Üreten değil, tüketen bir ülke olduk.
Üretenden çok, rant gelirlerinden daha az vergi aldık.
Sorun çözen değil, sorun üreten bir anlayış geliştirdik.
Soran, sorgulayanları değil, sessiz kalanları sevdik.
“Söz gümüşse, sükut altın”dır sözlerini kafalara kazıdık.
Fark yaratanları “yeni icatlar çıkartma, otur oturduğun yerde” diyerek körelttik.
Bu yüzden de yargıdan siyasete, sağlıktan ekonomiye, eğitimden endüstreye hemen her alanda reform ihtiyacı doğdu ve yönde hazırlıklar başlatıldı.
Şu çok iyi biliniyor ki, köklü bir eğitim reformu gerçekleştirmeden, üretken, girişimci, iş bitirici vizyoner, etik değerlere saygılı nesiller yetiştirmeden, liyakatı, aklı ve bilimi referans almadan, diğer alanlarda yapılacak hiçbir reform sürdürülebilir olmaz.
İşte bu yüzden, eğitim reformu taslağı hazırlayanlar ve bu işe soyunacaklar, günü değil, geleceği kurtarmaya yönelik adımlar atmak zorundalar!..
Eğitimde patinaj yapmaktan artık çok yorulduk! Yeni bir hayal kırıkığını kaldıramayız.
İşte bu yüzden eğitimin tüm paydaşlarını ve özellikle de sahadaki öğretmenlerimizi daha çok dinlemeliyiz.....