Bir okulda çekilen bu Fotoğrafı paylaşan ise geçen hafta Japonya’daki Eğitim sistemini incelemek için oraya giden İstanbul Ticaret Odası Eğitim Komisyonu üyeleri.
Tek kare resim ama bize anlattıkları bir dünya şey var, tabii ki anlayanlara..
Sınıfı incelediğimizde ilk dikkat çeken şey kalabalıklığı oldu, sanıyorum 30 kişilik bir sınıf.
Akıllı tahta göremedim.
Kara tahta önünde kır saçlı bir öğretmen ders anlatıyor.
Sınıfta yalnızca eğitimli ilgili duyuru ve yazılar var.
Hatta saat bile özen gösterilmeden direk nerde yer varsa oraya asılmış moddunda.
Tavanda gizli led ışıklar, spotlar, asma tavanlar yok, oldukça sade bir kaç tane sallandırılan lamba o kadar.
İlgilendikleri ve odaklandıkları tek şey Eğitim.
Yani 5 yıldızlı otel konforunda okullarla, doğru ve yerinde kullanılmadığında öğrenciyi yalnızca tembelliğe hazırcılığa teşvik eden Teknoloji çöplüğü sınıflar değil.
Öğrencilere öğrenmek için mücadele etmeleri gerektiğini bunu yaparken zorlanmalarını, uğraşmalarını ve yalnızca kendi gösterdikleri bu çabalarının onları kurtaracağını anlamlarını öğretmeye çalışıyorlar.
Tüm bunlar içinde gerekli olan en önemli unsur ise; kendi coğrafya ve özüne özgü Eğitim modeli ile bu modeli en iyi şekilde öğrencilere aktaracak bilge, tecrübeli öğretmenler olduğunu da çok iyi biliyorlar.
Bizim ülkemizde bu saydığımız cevherlerin hepsi var.
Yapmamız gereken tek şey, hiç sağ sola bakmadan kendi yolumuzda ilerlemek. Kendi kültürümüze, coğrafyamıza, insanımıza özgü Eğitim politikalarını kural haline getirmek.
İlk başta Aile içinde başlayan eğitimi hakkı ile verip Milli Eğitimimize, idarecilerimize, öğretmen ve öğrencilerimize güvenmek.
Çünkü yüzyıllar önceden şu veciz söz haykırmış tek milletiz ’’İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın’’
