adscode
adscode

EĞİTİM SİSTEMİMİZDE ÖZEL OKULLAR

Farklı ülkelerin eğitim sistemlerindeki özel öğretim kurumlarının yeri, payı ve işleyişi ile ilgili araştırmalar yapıldığında; özel okulların nitelikleri, işleyişleri ile ilgili devlet tarafından ya da bağımsız denetleme ve akreditasyon kuruluşları tarafından etkili bir kontrol sisteminin geliştirildiği, kurumların başarılarının sürekli değerlendirildiği ve sonuçlarının paylaşıldığı görülmektedir.

ikegitmeni@hotmail.com




Ülkemizde ise eğitim sisteminde özel okulların payı hızla artmakla birlikte, özel okullar ile ilgili sorunlarda da aynı şekilde artış görülmektedir. Ülkemizde özel okulların tarihsel gelişimine kısaca değindikten sonra, özel okullar ve sorunlarına ilişkin değerlendirmenin yapılması, bu okulların geleceğine ilişkin bir yol haritası oluşturulması açısından önemlidir.

Türkiye’de özel okullar, Milli Eğitim Bakanlığının gözetimi ve denetiminde 625 sayılı kanun doğrultusunda; yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılmış, ücret karşılığında hizmet veren öğretim kurumlarını ifade etmektedir. Tarihsel süreç açısından değerlendirme yapıldığında; Türkiye’de özel okulların ilk olarak 1856 Islahat Fermanı ile azınlıklar ve cemaatlerin okul açmaya ve geliştirmeye izinli sayılması ile başlamaktadır. Osmanlı döneminde 1868 yılında kurulan Galatasaray Sultanisi, devlet eliyle kurulan ilk özel okul olarak kabul edilir. Özel girişimciler tarafından açılan ilk Türk özel okulu ise 15 Ocak 1884 yılında İstanbul’da Rüştiye düzeyinde açılan“Şems-ül Maarif”  adlı okuldur.

Türk özel okulları, devlet okullarının müfredat yapısı ve uygulamalarının günün gerektirdiği ihtiyaçları ve beklentileri karşılamaması sonucu, ekonomik durumu iyi olan kesiminin,  azınlık mekteplerini tercih etmesinin önüne geçebilmek,  devletin milli bekasını eğitim yolu ile devam ettirebilmesi amacıyla kuruldukları görülmektedir. Tevhid-i Tedrisat Kanunun 3 Mart 1924’de kabul edilmesiyle, öğretim birliğinin gerçekleşmesi esas alınmış; eğitim tamamen devlet eliyle verilen bir hizmet olarak kabul edilmiştir. Tevhid-i Tedrisat Kanunuyla birlikte azınlıkların ve cemaatlerin eğitim-öğretim yapılanması ve faaliyetleri tamamen devletin kontrolü altına alınmıştır.

Kurtuluş Savaşı sonrası ekonomik sorunlar nedeniyle, Mustafa Kemal Atatürk’ünde önerisiyle, eğitimde özel girişimciliği destekleyici tedbirler alınması gerektiği vurgulanmış ve bu kapsamda, 31 Ocak 1928 tarihinde Türk Eğitim Derneği (TED) kurulmuştur. 1982 Anayasasının 27. ve 42. maddeleri ve 1985 yılında yapılan değişiklikle yabancı sermayeyi teşvik etmek amacıyla, Türk vatandaşları ile ortak yabancı gerçek ve tüzel kişilerin özel okul açması serbest bırakılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığınca, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği ilk defa 23.6.1985 tarihinde çıkarılmıştır. Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinde, özel okulların taşınmaz mal edinebilme ve taşınmaz malları üzerinde tasarrufta bulunabilme imkânı tanınmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı, 15 Temmuz kalkışmasından sonra FETO/PDY terör yapılanmalarına karşı özel öğretim kurumları yönetmeliğinde değişikliğe gitmiştir. Dershaneler kademeli olarak kapatılmış, Temel Lise ve Özel okullara dönüştürülmesi için yasal düzenlemeler yapılmıştır. Dershanelerin kapatılmasıyla yerine kısa süreli çözüm oluşturmak amacıyla açılan özel öğretim kursları ve etüt merkezleri de yapılan son değişiklikle, 2019-2020 eğitim öğretim yılından itibaren faaliyetlerinin sonlandırılması için yasal düzenlemeler yapılmıştır. Dershanelerin ve etüt merkezlerinin yerine getirilecek değişiklikler ise eğitim sektöründe halen tartışılmakta ve birtakım soruları gündeme getirmektedir. Özel öğretim kursları ve etüt merkezleri olmalı mı? Bu kursların kapatılmasıyla sorun çözülür mü? Destekleme kurslarıyla, özel öğretim kurslarına olan ihtiyaç giderilir mi? Sınav odaklı eğitim sistemlerinde, özel öğretim kursları gibi kurumlar, sınav sisteminin sonucudur. Asıl sorgulanması gereken konu; eğitim sitemini sınav odaklı olmaktan nasıl kurtaracağımızdır? Bu nedenle; yapılması gereken sınav odaklı sistem yerine, öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştiren, çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek yapıda eğitim modelinin geliştirilmesidir.

Milli Eğitim Bakanlığının dershane dönüşümleri kapsamında, özel okul açma şartlarını esnetmiştir. Bu nedenle; ülkemizde dershanelerin, özel öğretim kurslarının ve etüt merkezlerinin dönüşümleriyle birlikte özel okul sayısı hızla artmıştır. Fizibilitelerini doğru yapamayan kurumlar, açıldıktan kısa bir süre sonra personel maşalarını ödeyemeyecek duruma gelmektedirler. İmkânları kısıtlı olan bu okullar güçlü özel okullarla rekabet edememektedirler. Özel okullar ile ilgili denetim ve standartlar gözden geçirilmediği takdirde sorunlar devam ederek artacaktır. Özel okul fiyatları incelendiğinde, bazı okulların ücretleri özel üniversite ücretleriyle yarışacak düzeydedir. Milli Eğitim Bakanlığı özel okullar ile ilgili birtakım düzenlemelere gitmediği takdirde yeni sorunların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Özel okul açma standartları, özel okullara öğretmen ve yönetici seçme şartları, öğretmen ve yönetici ücretleri gibi birçok konun enine boyuna ele alınması gerekmektedir. Türkiye’de özel okullarda yaklaşık 150.000 öğretmen çalışmaktadır. Öğretmenlerin maaşları ve iş güvenceleri ile ilgili de ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Asgari ücretle çalıştırılan, iş güvencesi olmayan öğretmenlerin dramlarını eğitim çevrelerinde duymak ve görmek mümkündür. Özel okullarda çalışan öğretmen ve yöneticilerin ücretleri devlet kurumlarında çalışan öğretmenlere göre daha düşüktür. Ücretleri düşük olan öğretmenler çareyi, merdiven altı bürolarda özel dersler vererek görmektedirler. Devlet okullarından emekli olan öğretmenler ve okul müdürleri, özel okullarda düşük ücretlerle çalışmaları;  istemeyerek de olsa bir şekilde özel okullardaki düşük ücretle öğretmen çalıştırma politikasına destek vermiş olmaktadırlar. Milli Eğitim Bakanlığı özel okul açma standartlarını tekrar gözden geçirmelidir. Özel okulların zincir market sistemiyle isim hakkını kullandırarak ticari amaçlı yüksek ücretlerle tekelleşmeleri yerine, eğitimsel nitelik ve standartlarını geliştirerek büyümeleri için önlemler alınmalıdır. Özel okulların niteliklerini ölçen, Türk Akreditasyon Kurumu kapsamında bağımsız ulusal eğitim derecelendirme ve değerlendirme kurumlarının oluşturulması, eğitim sisteminde özel okulları daha nitelikli hale getirecektir.

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)