adscode
adscode

Sınavlar Bir Zorunluluk mu, Umut Tacirliği mi, Yoksa Çaresizlik mi?

Bir sınav sezonu daha geride kalıyor! MEB ve ÖSYM'nin yaptığı onlarca sınava, on milyona yakın aday girdi. Gerçekten sevinenlerin sayısı bir milyon bile değil! Peki o zaman bu sınavlar niye yapılıyor? Kazananı kim? Dünyadaki uygulamaları nasıl?..

aguclu@milliyet.com.tr




 

Eğitim sistemimizi, tümüyle sınavlara odaklı hale getirdik, sınavlar da, hayatımızın olmazsa olmazların haline geldi.

Adaylarla birlikte ailelerde eziyetin her türlüsünü çekiyor.

Peki onca harcamaya, onca mücadeleye, onca özveriye değiyor mu?

Bir sınav maratonu sona daha ererken şu soruları hep birlikte  kendi kendimize soralım:
Yapılan sınavlar,
Adil mi,
Güvenilir mi, 
Seçici mi,
İlgi ve yetenekleri belirleyici mi,
Yetkinlikleri ölçücümü ,
Liyakata dayalı mı,
Fırsat eşitliğini gözetiyor mu,
Doğru kişileri seçiyor mu,
Hayata doğru yön veriyor mu,
Umut tacirliği yapıyor mu,
Dopinge gerek kalmadan kazanmak mümkün mü,
Umut verici, sağlıklı ortamlarda gerçekleşiyor mu?.. 
Nerede hangi hataları yapıyoruz, hiç sorgulandı mı?
Yaratılan mağdurlar, örneğin 2019 KPSS'zedeler, hakkında neler düşünülüyor?
Yapılan bu sınavların kime ne yararı var?
Adaylar  ve veliler memnun mu, bir üst eğitim kurumları ya da işyerleri aradıkları öğrenciyi ve elemanın doğru seçildiğine inanıyor mu, ülke kaynakları verimli kullanılıyor mu ve en önemli soru, dershaneler dışında kazananı var mı?

Neler yapılabilir?

Sınavlar tümüyle kaldırılırsın demek en kolayı!
Peki ya sonrası?
İşte onun çok iyi düşünülmesi ve dünya genelinde neler yapılıyor, biz de daha önce hangi sistemler denendi, hangileri başarılıyken değiştirildi, hangi yanlışlarda ısrar edildi?
Son 50 yılda her yeni gelen Bakan ya da YÖK ve ÖSYM Başkanının sürekli yeni bir sistem denemesinin ötesinde bu konuda neler yapıldı?

Bunu ne söz sorun ne de biz anlatalım, yoksa içiniz kararır, geleceğe yönelik ümitleriniz azalır!..

Yapılması gerekenler noktasına gelince, işte bir kaç satır başı:

. Herşeyden önce sınav odaklı eğitimden vazgeçip, üretim odaklı bir eğitime yönelinmeli!

. Umut tacirliğine pirim verilmemeli. Siyasetçiler de, veliler de bu konuda popülariteye değil, sonuçlara göre beklenti içerisine girmeliler

. Her çocuğumuza yönelik insan gücü ve istihdam politikası oluşturulmalı ve bu ülke gerçekleriyle örtüşüyor olmalı

. Erken yaşta yönlendirme yapılmalı. Tek amaç üniversite olmamalı!

. Mesleki eğitim, meslek çeşitliliği artarak teşvik edilmelidir. Örneğin Batılı ülkelerde eğitimi yapılan meslek çeşitliliği 15 bin civarındayken, biz de bin tane bile değil. İşte bu noktada, dershaneler, sonu belli olmayan bir yarış için yarış atı yetiştirme yerine meslek kazandıran kurumlar haline dönüşebilirler!

. Bizde eskiden vardı! Türkçe, Matematik, Fen dersleri  ortalaması 5 üzerinden 4 olmayan fen liselerine başvurmazdı. Yine böylesi baraj getirilebilir.

. Diplomalı işsizler yerine, meslek sahibi üretken ve mutlu gençler için kafa yormalıyız!

. Milyonlarca diplomalı işsiz varken aynı fakültelere hala her yıl yüzbinlerce kontenjan verilmesi, kontrol altına alınmalı ve gençlerimiz geleceğe yönelik mesleklere yönlendirilmelidir. Öğretim kurumları da ona göre yeniden yapılandırılmalıdır. Örneğin 20, 25 yıl içerisinde bugünkü mesleklerin yüz6de 60, 70'inin yok olacağı söyleniyor! Peki biz bu konuda ne yapıyoruz?..

. Sınavlar olmayacak mı? Elbette yine olacak ama katılım bugünkünün onda birine kadar inebilir ve hiç kimsenin önünde tıkanmaz. Sadece doğru yönlendirme yapmak yeter de artar!
. Bu yıl LGS ve YKS'ye giren öğrencilerden kaçı mutlu olabildi? Beşte biri bile değil!

. Önemli olan, gidişatın, yanlış olduğuna karar vermek, bu konuda hem fikir olursak, gerisi kendiliğinden gelecektir!..

Sonuçta, büyük hayaller kurdurup ortada bıraktığımız bir nesil mi istiyoruz yoksa yaptığı iş ne olursa olsun, üreten, kazanan, mutlu olan bir nesil mi?..


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)