adscode
adscode

Umuda Yolculuğun Üniversite Durağı ALES ve Yabancı Dil Sınavları

Üniversitelerde akademisyen olarak göreve başlayabilme ile akademik unvan ve kadrolarda yükselebilmenin yolu yukarıda bahsi geçen sınavlarda konulan puan barajlarını aşmaktan geçmektedir.

alaaddindincer@egitimajansi.com




Bu barajları aşmak için adayın ALES’ten 70, yabancı dilden 50 puanı tutturabilmesi gerekmektedir. Yukarıda bahsi geçen sınavlarda alınan puanlar; ülke içinde yüksek lisans ve doktora yapabilmek, yurt dışında lisans üstü öğretim için burs alabilmek, pedagojik formasyon alarak öğretmen olabilmek, üniversitede akademik personel olarak işe başlayabilmek, unvan ve kadro alabilmek için geçerlidir. Söz konusu sınavlar aynı zamanda konulmuş başka kriterleri de tamamlayıcı bir işlev görmektedir.

ALES ve dil puanları kamuda ve özel sektörde iş bulmada bir tür manivela işlevi görmektedir. Bu sınavlar aynı zamanda ticarileştirilen üniversitelerin gelir kapısı olarak görülmektedir. Üniversiteler hem yüksek lisans ve doktora programlarını hem de pedagojik formasyonu genç yurttaşlara para ile satmaktadır. Eğitim fakülteleri dışında kalan lisans programlarında okuyan 650 bin öğrenci pedagojik formmasyon alabilmek için para vermektedir. Yüksek lisans ve doktora programlarına devam eden yaklaşık 550 bin öğrencinin büyük bir bölümü de üniversitelere para ödeyerek bu programlardan yararlanabilmektedir. Akademisyenlere YDS’nin yanı sıra YÖK DİL adı altında yeni bir dil sınav hakkı tanındı. ALES’te son yapılan değişiklikler ile sayısal ve sözel olmak üzere iki başlık oluşturulup soru sayısı 100’e,geçerlilik süresi 3 yıldan 5 yıla çıkarıldı

Adaylar, ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde olmak üzere yılda iki defa yapılan ALES ve yabancı dil sınavlarına yüz binlerce aday girmektedir. Adaylar bu sınavları organize eden kurumlara her yıl yaklaşık 1 milyar lirayı bulan sınav harcı ödemektedir. Aşağıda bulunan ALES ile ilgili tablolarda ÖSYM ilgili kurumların verilerinden yararlanılarak hazırlanan bilgiler yer almaktadır.

ALES’in Beş Yıllık Sayısal Sonuçları

 

İlkbahar Dönemi Sınavı

Sonbahar Dönemi Sınavı

 

Yıl

Sınava Başvuran

Sınava Giren

Sınava Girmeyen

Sınava Başvuran

Sınava Giren

Sınava Girmeyen

2013

307.766

270.046

37.720

309.655

274.324

36.337

2014

452.273

410.349

41.924

275.497

230.106

45.391

2015

332.166

298.131

34.034

230.907

204.574

26.333

2016

369.643

332.588

36.675

245.376

208.212

36.886

2017

341.816

305.436

36.380

--------------

-------------

-------------

 

ALES Sayısal Bilgiler

 

İlkbahar Dönemi Doğru Soru Çözme Ortalaması

Sonbahar Dönemi Doğru Soru Çözme Ortalaması

 

Yıl

Soru Sayısı

Sayısal 1

Sayısal

2

Sözel 1

Sözel

2

Soru Sayısı

Sayısal

1

Sayısal

2

Sözel

1

Sözel

2

2013

50

23.38

9.69

26.58

9.29

50

16.74

7.82

24.87

10.85

2014

40

14.44

8.01

26.86

7.21

40

16.03

7.63

26.34

6.42

2015

40

15.19

6.60

19.92

6.96

40

13.61

5.66

19.93

5.56

2016

40

14.78

7.25

20.06

5.53

40

16.88

6.66

21.02

6.30

2017

40

15.27

7.26

24.88

7.37

-------

---------

---------

-------

-------

ALES Sonuçlarının Sayısal Bilgisi

 


Başvuran adayların sayısal ve sözel yeterlilikleri ölçme üzerine kurulan ALES’te her bir alan için 40 toplamda 160 soru sorulmaktaydı. ALES’e giren adayların doğru soru çözme ortalamalarının oransal dağılımına bakıldığında sayısal 2 ile sözel 2 de ortalamaların çok düşük olduğu görülmektedir. Sözel 1 ile sayısal 1 de her iki sınav dönemi için tablonun görece daha iyi olduğunu söylemek mümkün. Türkçe Matematik ağırlıklı olan ALES’in doğru soru çözüm ortalamaları her iki alanında üzerinde çok analizler yapılması gereken düşük ortalamalı sonuçlar ürettiğini ortaya koymaktadır.

Yükseköğretime giriş için getirilen son düzenlemenin ilk oturumu da(TYT Türkçe Matematik ağırlıklı bir yeterlilik ölçme sınavı olarak belirlendi. ALES Sonuçlarının doğru analizi YKS için getirilen Temel Yeterlilik Testi (TYT) ile ilgili bizlere ipuçları vermektedir. İki bilim alanına dayandırılan TYT’ye çok iyi hazırlanmamış adayların daha baştan havlu atma ile karşı karşıya kalma riskleri bulunduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir.

YDS, KPDS ve ÜDS’nin Yerini Aldı, Aldı da Ne Oldu?

YDS İlk defa 2013 yılının ilkbahar döneminde gerçekleştirildi. KPDS ve ÜDS’nin yerine getirilen YDS ile yabancı dilde yaşanan sorunların aşılması amaçlanıyordu. Ancak aradan geçen 5 yılda yapılan sınavlarda değişen bir şeyin olmadığı görülmektedir. Dil başarımı için konulmuş puan barajlarını geçen ve geçemeyen oranlarına bakıldığında bu alanda da belirgin bir sıçramanın olmadığını söyleyebiliriz. 80 Soru sorulan YDS’ye 2013’te ilkbahar ve yaz döneminde başvuranların toplam sayısı yaklaşık olarak 502 bin kişiyi bulmaktadır. Her iki dönemde başvuran adayların yaklaşık 58 bini sınava girmemektedir. YDS’ye grenlerin ağırlıklı olarak girdikleri dil İngilizce ve Arapçadır. 2013 Yılında İngilizcede ilkbahar ve sonbahar dönemi doğru soru çözme ortalaması 80 soruda 33,610, Arapçada oran daha düşüktür. Arapçada her iki dönemin doğru soru çözme ortalaması 80 soruda 32,405 olmuştur.

Aradan geçen 5 yılın sonunda 2017 yılına gelindiğinde başvuran aday sayısı azalmış, doğru soru çözme ortalamalarında İngilizcede 4,Arapçada 3 puanlık artışlar gerçekleşmiştir. Buna göre 2017’de her iki dönem itibarıyla toplam 285 bin aday sınava başvuru yapmıştır. Başvuru yapmasına rağmen sınava girmeyenlerin sayısı 38 bin olmuştur. Doğru soru çözme ortalaması İngilizcede 37,5 Arapçada 36,5 olmuştur. 2017’de de 2013’te olduğu gibi başvuru yoğunluğu İngilizce ve Arapçada yaşanmıştır. Son beş yılda YDS’ye başvuranların sayısı İngilizcede 219 bin kişi azalırken Arapçaya başvuranların sayısı 2 bin 300 kişi artmıştır. Verilerden de anlaşılacağı gibi her iki alanda da adayların doğru soru çözme ortalaması yüzde 50’nin altında kalmaktadır. Üniversite öğrenci sayısı ile yüksek lisans ve doktora yapan öğrenci sayısının artmasına rağmen YDS’ye başvuran aday sayısının azalmasına etki eden nedenler mutlaka araştırılmalıdır.

YDS’nin Yanına YÖKDİL Geldi. Geldi de Ne Oldu?

YDS’nin yanına getirilen YÖKDİL sınavı ile ilgili sınavın yürürlüğe konulduğu tarihlerde YÖK Başkanı aşağıda alıntılanan açıklamasını yaparak yabancı dilde yaşanan tıkanıklıkları aşmada getirdikleri çözüm yöntemlerine verdikleri önemin altını çizmektedir.

YÖK Başkanı açıklamasının YÖKDİL ile ilgili bölümünde yer alan görüşlerini “Ülkemizin 2023 yılında dünyanın 10 büyük ekonomisinden birisi olma hedefi dikkate alındığında, bu hedefe ulaşabilmesi ancak nitelikli bilgi üretimi ve özellikle de nitelikli insan faktörü ile mümkün olabilecektir. Bu amaca yönelik olarak Yeni YÖK olarak yakın zamanda birçok yeni girişim başlattık. Bunların arasında yakın zamanda kamuoyu ile paylaşmış olduğumuz 100 / 2000 projesi (ülkemizin 100 öncelikli alanında 2000 doktoralı insan kaynağı yetiştirilmesi), ihtisaslaşma odaklı 1000 araştırma görevlisi kadrosu gibi doktoralı insan kaynağının arttırılması projelerimiz yer almaktadır. Yine geçtiğimiz yıl yeniden düzenlemesi yapılan doçentlik başvuru kriterleri de bu kapsamdaki girişimlerimizin arasında idi.

Başlatılan bu yeni girişimlerimiz akademi de olumlu bir şekilde değerlendirilmiş olmakla birlikte doktora öğrenci ve doçentlik başvuru süreçlerinde en önemli istek her iki süreç içinde baraj niteliğinde olan dil sınavı sürecinin iyileştirilmesi yönünde oldu.

Uzun yıllardır akademik dünya yapılan sınavın alana özgü olması yönünde bir beklenti içerisinde idi ve beklentinin karşılanmasına yönelik olarak Yeni YÖK olarak gelen görüşleri de dikkate alarak kapsamlı bir çalışma başlattık. Mevcut YDS sınavının yanında adayın alanındaki (fen ve mühendislik, sosyal ve beşeri bilimler, sağlık) dil yeterliliğini belirlemeye yönelik olarak Yükseköğretim Kurumları Yabancı Dil Sınavı (YÖKDİL) süreci başlatıldı.” Diye ifade etmektedir.

YÖKDİL Sonuçlarının YDS’ye kıyasla daha olumlu olduğu sonuçların analizinden anlaşılmaktadır. Buna göre Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta SARAÇ tarafından 11 Şubat 2017 günü yapılan açıklamada; “Sosyal Bilimler alanında 37 bin 946, Fen Bilimleri alanında 28 bin 794, Sağlık Bilimleri alanında 26 bin 164 olmak üzere toplam 92 bin 904 başvuru yapıldığı” ifade edildi. 2016 Sonbahar YDS ile 2017’de yapılan ilk YÖKDİL Sınavının 0-49 puan ile 90-100 puan aralıkları karşılaştırıldığında YÖKDİL’in daha başarılı olduğunu söyleyebiliriz. YÖKDİL’e girenlerin yüzde 4,6’sı 90-100 puan aralığında puan alırken bu oran YDS’de yüzde 2,77 olmuştur.0-49 Puan aralığında kalanların oranı YDS^de yüzde 54,31 olurken, aynı kategoride YÖKDİL’de oran yüzde 38,7 olmuştur. 

YÖKDİL’in YDS ile kıyaslandığında daha kolay olduğu bu veriler ışığında ifade edilebilir, Tabloya bakıldığında sınava giren 92 bin 920 adaydan 35 bin 965 kişi yani “yüzde %38’lik bir kesim” 50’nin altında kalarak akademisyenlik, doktora veya doçentlik için istenilen puanlara ulaşamamıştır. Temmuz ayında yapılan YÖKDİL Sınavlarının sadece Sağlık Bilimleri Alanının sonuçlarını örneklediğimizde Mart ayında yapılan YÖKDİL Sınavına benzer sonuçların çıktığını görebiliyoruz. Temmuz ayında yapılan YÖKDİL Sınavının Sağlık Bilimleri Alanına 26 bin 209 kişi başvuru yapmış, bunlardan 90-100 puan arası puan alanların oranı yüzde 3,88 0-49 puan alanların oranı ise yüzde 38,01 olmuştur. 55 bin 121 kişinin başvuru yaptığı Sosyal Bilimler Alanında ise 0-49 puan arasında puan alanların oranı yüzde 55,19 90-100 puan arası puan alanların oranı yüzde 4,75 olmuştur. YÖKDİL Sınavında Sosyal Bilimler Alanından sınava giren adayların Sağlık ve Fen Bilimleri Alanından sınava giren adaylara göre daha başarılı oldukları görülmüştür.

Yorum ve Sonuç, üniversitede akademisyen olarak istihdam olanağı bulmanın ve akademik kariyer yapmanın temel koşulları arasında yer alan ALES ve yabancı dil sınav sonuçlarının çekilen filmleri bir bütün olarak ele alındığında temel eğitim, ortaöğretim ve yükseköğretimin damarlarında daralma noktalarının olduğunu bize göstermektedir. Bahse konu olan bilim alanlarında temel alt yapısı sağlam olmayan adayların aşağıdan yukarıya doğru bu sorunu beraberinde taşıdıkları görülmektedir. Hemen bütün sınavlarda Türkçe, Matematik ve Fen Bilimleri okuryazarlığının yetersizlikleri sonuçlara etki etmektedir. Söz konusu üç bilim alanında görülen yetersizliklere yabancı dil okuryazarlığı alanında görülen yetersizlikleri sonuçlara bakarak ekleyebiliriz. Ortaya çıkan başarısız sonuçların oransal büyüklüğü temelde yapısal sorunların devam etmekte olduğu saptamasında bulunmamıza neden olmaktadır. Sınav analizleri bu alanlarda yaşanan hastalıkları teşhis etmekte bir tür laboratuvar işlevi görmektedir.

Nerede yanlış yapıldığı, hangi aşama ve düzeyde aksamalar yaşandığını analiz etmek ve sorunları çözerek ilerlemek önümüzdeki yılların plan ve programlarını oluşturmak için bizlere rehberlik yapabilir. 2023 yılı genel kalkınma ve büyüme hedefleri arasında eğitim ve yükseköğretim hedefleri de önemli bir yer tutmaktadır. Bu hedeflere ulaşılması eğitim ve yükseköğretim sistemi içerisinde yetiştirdiğimiz yurttaşlarda çağdaş dünyanın ihtiyaç duyduğu temel beceri, nitelik ve yeterliliklerin bulunmasıyla olanaklı olduğu herkesin üzerinde hem fikir olduğu bir olgudur.

Yukarıda konu edilen 4 temel bilim alanında çok çalışılması ve bu alanlara yığınak yapılması gerektiği ama lakin fakat ancak gibi bağlaçları içeren tümceler kurmadan çözümler üretmenin zamanı gelmiş de geçmektedir. Bu anlamda 620 ortaokulun 1.sınıflarında pilot uygulama olarak başlatılan 15 saat yabancı dil eğitiminin başarılı olması için çalışmaların ve çalışanların teşvik edilmesi geçiş süreci olarak ön görülen bu sürece katkılar sağlayacaktır. Başarılı sonuçlar elde edilmesi halinde gelecek yıl bütün 5.sınıflarda okutulacak yabancı dil derslerinin ileriki yıllarda yabancı dilin geliştirilmesini kolaylaştıracaktır.

Eğitim ve yükseköğretimin başka sınavlarına ilişkin veri sonuçları da yukarıda yer alan bulgulara benzer benzer sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Su üstünde sörf yapmanın kimseye bir yarar sağlamadığı, sorunlar yokmuş gibi göstermenin, alternatif seçeneklere ön yargılı yaklaşarak şüpheyle bakmanın dönemi kapandı. Sorunları bütün açıklığı ile masaya yatıracak, toplum ile paylaşacak akademi ve bilim etiğine uygun davranış ve tutumlar sergileyecek cesaretli yöneticilerin olması üniversitenin ve bilimin güçlenmesine önemli ivme katacaktır. Üniversiteyi ve bilimi düşünen, önceleyen ve gelişmesine katkı sağlayan akademisyenler bu tür yöneticilerden destek alarak daha cesur davranacaktır. Üniversitenin üzerine çöken karabulutların dağılması cesaretli yönetici ve akademisyenlerin kararlı duruşları ile ancak mümkün olabilecektir. Yoksa üniversiteler ve akademisyenler siyasi iradenin, sermayenin ve yeni elitlerin kıskacında kendini var eden ilke ve değerlerini kaybetmeye devam edecektir. Bu koşullar altında kaybedenler listesi üniversite ve akademisyenler ile sınırlı kalmayacak aynı zamanda toplum ve ülke olacaktır. Alaaddin dinçer/eğitim sen 3.dönem genel başkanı/14.10.2017


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)