adscode

Mülakat = ???

Sınavlar olup bittikten sonra tam da atama aşamasında böylesi bir karar alınması pişmiş aşa su katmaktır.

aguclu@milliyet.com.tr




 

Eğitimin en sıcak konularından biri hijyen ise diğeri de mülakat. Peki sizce mülakat nedir, nasıl olmalıdır, nasıl uygulanıyor? Güvenilir mi, adil mi, objektif mi, standart mı, şeffa mı ve en önemlisi de gerekli mi? Doğru zamanda, doğru bir şekilde uygulanıyor mu?


Öğretmenler için ille de bir mülakat gerekiyorsa bu eğitim fakültelerine girişte ya da mezuniyet olmalıydı.

Hadi onu kaçırdınız KPSS’ye başvuru aşamasında buna çözüm bulunmalıydı!

Sınavlar olup bittikten sonra tam da atama aşamasında böylesi bir karar alınması pişmiş aşa su katmaktır.

Bugüne kadar yuvarlama yapılıyordu, yani KPSS puanına paralel bir mülakat puanı veriliyordu.

Peki hangi hatalar görüldü de ondan vazgeçildi,
böylesi bir karar alındı?

Daha da önemlisi mülakat madem bu kadar önemli, sayıları 100 bine varan öğretmen seçiminde de yapılıyor mu?
Yapılmıyorsa neden?

Her şey bir yana mülakatın adil, standart ve en önemlisi de güvenilir ve şeffaf olması gerekir.

Ne kadar iyi niyetli olursanız olun her jüri olaya farklı bakabilir, farklı bir değerlendirme sistemi uygulayabilir.

Örneğin kimi 1/10 aralığında puan verir, bir diğeri 3/5 aralığının ötesine geçmez!

Öğretmenlerimizi hatırlayalım. Bazıları 9, 10 hiç kimseye vermez, “O benim” derdi.

Dahası uzun süren mülakatlarda, günün ilk saatleri ile son saatleri arasındaki yorgunluk faktörünün, puanlamaya etkisi konusunda pek çok araştırma yapıldı ve hepsi de etkilediğini ortaya koydu.

Tek jüri ve kısa süre, en anlamlısı bu ama o da mümkün değil.

İşin özeti, ille de eleme yapılacaksa bunun zamanı atama öncesi değil, başvuru zamanıdır.
O da hukuki ve etik sorunları beraberinde getirecektir.

4, 5 yıllık bir eğitim, gözetim ve staj sonrasında “Öğretmen” diploması verilen bir kişiyi, 4, 5 dakikalık bir mülakat sonrasında “Hayır sen öğretmen olamazsın” demek ne kadar doğru, ne kadar adil, ne kadar hukuki?..

Sanıyorum 70’lı yıllardı, ilkokul mezunu bir Devlet Bakanımız “Bu devlet işlerini anlamak zor, benim gibi ilkokul mezununu Bakan yapıyorlar ama ortaokul, lise mezunlarını en sıradan işlere bile almıyorlar” demişti!..

Peki öğretmenlere mülakat yapılmasına karar verenlerin, mülakat yapanların ve konuda dayatmacı tavırlarından asla vazgeçmeyenlerin kaçı mülakat sürecinden geçti?

Böyle bir dayatma kendilerine de uygulansaydı, bugün o koltuklarda oturuyor olurlar mıydı?..

Her meslek için çok özel kriterler olabilir, olmalı da ama bütün bunlar şeffaf, adil, standart, uygulanabilir, seçici ve doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişilerce yapılmalıdır.

Okula başlayan her öğrenciyi üniversite önüne yığdığımız gibi ihtiyacın çok üzerinde eğitim fakültesi açıp , sonra da mezunlarını öyle ya da böyle hayal kırıklığına uğratmaya, aldıkları diplomaları ve üniversitelerimiz değersiz kılmaya hiç ama hiç kimsenin hakkı olmamalıdır.

Pek çok ülke mesleklerin itibarını korumak için üniversite kontenjanlarını ve mezun sayılarını kota koyarken, bizde kontenjanlar bir gecede yüzde 30 artırılmasına, kuş uçmaz kervan geçmez yerlere tek tercih daha almayan fakülteler açılmasına, ihtiyacın 20, 30 katı mezun varken hala sınırsız sayıda öğrenci alınmasına seyirci kalıp sonra da mülakatın arkasına sığınmak ne kadar doğru?

En başta yapılacak ön elemeleri, en sonda yapmak bugün yaşanan sıkıntıların en önemli nedenidir!

Böylesi önemli bir ayrıntıyı neden hiç kimse görmek istemiyor?...


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)