adscode
adscode

ASLI MÜLAKAT, GERİSİ TEFERRUAT…

Eğitimle ilgili sorunlar, yıllardır devam etmektedir. Eğitim ve Öğretim Politikalar Üst Kurulunun toplantılarında ve Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Vizyonu Belgesinde eğitim kurumu yöneticiliklerinde liyakat vurgusu ve akademisyenlerin açıklamaları dikkate alındığında, gerçekten liyakat esaslı bir değişimin istenip istenmediği gibi soruları akıllara getirmektedir.

ikegitmeni@hotmail.com




Milli Eğitim Bakanlığında, eğitimle ilgili sorunların çözümü konusunda kararlı bir irade gösterilmek isteniyorsa, işe liyakat ile başlanmalıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği değişim rekorunu kırmaya devam ediyor.  Son iki yazımda bir eğitim haber sitesinde Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmelik taslağını yayımladığını, taslakta mülakatın olmadığını ancak, eğitim haber sitesi bir sendikanın bu taslağı değerlendirdiğini ve bu taslağa mülakat eklenerek resmi gazetede yayımlanacağını yazmış, yazımda madem mülakat olacaksa yönetmeliği değiştirmenin bir anlamı olmayacağını belirtmiştim. “ÖNCE EĞİTİM” başlıklı geçen haftaki yazımda da yeni yönetmelikte, eğitim bilimleri enstitülerindeki akademisyenlerin görüşleri doğrultusunda hazırlanması gerektiğini ifade etmiştim.  Beklenen Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği, 5 Şubat 2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak, yürürlüğe girmiş oldu.

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği incelendiğinde, yönetmeliğin yazımda belirttiğim eğitim haber sitesinin taslağı ve yazdıkları değerlendirmeler doğrultusunda hazırlandığı; şaşırtıcı bir şekilde gerçek olduğu, anlaşıldı. Son birkaç haftadır “eğitimde yeni reformlar yapılacak” şeklindeki haberlerin arkasından böyle bir yönetmeliğin yayımlanması, eğitim çevrelerinde şaşkınlık yarattı.  En şaşırtıcı olanı da eğitim bilimleri alanında önemli bir akademisyen olan Prof. Dr. Servet ÖZDEMİR’İN sosyal medya hesabında paylaştıkları… Prof. Dr. Servet ÖZDEMİR, sosyal medya hesabında: “Yönetici Yetiştirme ve Atama Yönetmeliği maalesef el altında değişikliğe uğramış, madem her şeyi biliyorsunuz insanların zamanlarını çalmayın bari.  Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü Üniversiteleri dışlayarak yönetici yetiştirmez.” Diyerek tepkisini dile getirdi.  Eğitim fakülteleri ve eğitim bilimleri enstitülerindeki birçok akademisyen, sosyal medya üzerinden yönetmelikle ilgili tepkilerini ifade ettiler…

Eğitimle ilgili sorunlar, yıllardır devam etmektedir. Eğitim ve Öğretim Politikalar Üst Kurulunun toplantılarında ve Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Vizyonu Belgesinde eğitim kurumu yöneticiliklerinde liyakat vurgusu ve akademisyenlerin açıklamaları dikkate alındığında, gerçekten liyakat esaslı bir değişimin istenip istenmediği gibi soruları akıllara getirmektedir. Milli Eğitim Bakanlığında, eğitimle ilgili sorunların çözümü konusunda kararlı bir irade gösterilmek isteniyorsa, işe liyakat ile başlanmalıdır. Liyakat esaslarının yok sayıldığı bir eğitim sisteminde, başarının beklenmesi imkânsız gibi… Liyakatin gerekliliği konusunda uzun uzun yazmayacağım…  Liyakat konulu birçok yazı kaleme aldığım gibi, her yazımda da liyakatin önemine değiniyorum. Bu yazımda yeni yayımlanan Eğitim Kurumları Yönetici Görevlendirme Yönetmeliğine değinmek istiyorum.

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği’ni nasıl değerlendiriyorsunuz? Diye sorulsa cevabım herhalde: Liyakat kriterleriyle süslenmiş mülakat, gerisi teferruat…, olarak tanımlardım.  Eğitim Kurumları Yönetici Görevlendirme Yönetmeliğinin belli bir bölümünde liyakat kriterlerinden bazı eklentiler olduğu görülmektedir. Ancak, yönetmeliğe öğle bir madde eklenmiş ki, adeta bir kurs, iki buçuk yıllık yüksek lisans ya da dört yıllık doktoraya tercih edilmiş gibi bir anlam çıkıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği taslağı ile ilgili değerlendirme yazılarımda da ifade etmiştim, bir oturumluk yazılı değerlendirme, yüksek lisans ve doktoraya tercih edilmiştir. Akademik çalışmalara sadece ek değerlendirme formlarında, 6, 8, 12 gibi puanlar verilmiştir. Hele bir de mülakat olunca, verilen puanların bir anlamı da olmayacaktır.  Bir oturumluk ya da 80 dakikalık bir test ve mülakatta alınan puanlarla bir öğretmen eğitim kurumuna yönetici olabilirken,   iki üç yıl eğitim görerek yüksek lisans ya da dört yıl doktora yapmış bir öğretmen, 80 dakikalık yazılı değerlendirme ya da mülakata sınavına alınıp elenebilecektir. Bu yönetmelikle adeta öğretmenlere, “sen ne kadar akademik kariyer yaparsan yap, benim için yaptığın akademik kariyerin sadece 6, 8, 12, 15 puan değeri var” denilmektedir. Benim için asıl olan, “benim vereceğim kursa katılman, benim hazırladığım sorulara cevap vermen ve benim yapacağım mülakat senin liyakatini belirler” gibi anlamlar çıkmaktadır.  Değerlendirme formundaki ödül bölümlerinin sadece son dört yılı kapsaması, bilimsel makalelere yer verilirken, bilimsel kitapların yer almaması gibi bölümler de problemli görülmektedir. Yönetmelik değerlendirildiğinde daha önceki yönetmeliklerden daha iyi olmadığı gibi bazı maddeleriyle liyakat esaslarından çok uzak bir yönetmelik olduğu görülmektedir. Peki, madem mülakat olacaktı, neden böyle bir değişiklik yapıldı? Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK, geçmişteki görevlendirme uygulamalarında mülakata karşı mesafeli bir tutum sergilediği düşünüldüğünde;  Prof. Dr. Servet Özdemir’in el altında yönetmeliği değiştirdiler ifadesi; acaba değişiklik Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK’UN bilgisi dışında mı yapıldı? gibi soruları da akıllara getiriyor…

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği ile ilgili bir sendika dışında hemen hemen tüm sendikalar hukuki süreç başlatacaklarını açıkladılar. Eğitim konularında uzun süredir sessizliğini koruyan eğitim bilimleri alanındaki akademisyenlerin yeni yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumlarına Yönetici görevlendirme yönetmeliği ile ilgili rahatsızlıklarını belirten açıklamalarda bulunmaları ve seslerini yükseltmeleri oldukça dikkat çekicidir. Her şeyden önce kendisi de eğitim bilimleri alanında akademisyen olan, öğretmenlerin Ziya Hoca olarak, bilgi ve tecrübesine güvendiği Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK’UN eğitim fakülteleri ve eğitim bilimlerinde yükselen seslere kulak vermesi, eğitim çevrelerinin beklentisidir. Eğitimde sorunun çözümüne,  Servet Hoca’nın el altında diye tanımladığı, eğitimde kariyer - liyakat esaslarını ön planda tutan, bilim ve aklın yolunda hareket etmek yerine, nepotizm( akraba kayırmacılığı) ve kronizm(eş-dost kayırmacılığı) gibi adam kayırmacılığı yolunda düzenlemeler yapma anlayışının tasfiyesiyle başlanmalıdır. Eğitim sorunu, siyaset üstü perspektifte değerlendirilmelidir. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini kayırmacılıklara tutsak etmek yerine, bilim ve aklın gerekleri doğrultusunda, liyakati esas kılmalıyız… Geleceği aydınlık, yarınları umut dolu bir nesil için, “ÖNCELİĞİMİZ EĞİTİM”…


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)