilerimizi bekliyoruz dedi, TED de okullar açılsın kampanyası başlattı.

Peki, ülkemiz ve okullarımız buna hazır mı?

İleride, ben zaten bunu söylemiştim yerine başka neler yapılabilir onları konuşmamız gerekiyor.

Evet toplu açılma yerine, koşulları uygun olanı açma daha mantıklı ama o da farklı sorunları beraberinde getirmez mi? MEB'in tedirginliği de muhtemelen bu yüzden!

Görünen o ki, olaya, çok daha farklı bir pencereden bakıp ona göre alternatifler geliştirmek sanki en doğru olanı!

 

Sosyal medyada, Japonya'nın atom bombası ve tsunami sonrasında, enkaz altında nasıl eğitim yaptığına yönelik görüntüler var.

Alkışlanmayı hak ediyorlar ama biz daha fazlasını  bizler de yapmadık mı?

Bir yanda Kurtuluş Savaşı sürerken öte yanda Maarif Şûrası’nı toplamadık mı?

O zaman yaptıysak, şimdi de yaparız! Yeter ki o ruhu yeniden yakalayalım, seferberlik başlatalım...

Eminiz ki öğretim açığımız en iyi şekilde telafi edilecektir ve bu hepimizin asli görevi olmalıdır.

Şikayet ya da mazeret yerine, taşın altına biz de elimizi koymalıyız!..

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)