Eleştirirken ne kadar bonkörsek, takdir ederken bir o kadar benciliiz. Ya da tam tersi. Daha da vahimi ya hep yerin dibine batırırız ya da hep alkışlarız. Oysa her insanın eksileri kadar
artıları, artıları kadar da eksileri var. Akıl, eğitim, bilim, işte bütün bunları tümüyle görmek için
vardır!
Eğitim ve öğretim iki ayaklı bir süreçtir.
Öğretim ile akademik donanım kazandırılır, eğitimle de insani değerler.
Biz bunu tek ayaklı hale getirdik.
Eğitimi rafa kaldırıp, öğretimi de eğitim diye isimlendirerek yola devam ediyoruz.
Eğitim evde, okulda, sokakda, ekranda yani dış dünya iletişim halinde olduğumuz her yerde,
her an ve ömür boyu devam eder.
Öğretim ise eskiden okul ile sınırlıydı ama şimdi dijital mecralar da bu konudaki en önemli
yönlendiricilerden birisi oldu.
İşte gelinen bu son noktada eğitim ve öğretimin tarifi, misyonu, vizyonu, süreçleri ve en
önemlisi de kazanım ve uygulama alanları yeniden belirlenmelidir.
Belirlenmeli ki olaylara, dünyaya, gelişmelere objektif bakan bireyler yetiştirilmeli. Milli ve
manevi değerlerin yanı sıra insani değerle de donatılmalıdır.
Şaşı bakış açısı, dünya genelinde en önemli insani zaaflarımızdan birisi. Ortak değerlerin ve huzurun sürekli erozyona uğraması bu yüzden.
Tam da bu yüzden daha mutlu, daha huzurlu, daha üretken, daha sevgi dolu, daha adil bir yaşam için eğitim ve öğretim kurumlarına büyük görevler düşüyor.
Atatürk’ün bize bıraktığı en önemli miraslardan biri de şudur:
Gençler geleceğimiz, öğretmenlerimiz de geleceğin mimarlarıdır. Onları asla ihmal etmeyin,
hak ettikleri önemi gösterin!..
Peki gösteriyor muyuz?…
