adscode
adscode

EĞİTİMDE YENİ KARARLAR, YENİ SORUNLARA YOL AÇMAMALIDIR!

Okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretim kurumlarında yaklaşık 18 milyon öğrenci ve 1 milyonu aşkın öğretmen 9 Eylül pazartesi günü ders başı yaptı. Her zaman olduğu gibi eğitim kurumlarında eğitim öğretim yılı açılış törenleri yapıldı.

ikegitmeni@hotmail.com




Okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretim kurumlarında yaklaşık 18 milyon öğrenci ve 1 milyonu aşkın öğretmen 9 Eylül pazartesi günü ders başı yaptı. Her zaman olduğu gibi eğitim kurumlarında eğitim öğretim yılı açılış törenleri yapıldı. Siyasi ve resmi yetkililerden; öğretmenlere, öğrencilere ve velilere yönelik demeçler ardı ardına gelmeye başladı. Eğitim sistemiyle ilgili karar vericilerden en çok eğitim sistemindeki değişim ve dönüşüm ile ilgili demeçler duyulmaktadır. Daha önceki yazılarda da ifade ettiğim gibi değişimin değişimini konuşuyoruz. Peki, eğitim sisteminin en önemli unsuru olan öğretmenler değişim ve dönüşümün neresinde? Eğitim sisteminin diğer önemli paydaşları olan öğrenciler ve öğrenci velileri,  değişim ve dönüşümü nasıl değerlendirmektedirler? Bu konular ile ilgili geri bildirimler alınıyor mu?

Eğitim sisteminde karar sürecinde, değişim ve dönüşümün maliyetli olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, karar vericilerin on kez düşünüp,  bir kez karar vermeleri çok ama çok önemlidir. Eğitim sisteminde alınan yeni kararlar, yeni sorunlara yol açmamalıdır. Sistem bütünlüğü göz ardı edilmeden;  kısa, orta ve uzun vadeli hedefler doğrultusunda kararlar verilmelidir. Eğitim sistemindeki değişim ve dönüşümün en önemli uygulayıcıları öğretmenlerdir. Daha önceki uygulamalarda da görüldüğü gibi öğretmenlerin karar sürecine katılmadığı ya da karar sürecinde bilgilendirilmediği uygulamaların başarılı olma şansları yoktur. Bu nedenle, eğitimde karar vericiler, değişim ve dönüşümü;  öğretmenlerin görüş ve önerilerini alarak, gerekiyorsa öğretmenleri karar sürecine katarak yapmalıdırlar. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, eğitim sistemimizde uygulamaya konulan proje ve modellerde;  karar sürecinde öğretmenlerin görüş ve önerilerine yer verilmediğinde, öğretmenlere proje ve modellerle ilgili yeterli eğitim ve bilgilendirmeler yapılmadığında; öğretmenlerin sadece uygulama aşamasında yer aldığı proje ve modellerin beklentiler doğrultusunda başarıya ulaşılması zor olmaktadır.

Eğitim öğretim kurumları 2019-2020 eğitim öğretim yılına başlarken Milli Eğitim Bakanlığı, proje kapsamına alınan mesleki ve teknik eğitim kurumlarındaki haftalık ders çizelgelerinde önemli değişikliler yaptı. Bazı derslerin haftalık ders sayısı düşürüldü, haftalık ders çizelgelerine kademeli olarak üç yabancı dil dersi eklendi.  Elbette yabancı dil dersi turizm okullarında çok önemlidir.  Ancak, bir yabancı dili bile öğretmekte sorun yaşıyoruz. Üç yabancı dili öğretebilecek miyiz? Belki de sorgulanması gereken husus dil öğretim yöntem ve teknikleri olmalıdır. Ders çizelgelerinde bazı derslerin sadece bir yıl yer alması da öğretim tekniklerindeki süreklilik açısından sorun oluşturabilmektedir. Proje kapsamına dâhil edilen okullardaki öğrenci profili değerlendirildiğinde, bazı okulların kontenjanlarını dolduramamaları ve sınıfta kalan öğrencilerin de projeye dâhil edilmeleri, bu okulların öğrenciler ve veliler tarafından henüz cazip görülmediğini, mesleki teknik eğitim kurumları ile ilgili olumsuz algıların giderilmediğini göstermektedir.

 

 

 

 

 

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğrencilerin teneffüs süreleri ile ilgili yapılan düzenlemeler ve “40 dakika ders 40 dakika teneffüs” gibi uygulamalarda eğitim çevrelerinde farklı tartışmalara neden olmaktadır. Öğrenciler açısından olumlu görülen bu değişikliklerin öğretmenler tarafından olumlu karşılandığı söylenemez. Eğitim kurumlarında sosyal aktiviteler için yeterli altyapı oluşturulmadığı kurumlarda, öğrenciler için boş zamanların oluşturulması, öğrencilerin enerjilerini boşaltmalarına imkân sağlamak yerine; yeni sorunların oluşmasına neden olabilmektedir. Burada sorgulanması gereken husus; “öğrencileri okulda daha çok tutmak yerine, okulu öğrenciler için nasıl daha cazip hale getirebiliriz?”olmalıdır. Eğitim öğretim süreci içinde okuldan kaçan öğrenci profili yerine, okula koşan öğrenci profilini oluşturmak için çaba sarf edilmelidir. Okulun öğrenciler için daha cazip hale getirilmesi için gerekli fiziki alt yapı ve sosyal tesisler yapılmalıdır.  Okulları daha sevimli ve eğlenceli kılacak modeller geliştirilmelidir. Geleceğin okulları; sosyal ve sportif alanları ile birer eğlence merkezli okul modelleri olmalıdır.

Öğrencilerin yarış atı gibi koşturulduğu, sınav odaklı eğitim sistemi yerine; öğrencilerin bilişsel gelişimlerini ön planda tutan, etkili bir yöneltme sistemi geliştirilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tüm öğrencilere, zekâ testi yaptırılacağı ile ilgili kamuoyuna açıklamalar yapıldı. Tüm öğrencilere zekâ testi uygulamak, teknik açıdan doğru olmadığı gibi testin güvenirliği açısından da sorun oluşturabilir. Milli Eğitim Bakanlığının ifade ettiği testin bilişsel değerlendirme testi olduğu düşünülürse, doğru bir uygulama olacaktır. Eğitimde başarılı ülkelerin yaptığı önemli bir uygulama, bilişsel değerlendirme testleridir. Singapur gibi eğitimde ön sıralarda yer alan ülkelerde bilişsel değerlendirme testleri yapılmaktadır. Bilişsel değerlendirme testlerini doğru değerlendirmek ve sonuçlarına göre etkili gelişme programları uygulamak, eğitimde önemli bir çalışma olacaktır.

Eğitim sistemimizde değişimin değişimine ilişkin demeç ve açıklamalar yerine; öncelikli sorunların çözümüne yönelik acil eylem palanlarının hazırlanarak, hayata geçirilmesine ihtiyaç vardır. Eğitim sistemindeki değişim ve dönüşümdeki başarı, tüm eğitim paydaşlarının katkılarıyla olacaktır. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği için “ÖNCELİĞİMİZ EĞİTİM” demek zorundayız.


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)