adscode
adscode

Bir kitabevinin düşündürdükleri

Bir kitap kurdu için kitap raflarında gezintiye çıkmak gibisi yoktur. Bir sürü yeni kitapla karşılaştım. Kimisini ellerimle ikiye bölüp içindekilere baktım. Pazardan aldım bir tane eve geldim bin tane olan narı aratmayacak öyküler, şiirler ve denemelerle karşı karşıyaydım.

cemozel2021@gmail.com




Bir kitabevinin düşündürdükleri

Tuzla sahilde yeni yapılmış bir sitede güzel bir kitabevi açmışlar.

Arkadaşlarla hızlı bir plan yapıp Tuzla’da bir balıkçıda yemeklerimizi yedik, sonra da çocukların isteği üzerine o kitabevine gittik. Yeni tarz kitabevlerinden. Hani kafesi de olanlardan. Dileyen kitaplara göz atıyor, dileyen oturup hoş sohbet ediyor dileyen de zakkumlanıyor kalorisi bol yiyecek ve içeceklerden.

Hanımlar oturup sohbete daldı. Bizim Pamira ve Rüzgar da kendilerine renkli renkli kalemler bakınmaya başladı. Alper’le ben de raftaki kitaplara yöneldik.

Bir kitap kurdu için kitap raflarında gezintiye çıkmak gibisi yoktur. Bir sürü yeni kitapla karşılaştım. Kimisini ellerimle ikiye bölüp içindekilere baktım. Pazardan aldım bir tane eve geldim bin tane olan narı aratmayacak öyküler, şiirler ve denemelerle karşı karşıyaydım. Kitapları sınıflandırma şekillerini pek beğenmedim. Pek kabaydı. Benim gibi detaylı bakanlar için pek bir anlam ifade etmediği gibi, kolaylık da sağlamıyordu. Belli ki bu işin uzmanlarına danışmamışlardı. Rafların boyu da oldukça yüksekti. Hemen bir ayna aradı gözlerim. Ben mi çok kısaydım yoksa diğerleri mi iki metrenin üstündeydi. Normal boylu bir insan, 6 katlı raftaki kitaplara uzanıp istediğini çekip içine bir göz atabilirdi; ama gelin görün ki raflar 8 katlıydı. Kaçak yapılaşma, kitabevlerine bile sirayet ediyorsa, yurdumun yüksek yüksek binalarını siz düşünün artık. Dolayısıyla, Allah muhafaza bu ülkede bir yazar olsanız ve kitaplarınız da kitabevlerinde 7. ya da 8. katta teşhir edilse, okurlar size ulaşamayacak bile. Ortada kitap var; ama erişim sıkıntılı.

7. ve 8.  kattaki kitaplara erişmek için görevli bir çalışandan tabure istedim. Bu haklı isteğim reddedildi. Düşersiniz diye veremiyoruz. Siz bizden isteyin, ben size yardımcı olayım, dedi. Şeytan, üzerine atılan taşlardan kafasını kaldıramadığı için ne dediğini duyamadım; ama şöyle fısıldadığını duyar gibi oldum: “İste bütün 7. ve 8. kattaki kitapları da indirsin bakalım”.  Neyse gerek yok, diyerek vazgeçtim. Artık kusura bakmasınlar sevgili bazı bahtı kara yazarlar. Onlara ulaşamadık. Göçük üstünde kalan o yazarlara Allah’tan rahmet diliyorum.

Gerçi sorunum 7. ve 8. kattaki kitaplara ulaşmakla bitecek miydi? Tabii ki hayır. Raftan kitap çekmek de her babayiğidin harcı değil. Hiç boşluk bırakmamacasına sıkıştırdıkları için, herhangi bir kitabı yerinden çıkarmak meşakkatli bir işti. Raftan birini çekip elinize aldığınızda, garibim kitap, o sıkışmışlıktan sırtını gerip sayfalarını havalandırsa yeriydi.

Neden pek çok işi, sadece yapmak için yapıyoruz da hakkını vermiyoruz? Yoksa bize müstahak olanı mı yaşıyoruz? Keşke sevgili kitabevi, yiyecek içecek hizmeti vererek güzel bir iş yaptığını düşüneceğine asıl işini layıkıyla yapsaydı da ben de buraya, bir kitap gurmesi misali, “Tuzla’da harika bir kitabevi var. Bırakın işinizi gücünüzü, doğrudan oraya gidin” deseydim, olmaz mıydı?


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)