adscode
adscode

Eğitim ve Yükseköğretim Sisteminde 2015 Yılından Kalan Sorunlar

Eğitim sisteminin geldiği aşamanın yeterli olmadığı, bu alanda başarısız olunduğu Sayın Cumhurbaşkanın açıklamaları ile de tasdik edilmiş oldu.

alaaddindincer@egitimajansi.com




Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamada ’13 yılda 240 bin derslik yaptıklarını,500 bin öğretmen atadıklarını ancak eğitimde istenilen düzeye gelinemediğine’  vurgu yaparak mevcut iç karartan tablonun fotoğrafını çekip bir bakıma malumu ilan etmiş kendi deyimi ile‘öz eleştiri’ yapmış oldu.Sayın Cumhurbaşkanı aynı açıklamasında ise ‘imam hatip okullarının ulaştığı 1,2 milyon öğrenci sayısı nedeniyle bu alanda hedeflere ulaşıldığını, bunun bir başarı olduğunu ifade etti.

Aslında bizde tam bunu ifade etmeye çalışıyoruz.Bir eğitim sistemi 13 yılda 12 kez değişikliğe uğratılıyorsa,eğitim politikalarındaki tutarsızlık ve çelişkiler birbirini kovalıyorsa böyle bir sistemden başarı beklenemeyeceğini bilmek gerekir.Halklar ve inançların tamamının kolektif rıza ve ortak mutabakatına dayanmayan,onların taleplerine yanıt üretmeyen,eleştirel düşünme ve sorgulamayı geliştirmeyen kısaca yetiştirdiği insanlara nitelik kazandırmayan bir eğitim sisteminin başarılı sayılmayacağı bilimsel gerçeğini görmek gerekmektedir.

Bununla birlikte toplumun tamamını ilgilendiren eğitim gibi temel ve önemli bir alan tekçi inanç ve kimlik anlayışının ayrımcılığının sütunları üzerine inşa edilemez.Eğitim ve bilim alanı kişilerin vereceği tek yanlı dayatma kararlar ile yönetilemez.Demokratik hareket alanı daraltılmış, karar alma mekanizmaları ve yetkileri merkezileşmekte ısrarcı, özgürlük ve bilim alanı sınırlandırılmış,yerelliğinden koparılmış, toplumsal farklılıkları yok sayan bir anlayış ile yönetilen,katılımcılık ve ortak akıl boyutu ıskalanmış bir eğitim sisteminin ne yapılırsa yapılsın başarıyı yakalama şansı olmayacaktır.Bu bağlamda geleceği olmayan, uygulandığı 4.yılında çocuklarımızın ve eğitimin niteliksel gelişimine katkı sağlayacağı tartışmalı olan 444’lük eğitim sistemini yeniden gözden geçirmeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.  

Yapılan düzenlemeler, yatırım ve icraatlar büyük oranda din eğitimi ileimam hatip okullarını önceleyen bir politika üzerinden yürütülmektedir. Eğitim politikalarına yön verenlerin ve karar alıcıların eğitim dendiğinde aklına öncelikle din eğitimi,okul dendiğinde imam hatip okulları geliyorsa sistemde var olan eşitsizliklerin bir başka boyutta yaşanmasına kapı araladıklarını belirtmek isterim.Bunun en somut örneğini din eğitimi veren okullara 2015’te ayrılan bütçenin ilk altı ayda%84.85’nin kullanılarak 97 imam hatip ortaokulu ile 90 AİHL açılmasında görebiliriz.(Kaynak MEB’in 2015 Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu)Örnekleri çoğaltmak mümkün. Örneklerden yola çıkarak söylemeliyim ki, sistemin sorunlarını bir bütün olarak elle almak ve hiçbir kesime ya da okula ayrıcalık uygulamadan çözüm üretmek gerekmektedir.

Bir yılda yapılan düzenlemelere bakıldığında yükseköğretim alanı, TTK’nın yaptığı düzenlemeler ile birlikte eğitimde bir yılda 41 başlıkta listelenebilecek değişiklikler olduğunu görmekteyiz. Değişikliklerin büyük bir bölümünü genel düzenleyici iş ve işlemlerin yürütülmesini amaçlayan yönetmelik değişiklikleri oluşturmaktadır. Bunlar arasında bazı uygulamalar örneğin, eğitimin tatilleri,başta cinsiyet ayrımcılığı olmak üzere yaşanan farklı ayrımcılık türleri,sokağa çıkma yasakları nedeniyle kapatılan okullar, iki ilçeden geri çağrılan öğretmenler bu dönem tartışmaların odağında yer aldı.

Diğer en çok tartışılan ve eleştirilen konular ise, Anayasa Mahkemesinin dershaneler kararı,sınavlar ve sınavlarda yaşanan ihlaller,lise öğrencilerine getirilen sosyal medya yasakları ile gelecek yıldan itibaren 2 ve 5.sınıflarda Arapça dersinin seçmeli ders olarak okutulacak olmasına yönelik karar olduğunu söyleyebiliriz.Bu konuların yanında son bir yılda, TİS görüşmelerinde yaşananlar,vakıf üniversitelerine el konulma amaçlı yönetmelik değişiklikleri,pedagojik formasyon sayılarına ilişkin açıklamalardaki tutarsızlıklar,özel okulları ihya eden teşvikler, atanan atanmayan öğretmenler,okul tercihleri, sıralama ve kayıt karmaşasından kaynaklı belirsizlikler eğitim ve bilim bileşenlerinin çok yorulup yıpranmasına neden oldu.Ayrıca ‘Üniversitede kaliteyi arttırmak’ adına üniversiteye giriş sisteminde bazı disiplinlere sayı sınırlaması getirilmesi,ön lisans ve yeteneğe dayalı bölümlere giriş için şimdiye kadar uygulanan 140 puan barajının soru sayısı aynı tutularak 150’ye çekilmesinin  ‘kalite’ adına ne tür ilerlemeler sağlayacağını hep birlikte göreceğiz.

Tüm bu değerlendirmeler ışığında yapılanlar ve yapılması gerekenlere ilişkim bir analiz yapacak olursak,

-Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ilçelerde, özellikle 5 ilçede(Silopi, Cizre, Sur, Nusaybin ve Dargeçit) eğitim alan 150 bin öğrenci için psiko sosyal destek dahil telafi eğitimi daha fazla zaman kaybetmeden ve çocuklar kendi yaşam alanların koparılmadan uygulamaya konulmalıdır.

-Çağ nüfusunun okullaşma düzeylerinde artış yaşanması olumludur. Bu olumlu gelişmeye rağmen özellikle okulöncesi ve ortaöğretim düzeyinde okullaşma oranlarında gelinen seviye yeterli değildir. Okulöncesi ve ortaöğretimde çağ nüfusunun okullaşma oranlarını yükseltecek önlemlerin hızla uygulamaya konulması gerekmektedir. 

-Engelliler ve üstün yetenekli çocuklar eğitiminde teşviklerin ardında ulaşılan sayılar(Engelliler eğitimi verilen çocuk sayısı 304 bin 588(Kaynak MEB 2015 KMD ve Beklentiler Raporu)bu alanda iyimser olmamızı gerektiren bir noktadadır.Ancak hem nicelik hem de niteliği geliştirecek yeni saha çalışmaları gerçekleştirilmelidir.

-240 bin derslik yapılmış,bir dersliğe düşen öğrenci sayısı azalmış olmasına rağmen hala 17 bin okulda ikili eğitim yapılmakta,15 büyük kentte sınıf mevcutları standartların çok üzerindedir.Bu alandaki açıkları kapatmak için 2016 yılında en az 50 bin derslik yapılmasını hedefleyen bir planlama ve yatırım yapılmalıdır.

-13 yılda 500 bin öğretmen ataması yapıldı.500 bin atamaya rağmen öğretmen açıkları kapatılamadı. MEB Norm kadro uygulamasına göre 125 bin öğretmene ihtiyaç bulunmaktadır. Atanmayı bekleyen 2015 KPSS’ye girmiş 286 bin öğretmen kadro beklemektedir. Bu nedenle yen bir öğretmen yetiştirme ve istihdam politikasına ihtiyaç duyulmaktadır.Şubatta 30 bin öğretmenin atanmasının ardından atanmayı bekleyenlerin sayısı azalacak,açıkların bir bölümü kapatılmış olacaktır.Geride kalan atanmayanların akıbetinin ne olacağı ise belirsizliğini korumaktadır. Bu belirsizliği sona erdirecek çözümlerin tartışmaya açılarak sorun kalıcı bir çözüme kavuşturulmalıdır. Aynı durum üniversitelerde ihtiyaç duyulan akademik personel sayısı için geçerli olup bu alanda da yeterli sayıda karo tahsisi yapılmalıdır.

-Okullarda teknolojinin ve bilişim araçlarının alt yapı kurulumunda ve kullanımında eskiye oranla oldukça iyi sayılabilecek duruma gelindiğini söyleyebiliriz. FATİH Projesi kapsamında dağıtılan 1 milyon 438 bin 700 tablet bilgisayar ile 432 bin etkileşimli tahta(Kaynak MEB açıklamaları ve 2015 hedefler raporu)dağıtımının hedeflere uygun yürümediği gerçeği raporlarda belirtilmektedir. Projenin yeni eşitsizlik alanı oluşturmaması için hedeflere ulaşacak düzeye getirilmesi yararlı olacaktır.

-Ayrımcılık eğitim ve yükseköğretim bileşenlerine yönelik olarak her alanda(Cinsiyet, siyasi, kültürel, kadrolaşma vb gibi) farklı olana tahammülsüzlük ve cezalandırma, kendine yakın olanı koruma ve ödüllendirme biçiminde yaşanmaktadır. Ayrımcılığın diğer boyutları pratikte geliştirilen yaptırımlar, engeller ve yasaklar uygulanarak yürütülmektedir. Eğitim bileşenlerine idari ve yasal uygulamalarda liyakate özen göstermek, eşit ve adil davranmak hukuksal zemininin güçlenmesine katkı sağlar. Yönetenlerin yönetilenlerin haklarına saygı göstermesi bir gelişme göstergesidir. Bunu yakalamak için ayrımcılığı yok etmek mümkündür.

-Okulların deprem güvenliği, sınıf tekrarı ve okul terkleri(Özellikle sınıf tekrarı 43 il ortalaması Türkiye ortalamasının üstünde.(Kaynak MEB 2015 KMD ve Beklentiler Raporu) eğitim ve bilim emekçilerine (TÜRK İŞ’in açıkladığı 4530 liralık yoksulluk ücretinin)altındakilere bu ücrete eş değer ücret verilmesi yaşam koşullarının iyileştirilmesi. Yükseköğretim kanunun demokratikleştirilmesi, okullara genel bütçeden ödenek aktarılması, üniversite yerleşkeleri ile okulların barınma, beslenme, spor, sanat, laboratuvar, atölye vb gibi eklentilerin açıkları kapatacak yeterlilik düzeyine çıkarılması.

Sonucu Sayın Milli Eğitim Bakanının 2015 Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporunun giriş bölümünde yer alan sunuşun ilk paragrafındaki alıntıile bağlayalım. Sayın Bakan şöyle diyor  ‘Hayata hazır, sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştiren eğitim sistemini vizyon olarak belirlemiş olan, MEB misyonu düşünme, anlama, araştırma ve sorun çözen yetkinliği gelişmiş,bilgi toplumunun gerektirdiği bilgi ve becerilerle donanmış, milli kültür ile insanlığın ve demokrasinin evrensel değerlerini içselleştirmiş;iletişime ve paylaşıma açık,sanat duyarlılığı ve beceri gelişmiş;öz güven,öz saygısı,hak,adalet ve sorumluluk bilinci yüksek,gayretli,girişimci,yaratıcı,yenilikçi,barışçı,sağlıklı ve mutlu bireylerin yetişmesine ortam ve imkan sağlamaktır.’ Bu görüşlerin büyük bölümüne katılmamak mümkün değil. Umarız söylenenler kağıt üzerinde kalmaz yaşama geçer. Bizlere düşen yukarıda bir bölümü sıralanan ve onlarcasını daha sıralayabileceğimiz sorunlara ilişkin uyarılar, eleştiriler ve çözüm önerilerinde bulunmaya devam etmektir. Bunu yapmaya devam edeceğiz.

                                                                        Alaaddin dinçer/eğitimci 06.01.2016

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)