Akademik dünyanın bilimsel iletişiminde en önemli kaynaklarından biri bilimsel dergilerdir. Bu kaynaklar sayesinde bilim insanları kendi alanlarındaki ya da ilgi duydukları güncel çalışmaları takip ederler.
Bu kaynakların yayınlanma süresi de bir o kadar önemlidir. Dergiler, haftalık, aylık, üç aylık, altı aylık gibi periyotlarda yeni sayılarını yayınlarlar. Hatta bu periyotlarda bir parantez açıp İstanbul Bienali tabirine de bir açıklık getirmek faydalı olacaktır. Dün bu konuyu genç bir meslektaşımla da paylaşınca şaşkınlığını gizleyemedi. Farketmemiş olanlar için söylüyorum. İstanbul Bienali iki yılda bir yapılan bir etkinliktir. Bienal tabiri de İngilizcede biannual yani iki yılda bir yapılan manasında Türkçeye giriş yapmıştır.
Konumıza dönecek olursak, bilimsel dergilerin yayınlanma periyotları bilim insanlarının yayın yapma aşamasında belirledikleri kriterlerden biridir. Ben de araştırmacılara kendi alanlarındaki dergileri gösterirken bu yayın sıklığına dikkat etmelerini öneriyorum. Diyelim ki 6 ayda bir yayınlanan bir dergiye makalenizi gönderdiğinizde, yayınlanması için en az 6 ay beklemeniz gerekmektedir. O sayıda yayınlanmadığını düşünürsek en az bir 6 ay daha beklemek zorunda kalıyorsunuz.
Bu minvalde bu sabah altıyı beş geçe telefonumdan okuduğum bir e-posta, günümü aydınlatmaya yetti de arttı bile. Bilgi ve Belge Yönetimi alanında Türkiye'de önemli bir yeri olan ve 6 ayda bir yayınlanan Bilgi Dünyası adlı dergi, çok yerinde bir karar almış. Gelen e-postanın başlığı şöyle:
Bilgi Dünyası Dergisi Sürekli Yayın Modeline Geçiyor
Bu başlığı görür görmez uykum açıldı. İçeriğini de yazıma taşımayı bir borç biliyorum:
2000 yılından bu yana bilgi ve belge yönetimi alanında öncü, saygın ve uluslararası hakemli bir dergi olarak yayın hayatını sürdüren Bilgi Dünyası, bilimsel iletişimde hız, erişilebilirlik ve güncelliği esas alan çağdaş yayıncılık standartlarına uyum kapsamında önemli bir dönüşüm sürecine girmiştir. Bu doğrultuda dergimiz, geleneksel altı aylık (Haziran ve Aralık) periyodik yayımlanma modelinden çıkarak, 2026 yılından itibaren sürekli yayın modeline geçiş yapacaktır.
Sürekli yayın modeli, akademik yayıncılıkta giderek daha fazla benimsenen ve araştırma çıktılarının hakem değerlendirme ve editörlük süreçleri tamamlandığında bekletilmeksizin çevrimiçi yayımlanmasını sağlayan bir sistemdir. Bu model, bilimsel bilginin daha hızlı dolaşıma girmesine, araştırmacıların görünürlüğünün artmasına ve atıf potansiyelinin yükselmesine katkı sunmaktadır.
Alanında öncü konumunu koruyan Bilgi Dünyası, bu dönüşüm ile yalnızca uluslararası yayıncılık standartlarına uyumunu güçlendirmekle kalmamakta; aynı zamanda açık bilim, dijital akademik iletişim ve bilgiye hızlı erişim ilkelerini de desteklemektedir. Bu yeni yaklaşım sayesinde dergimiz, yazarlarına daha etkin bir yayın süreci sunarken, okuyucularımıza da güncel, nitelikli ve sürekli erişilebilir bir içerik sağlamayı hedeflemektedir.
E-postanın devamında yer alan yazarlar ve okuyucular için önemli bilgilendirme notunda ise ilk madde, eminim ki bütün yazarlara bir ilaç niteliği taşıyor:
-Makaleler, hakemlik ve editörlük süreçleri tamamlandıktan hemen sonra çevrimiçi olarak yayımlanacak, altı aylık sayılar için bekleme süresi olmayacaktır.
-Yayımlanan her makale, derhal DOI (Digital Object Identifier) numarası alacak ve kalıcı erişim sağlanacaktır.
-Sürekli yayın modeli, dergimizin uluslararası indekslerde (ör. Scopus, DOAJ, EBSCO vb.) görünürlüğünü ve etki değerini artırma potansiyeline sahiptir.
-Yazarlar, makalelerinin daha kısa sürede yayımlanması sayesinde bilimsel iletişimde hız ve görünürlük avantajı elde edeceklerdir.
- Okuyucular, dergimize yıl boyunca düzenli olarak eklenen yeni makalelere erişebilecek; bu da dinamik ve sürekli güncellenen bir içerik akışı sağlayacaktır.
Böylesine cesur ve yenilikçi bir kararı hayata geçiren başta Bilgi Dünyası dergisinin Baş Editörü Özgür Polat'ı ve beraberinde emek verenleri yürekten kutluyoruz.
Ne diyelim darısı diğer bilimsel dergilerimize.
