adscode
adscode

Su Yoksa Hayat da Yok!

Bugün Dünya Su Günü. Oysa her gün olmalı. Çünkü su hayatın ta kendisidir. Temiz su kaynaklarını koruyamıyor ve yeterince su kullanmayı öğretemiyorsak, eğitim sisteminizde bir sorun var demektir!..

aguclu@milliyet.com.tr




Yaşam için eğitim, slogan olmanın ötesine geçmediği sürece, iyi bir eğitimden söz edemeyiz.

Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarınız tükenmiş, tüm akarsularınız sanayi atıklarıyla zehirlenmiş, musluktan akan suyu içemez hale geldiyseniz, eyvah eyvah demektir.

Su cenneti bir ülkeyken, bugün bu konuda ciddi sıkıntılar yaşanıyor ve gelecek yıllar için SOS veriliyorsa, hep birlikte oturup düşünmemiz gerekiyor...

Rakamlar Korkunç!

22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle açıklama yapan WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı),

Türkiye’nin su fakiri olma yolunda hızla ilerlediği duyurdu. Çok önemli açıklamalarda bulundu.

Keşke, dizilerden, kısır siyasi tartışmalardan, suni gündemlerden ve at yarışına dönüşen sınav odaklı eğitimden biraz olsun fırsat bulup şu açıklamalara kulak verebilsek!..

. Susuzluk nedeniyle her yıl 2 milyon insan hayatını kaybediyor

. Hâlen dünya çapında 1,1 milyar insan temiz suya erişimden yoksun bulunuyor.

. Susuzluk nedeni ile ortaya çıkan hijyenik olmayan koşullar sonucunda başta çocuklar olmak üzere her yıl 2 milyon insan hayatını kaybediyor.

. 2025 yılına kadar dünya nüfusunun üçte ikisi su kıtlığı riskiyle karşı karşıya kalabilir.

. Kişi başına düşen su son 20 yılda %18 azaldı

. Son 20 yıllık süreçte, Türkiye’de kişi başına su miktarı yılda %18 azalarak 1700 m³’lerden 1.400 m3’lere düştü.

. Su kıtlığı durumunu tanımlamak için kullanılan Falkenmark indeksine göre, kişi başına düşen yıllık su miktarının 1000 ile 1700 m³ arasında olması “su sıkıntısı” olarak ifade ediliyor ve bu indekse göre Türkiye su sıkıntısı çeken ülke konumunda. 2030 yılında Türkiye nüfusunun 100 milyona ulaşacağından hareketle kişi başına düşecek su miktarının yılda 1.120 m³’e ineceği öngörülüyor.

. Toplam su tüketiminin yılda 54 milyar m³’e ulaştığı Türkiye’de bu tüketiminin %73’ü tarım, %16’sı haneler ve %11’i sanayi tarafından gerçekleştiriliyor.

Uğur Bayar: “Olumsuz gidişatı durdurmak mümkün”

Dünya Su Günü nedeni ile bir açıklama yapan Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar, konuya ilişkin şunları söyledi:

“Nehirler ve sulak alanlar yaşamın kaynağıdır ve bunları yitiriyoruz. 1970’ten bu yana küresel ölçekte tatlı suda yaşayan türlerin %84’ü kaybedildi. Dünyadaki tüm şehirlere şunu hatırlatmak gerekiyor: İklim krizi ile 20’nci yüzyılın altyapısıyla mücadele edilemez. Su musluktan değil, doğadan gelir. İklim krizinin kapımızda olduğu bu yüzyılda su yönetiminde artık suyun kaynağı nehirleri, sulak alanları ve yer altı sularını daha etkin korumayı sağlayacak yöntemleri benimsemek ve uygulamak zorundayız. ”

Aslı Pasinli: ‘Ülkemizde şebekelerdeki kayıp su miktarı %50’lerde”

Artan nüfusu ve büyüyen kentleriyle Türkiye’nin de ‘su fakiri’ olma yolunda ilerlediğini ifade eden Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) Genel Müdürü Aslı Pasinli, “Bu sorunu çözmek ve olumsuz gidişatı durdurmak mümkün. Şimdi suyumuz için topyekün seferberlik zamanı. Suyuna sahip çık Türkiye!” dedi ve şöyle devam etti:

“Tarımda ve sanayide suyu daha verimli kullanan uygulamalara geçişi önceliklendirmeli ve gerekli finansal mekanizmaları devreye almalıyız. Örneğin tarımda damla tipi sulamayı yaygınlaştırmak yılda 20 milyar m³ tasarruf anlamına gelebilir. Ayrıca ülkemizde şebelerde kayıp/ kaçak su miktarı %50’ye ulaşıyor. Bir başka deyişle kaynaktan gelen suyun yarısı kullanıcıya ulaşmadan kayboluyor. Bu oranı acilen aşağı çekmemiz gerekiyor.

Belediyeler kentsel su temini planlarına yağmur suyu hasadı, atık suların geri kazanımı gibi yatırımları da dâhil etmeli ve şebekelerdeki kaçak ve kayıpların önlenmesi konusunda yatırımları artırmalı. Kentsel, sanayi ve tarımsal büyüme planları hazırlanırken tatlı su kaynaklarının miktarı da entegre edilmeli; bölgesel büyüme planları mevcut suyun durumu göz önüne alınarak tasarlanmalı. Doğal alanların korunması için kaynak yaratılmalı. Örneğin sulak alanların restorasyonu için fonlar oluşturulmalı. Bireyler hem suyu daha tasarruflu kullanmaya özen göstermeli hem de ihtiyaç dışı tüketim alışkanlıklarından vazgeçmeli. En önemlisi de şu: Suyun kaynağı olan ve bize ulaşana kadar geçtiği doğal alanlarımızı korumazsak, suyumuzun da olmayacağını net bir biçimde anlamalıyız.”


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
Zaman yönetimi!
Köy Enstitüleri???
Yarına hazır mıyız?