Öğretmenlerin sınav isyanı

Sınıfa giren herkes öğretmendir. Kesinlikle ayrıştırılmamaları gerekir. Onları o göreve atamadan önce her türlü kriteri koyabilir, kariyer süreçleri için her türlü donanımı isteyebilirsiniz. Sınav bir çözüm değildir…

Öğretmenlere yönelik son düzenlemeden memnun olan yok gibi.
Yüksek lisans ve doktorası olanlar da mutsuz, sicili takdirle dolu 20, 25 yıllık öğretmenler de.

MEB yasa çıkmadan önce yapması gereken  çok yönlü araştırmayı, umarız çok geç kalmadan başlatır ve en adil olan düzenlemeyi getirir.

Öğrencilerden sonra öğretmenlerimizi de sınav kölesi haline getirmek, eğitime yeni bir heyecan, yeni bir soluk ve kalite getirmez. Tam aksine onları daha da mutsuz eder, çıtayı daha da aşağıya çeker…

İşte gelinen noktayı özetleyen bir haykırış:

“ 20 senenin üzerinde MEB bünyesinde öğretmenlik yapan bir eğitimciyim.

Bakanlığın kariyer sistemi olarak sunulan ve başvuru için var olan koşulların (eğitim, kurs, kitap yazmak, uluslararası arası eğitim faaliyetleri, yarışmalar, öğretim programı çalışmaları, danışmanlık, yarışma vb) hemen hemen her maddesini karşılayan bir egitimciyim.

Kendi mezuniyet alanım dışında bir lisans bir de ön lisans programını da  ekstra bitirdim.
Ayrıca nerdeyse binlerce saati bulan hizmetçi eğitim ve faaliyetlerim var. 

6 teşekkür belgesi, takdir belgesi, maaş ile ödüllendirme, 3 başarı belgesi, Üstün Hizmet Belgesi sahibiyim.

MEB harici bir çok kurumdan bile teşekkür belgem var. İzinli olarak bir çok üniversitede çalıştım vb.

Tüm bunlara rağmen ben Uzman olmak için 2 yıl yüksek lisans yapmak ya da bir sınava tabi tutulmak durumunda uzman olacağım. 

Ne denir bilmem ama sadece üzgünüm.

Benim durumumda olan eminim ki bir çok meslektaşım vardır.

İsmim, mail adresim verilmeden benim gibi durumda olan ve esasen bir dizi çelişki barındıran bu sistemde sesimiz olmanızı arzu ederim…”