adscode
adscode

Sınavlar kalkmaz ama umut tacirliği biter!

Okula başlayan her öğrenciyi üniversite önüne yığmanın, bununla da yetinmeyip barajları en dibe indirerek hemen herkesi üniversiteye alıp, mezun etmenin bir anlamı olmadığını acı tecrübelerle öğrenmiş olduk.

aguclu@milliyet.com.tr




Eğitim sistemimizi, çocuklarımızı ve en önemlisi de ülkemizi sınav ve diploma odaklı eğitimden kurtarmamız gerekiyor. Peki nasıl bir eğitim? İlgi ve yetenekleri keşfedip geliştiren, üretim ve istihdam odaklı, değersizleştirilen değil yetkinlik kazandırılan, işsiz bırakan değil mezunları havada kapılan bir eğitim!

Okula başlayan her öğrenciyi üniversite önüne yığmanın, bununla da yetinmeyip barajları en dibe indirerek hemen herkesi üniversiteye alıp, mezun etmenin bir anlamı olmadığını acı tecrübelerle öğrenmiş olduk.

Yaşamasaydık inanmazdık. Yaşadık gördük. Büyük pişmanlıklar yaşamamız bu yüzden!

Üniversiteye başvuranların artan bir şekilde azalması da bu yüzden.

Ciddiye almaz ve gerekli reformları yapmazsak yarın pek çok üniversitenin, fakültenin, meslek yüksek okulunun öğrenci bulamaması nedeniyle kapısına kilit vurulacağı günler çok uzak değildir.

Herkese sınav hakkı tanınması yurtdışı seyahat vizelerin kaldırılması gibi bir şey.

Dışarıdan bakıldığında herkese seyahat özgürlüğü tanınıyor gibi gözükse de sadece parası olanlardan yurtdışına gitmek isteyenlere yönelik bir kolaylık söz konusu. O da yüzde 20’yi geçmez!

Aybaşını zor getirenlere seyahat özgürlü ne ise herkese sınav hakkı tanımak de odur.
Bunu hala görmediysek ne zaman göreceğiz?

Dünyanın hiçbir yerinde de zaten böylesi bir uygulama söz konusu değil.

Tüm gelişmiş ülkeler insan gücü planlaması ve ülke ihtiyaçları çerçevesinde öğrencilerin ne kadarının üniversiteye ne kadarının meslek okullarına yönlendirileceğine çok önceden karar veriyor.

Zaten yine dünyanın hiçbir yerinde okula başlayan yani doğan her çocuk, üniversite kapısına yığılmıyor, tamamı da üniversite mezunu yapmaya çalışılmıyor.

Kaldı ki doğan her çocuk üniversiteye gitmek de istemiyor! Zorla okutmaya kalktığınızda da arzulanan sonuçlar alınamıyor…

Yarışmak istediğimiz gelişmiş ülkelerde, eğitimi yapılan tanımlanmış meslek çeşitliliği 15 bine kadar çıkıyor. Bizde ise bin tane bile değil. İşe önce oradan başlamak gerekiyor.

Meslekler cazip hale gelir, kalifiye eleman yetiştirilir ve liyakata göre işe alımlar olursa, kazanan sadece gençler değil ülkemiz de olur…

Peki bütün o kadar zor mu?
Kesinlikle hayır.
Ama Ankara’nın ve özellikle de üniversitelerin umurunda değil. Nasıl olsa devlet ve veliler bu konuda kesenin ağzını sonuna kadar açmış durumda.

Ne zaman ki devlet üniversiteye giren değil de mezun olan ve mezunu bir yıl içinde iş bulan kişi sayısına göre üniversitelere bütçe verir, öğrenci ve veliler de eğitim adına harcadıkları her kuruşun karşılığını alacaklarına inandıkları mesleklere ve öğretim kurumlarına yönelirlerse işte o zaman hem devlet hem de özel öğretim kurumları kendilerine çeki düzen verir ve günü kurtarmanın ötesine geçerler…

Onlar bu noktaya gelinceye kadar milyonlarca işsiz oluştu, diplomalı işsizler kervanına her yıl yeni yüzbinler katılıyor. Bu yüzden çocuklarınızın geleceğine yönelik bu çok önemli kararı, Ankara sağlıklı bir şekilde veremiyorsa siz veliler vermelisiniz. Çünkü çocuğunuz mutsuz olduğunda en fazla etkilenen siz oluyorsunuz!..

Ne olur tercih dönemini ciddiye alın ve hiç bir şeyi şansa bırakmayın!..


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
En doğru lise?..
LGS, Proje okullar, MEB
LGS sonuçları?..