adscode
adscode

İTAAT, SADAKAT VE KAYIRMA MI? KARİYER VE LİYAKAT Mİ?

Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, zannettik ki dünyanın yolunu gittik… Bir de dönüp baktık ki, bir arpa boyu yol gidememişiz… Bu cümleleri okuyunca birçoğumuz masal mı anlatacak diye düşünüyor olabilir. Hayır, anlatacağım masal değil, ama eğitim kurumları yönetici seçme ya da atama sürecinde gelinen noktayı özetlemek için daha iyi bir ifade bulunamazdı. Eğitim sistemimizde en çok eleştirilen ve bir türlü dikişin tutturulamadığı konu, yönetici seçme sürecidir.

ikegitmeni@hotmail.com




Milli Eğitim Bakanlığı 2023 vizyon belgesinde; “okul yöneticiliği yüksek lisans düzeyinde mesleki uzmanlık becerisine dayalı profesyonel bir kariyer alanı olarak yapılandırılacaktır. Okul yöneticiliği profesyonel bir uzmanlık alanı olarak düzenlenerek bir kariyer basamağı olarak yapılandırılacak, özlük hakları iyileştirilecektir.” gibi ifadeler yer almaktadır. Milli Eğitim Bakanlığında yönetici görevlendirme yönetmeliği ve yönetici görevlendirmeleriyle ilgili uygulamalar değerlendirildiğinde; yapılan çalışmaların, Milli Eğitim Bakanlığı 2023 vizyon belgesinde belirtildiği gibi eğitim kurumu yöneticiliğinin profesyonel meslek olarak ele alınma anlayışından uzak olduğu görülmektedir. Eğitim kurumlarına yönetici görevlendirme ile ilgili yapılan sınav, sınav sorularının kapsamı, içeriği ve niteliği gibi konular ele alındığında, eğitim yönetimi ilkeleri açısından ayrıntılı değerlendirmeler yapmak mümkündür. Ayrıca, sınav sonrası yapılan mülakatlar, mülakatların uygulama esasları, mülakat sorularının niteliği gibi konular da aynı şekilde tartışılacak hususlardır.

 

Eğitim kurumlarına yönetici atama ya da görevlendirme sürecinde yaşanana sorunları; eğitim sistemimizdeki insan kaynakları yönetimi ve kamu yönetimindeki kariyer ve liyakat esasları çerçevesinde değerlendirmek de yarar vardır. Yönetim, insan ve maddi kaynakları, kurumun amaçları doğrultusunda, harekete geçirme süreci olarak tanımlanabilir. Eğitim sisteminde insan kaynaklarının planlanması, örgütlenmesi ve işe alım süreçlerinde esas alınacak ilkelerin belirlenmesi çok önemlidir.

 

Eğitim sisteminde karar verici süreçte yer alan yöneticiler ve eğitim faaliyetlerini yürüten öğretmenlerin atanmalarında ve görevlendirilmelerinde, itaat, sadakat ve kayırmayı mı esas alacağız;  kariyer ve liyakati mi esas alacağız? Bu sorun, sadece eğitim sistemimizin sorunu değil, devlet sistemini oluşturan tüm yönetim sisteminin temel sorunudur.

 

Liyakat kavramı dar anlamıyla, açık yarışma sınavıyla kamu görevlerine yetenekli bireylerin seçilmesi olarak tanımlanmaktadır. Liyakat kavramı geniş anlamıyla, kamu görevlerine girişin ve hizmet içinde yükselişin “işe uygunluk” ya da “başarı” ölçütüne bağlandığı personel sistemi olarak tanımlanabilir.

 

Kariyer kavramı,  genellikle iş yaşımda ilerlemeyi, yönetim hiyerarşisi açısından da üst makamlara yükselmeyi ifade etmek için kullanılmaktadır. Kariyer kavramı daha kapsamlı olarak; çalışanın iş yaşamındaki aktivitesini, sorumluluk, tutum ve davranışlarının gelişimi olarak tanımlanmaktadır.

 

 

 

 

 

 

Personel istihdamında liyakat sisteminin esas alınması anlamında kullanılan bir kavram ise “meritokrasi” dir. Meritokrasi, kamu yönetiminde “liyakata dayalı yönetim sistemi”ni ifade eder. Meritokrasi kavramı, ilk kez 1958 yılında, Michael Young tarafından “Meritokrasinin Yükselişi” adlı kitabında işlenmiştir. Meritokrasi kelimesi, Latince meritum ve Yunanca kratein kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiştir. Meritum yeterli, kretain ise güç, kuvvet anlamlarına gelmektedir. Young, söz konusu olan kitabında meritokrasinin olumlu ve ideal bir yönetim biçimi olduğunu düşünmemektedir. Young, meritokrasi ile yönetilen toplumların elitlerin egemenliğine neden olacağını savunmaktadır. Meritokrasi daha sonraki yıllarda, liberal anlayışın da yerleşmesiyle birlikte ideal bir sistem olarak gündeme gelmeye başlamıştır.

Devlete yüklenen yeni görevleri yerine getirebilecek modern kamu personeli ihtiyacı da merit sistem ile karşılanmaya başlamıştır. Meritokratik bir yönetimin oluşturulması için İnsan Kaynaklarının Yönetimi’ne gereken önem verilmelidir. Meritokratik toplum; hak edenin kazanacağı, başarılı olanın ve daha iyi olanın daha yüksek toplumsal konumlara ulaşabilecekleri bir toplum olarak kabul edilmektedir. Bu düşüncenin de yardımıyla, insanlara eğitimle ‘parlak bir gelecek’ yaratmanın mümkün olduğu mesajı verilmektedir.

Meritokratik yönetimin esasları, eğitim yönetimi açısından da temel ilke olarak benimsenmelidir. Öğretmen atama ve yönetici atamada temel ilke liyakat ve kariyer sistemine dayanılmalıdır. Eğitim yöneticiliği profesyonel bir meslek olarak liyakat ve kariyer esaslarına göre belirlenmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı kısa vadeli çözümler yerine kalıcı, liyakat ve kariyer esaslarına göre bir modeli seçmelidir.  Eğitim kurumları başta olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarında; nepotizm olarak tanımlanan akraba kayırmacılığı,  kronizm olarak tanımlanan eş-dost kayırmacılığı ve siyasal kayırmacılık olarak tanımlanan patronaj ya da partizanlık gibi yaklaşımlarla mücadele etmek; demokrasi kültürünü güçlendirecek, kurum ve kuruluşlara olan güveni arttıracaktır.

 

Bu nedenle, ülkemizde “liyakat koruma kurulu”  olarak adlandırılabilecek özerk yapıda bir organizasyona ihtiyaç duyulmaktadır. Liyakat koruma kurulu, yasalarda açık olarak yer alan liyakat ilkesi ile ilgili uygulamaları izlemeli ve liyakat ilkesindeki sapmalara anında müdahale ederek, kurum ve kuruluşlardaki yönetsel bozulmaları önlemelidir. Güçlü Türkiye, güçlü demokrasi ve güven temelli yönetim için kurum ve kuruluşlara atamalarda, liyakat esas alınmalıdır. Çocuklarımıza daha güçlü bir ülke, daha iyi bir gelecek bırakmak için eğitim sistemi başta olmak üzere, kurum ve kuruluşlarda liyakat esaslarının yerleşmesi şart. Ülkemizin geleceği ve çocuklarımızın yarınları için “ÖNCELİĞİMİZ EĞİTİM” demek zorundayız.


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)