MEB istatistikleri yayınlandı. Eğitimle ilgili aklınıza takılan tüm sayısal verilere https://meb.ai/rw3zQb adresinden ulaşabilirsiniz. Dikkat çeken en çarpıcı nokta okul öncesi eğitimin adeta Diyanet’e devredilmesi, özel okul sayısındaki artış ve onca kısıtlamaya rağmen açıköğretimdeki bir milyon öğrenci!..
Zorunlu eğitim çağındaki bir milyona yakın öğrenci neden okulda değil de farklı yerlerde?
Öğrencilerin okulu bırakıp sınavlara hazırlanmak için açık liseye geçmelerinin önünün kesilmesi doğru bir karardı. Peki ya diğer öğrenciler? Onlar nerede? Kimilerine göre bu öğrenciler ucuz işgücü ve çocuk işçi olarak sanayide çalışıyor kimilerine göre de Kuran kurslarına devam ediyor. MEB keşke bu ayrıntıya da yer verseydi!…
İsterseniz önce gelin Eğitim Sen’in hazırladığı kapsamlı incelemeye bir göz atalım sonra da diğer ayrıntılara bakalım:
. Türkiye’de okul ve derslik sayısı öğrenci sayısına paralel ve ihtiyaca yanıt veren düzeyde değildir. Okullarda ikili eğitim, birleştirilmiş sınıf ve taşımalı eğitim uygulamaları sürmektedir. Kalabalık sınıflarda eğitim hem öğretmenler hem de öğrencilerin sağlığı açısından önemli bir sorundur. Okulların fiziki yapı ve donanım açısından yaşadığı eksiklikler sağlıklı bir eğitim hizmetinin verilmesini güçleştirmektedir.
. MEB’in örgün eğitim istatistiklerine göre Türkiye’de örgün eğitimde (resmi + özel) yaklaşık 16 milyon 906 bin öğrenci bulunmaktadır. Toplam 74 bin 40 (önceki 75 bin 467) eğitim kurumu/okulu içinde devlete ait kurum/okul sayısı 59 bin 336 (önceki 61 bin 111) iken, özel okulların sayısı 14 bin 700 (önceki 14 bin 352)’dir.
. MEB’in örgün eğitim istatistiklerine göre Türkiye’de örgün eğitimde (resmi + özel) yaklaşık 16 milyon 906 bin öğrenci bulunmaktadır.
. Toplam 74 bin 40 (önceki 75 bin 467) eğitim kurumu/okulu içinde devlete ait kurum/okul sayısı 59 bin 336 (önceki 61 bin 111) iken, özel okulların sayısı 14 bin 700 (önceki 14 bin 352)’dir.
. Devlet okullarında okuyan öğrenci sayısı 15 milyon 336 bin 143 (önceki 15 milyon 849 bin 271) özel okullarda okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 539 bin 579 (önceki 1 milyon 631 bin 192); Açık öğretimde okuyan öğrenci sayısı ise 954 bin 777 (önceki 1 milyon 229 bin 802)’dir.
OKUL ÖNCESİ eğitimde toplam öğrenci sayısı 1 milyon 741 bin 314’tür. Okul öncesinde 10 bin 383 (önceki 12 bin 46) devlet okulu; 7 bin 271 (önceki 6 bin 820) özel okul (yüzde 41) faaliyet yürütmektedir. Okul öncesi eğitimde devlet okullarının oranı yüzde 59 (önceki yüzde 64) iken, özel öğretimin oranı son yıllarda gözlenen artışla birlikte 41’e (önceki yüzde 36)’ya çıkmıştır. MEB örgün eğitim istatistiklerinde “Toplum Temelli Kurumlar” adıyla yer alan ve içinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 4-6 yaş grubu çocuklara yönelik dini eğitim verdiği kurumların sayısı 6 bin 459(önceki 5 bin 306) bu kurumlarda eğitim alan çocukların sayısı bir önceki yıla göre yüzde 33 artışla 163 bin 26 (önceki 122 bin 506)’dır.
İLKOKULDA 22 bin 980 (önceki 23 bin 163) devlet okulunda 5 milyon 358 bin 49 (önceki 5 milyon 294 bin 471) öğrenci; 2 bin 119 (önceki 2 bin 82) özel okulda 346 bin 434 (önceki 349 bin 915) öğrenci eğitim görmektedir.
ORTAOKULDA 16 bin 649 (önceki 16 bin 617) devlet okulunda 4 milyon 729 bin 514 (önceki 4 milyon 794 bin 493) öğrenci; 2 bin 228 (önceki 2 bin 232) özel okulda 356 bin 376 (önceki 366 bin 51) öğrenci eğitim görmektedir.
ORTAÖĞRETİMDE (Genel+Mesleki Ortaöğretim+Din Öğretimi) 9 bin 338 (önceki 9 bin 285) devlet okulunda 3 milyon 865 bin 1 (önceki 4 milyon 159 bin 331) öğrenci; 3 bin 82 (önceki 3 bin 218) özel ortaöğretim kurumunda 509 bin 34 (önceki 562 bin) öğrenci eğitim görmektedir. Açık öğretim lisesinde okuyan öğrenci sayısı 954 bin 777 (önceki 1 milyon 75 bin 550)’dir.
. Türkiye çapında devlet ve özel okullarda toplam 1 milyon 187 bin 403 (önceki 1 milyon 168 bin 896) öğretmen görev yapmaktadır. Devlet okullarında 388.825’i kadrolu, 20.605’i sözleşmeli olmak üzere 409 bin 430 erkek (yüzde 41); 556.337 kadrolu 43.904’ü sözleşmeli olmak üzere 600 bin 241 kadın (yüzde 59) öğretmen görev yapmaktadır. Devlet okullarında görev yapan toplam öğretmen sayısı 993 bin 397’dir. Devlet okullarında 64 bin 509 (önceki 44 bin 421) sözleşmeli öğretmen çalışmaktadır.
Devlet Okulları Azalıyor, Özel Okullar Artıyor
. Toplam öğrenci sayısı 16 milyon 906 bin civarındadır. Ancak devlet okullarının sayısı son bir yılda 61 bin 111’den 59 bin 336’ya düşerken, özel okul sayısı 14 bin 352’den 14 bin 700’e yükselmiştir. Yani kamu okulları azalırken, özel okul sayısı artmaktadır.
. Öğrenci sayılarında da benzer bir tablo vardır. Devlet okullarındaki öğrenci sayısı yarım milyondan fazla azalırken, açık ortaöğretimde öğrenci sayısı ise 1 milyonu bulmaktadır. Bu durum, milyonlarca gencin örgün eğitimden koparıldığını ve nitelikli eğitim hakkından mahrum bırakıldığını göstermektedir.
. İlkokul ve ortaokulda devlet ve özel okul öğrenci sayılarında büyük bir artış olmasa da genel tablo devlet okullarındaki öğrenci sayısının azaldığı yönündedir.
. Ortaöğretimde ise durum daha çarpıcıdır: devlet okullarındaki öğrenci sayısı ciddi biçimde azalmış, açık lise öğrenci sayısı 1 milyona dayanmıştır. Açık lise, özellikle yoksul ailelerin çocuklarının örgün eğitimden dışlanmasının en önemli göstergelerinden biridir.
Okul Öncesi Eğitimde Özelleşme ve Dinselleşme
Okulöncesi eğitimde de benzer bir tablo ortaya çıkmaktadır. Devletin okul öncesi kurumlarının sayısı azalırken özel okul sayısı artmış, özel öğretimin oranı yüzde 41’e çıkmıştır. Daha dikkat çekici olan ise Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yürüttüğü 4-6 yaş dini eğitim kurumlarıdır. Bir yılda bu kurumların sayısı 5 bin 306’dan 6 bin 459’a yükselmiş, devam eden çocuk sayısı da yüzde 33 artış göstermiştir.
Öğretmenler Güvencesizleştiriliyor
Öğretmen sayılarına ilişkin veriler de eğitimdeki eşitsizliği ve güvencesizliği açığa çıkarmaktadır.
.Türkiye genelinde 1 milyon 187 bin öğretmen görev yaparken, devlet okullarındaki öğretmenlerin 64 bini sözleşmelidir.
. Geçen yıl 44 bin olan sözleşmeli öğretmen sayısının bu yıl 64 bine çıkması, güvencesiz istihdamın hızla arttığını göstermektedir.
. Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamaları öğretmenler arasında ayrımcılık yaratmakta, emeği değersizleştirmekte, iş barışını bozmakta ve eğitimin niteliğini doğrudan olumsuz etkilemektedir.
Bu nedenle bugün eğitim hakkından herkesin eşit koşullarda yararlanmasını savunmak sadece bir eğitim politikası tercihi değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Eğitim hakkının savunusu, çocukların geleceğini, üstün yararını ve toplumun özgür yarınlarını koruma mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır.
İstatistikler her zaman olduğu gibi bu kez olaya nereden baktığınıza göre farklı yorumları da beraberinde getiriyor.
MEB bu tablo ile övünürken eğitim sendikaları rahatsızlık duyuyor.
Öğretmen, öğrenci ve veliyi kaale alan ise yok gibi.
Benzeri sayısal verilerin il bazında olanları da var. Yakında YÖK istatistikleri de yayınlanır.
Aslında eğitimin fotoğrafını çekmek için çok uzağa gitmeye gerek yok.
Bu istatistiklere ve LGS; YKS, KPPS ve benzeri sınav sonuçlarına bakmak yeter de artar.
Derli toplu bir şekilde bu neden yapılmıyor ki?..

