adscode
adscode

Bir ulusun yeniden doğuşu!

Snelman diye biri var. Tesadüf eseri bu satırların yazarından 171 yıl önce, aynı gün yani 12 Mayıs 1808'de doğmuş. Ölümü de Atatürk'ün doğduğu yıla denk geliyor.

cemozel2021@gmail.com




Bizde aydın tayfası, eli biraz kitap gördüğünde -eli para görenler misali- nereden geldiğini unutur, kendilerinden olmayana biraz tepeden bakma eğiliminde bulur kendini. Sonra da "Bir çobanın oyuyla benimki bir mi?" diye ahkam keser.

Sevgili aydın tayfası,

Madem çobanla kendini bir tutmuyorsun, o zaman kabahati kendinde aramalısın. Onun da senin seviyene çıkması için bir Fin aydını gibi hareket etmelisin. Nereden çıktı şimdi bu Fin aydını, dediğini duyar gibiyim. Ona da geleceğim.

Snelman diye biri var. Tesadüf eseri bu satırların yazarından 171 yıl önce, aynı gün yani 12 Mayıs 1808'de doğmuş. Ölümü de Atatürk'ün doğduğu yıla denk geliyor.

Snelman, "Sayma" adlı bir gazete çıkarıyor. Bu gazetede sürekli halka şunu söylüyor: "Bizim küçük ulusumuz, ancak kendi büyük komşularından daha yüksek bir uygarlığa ulaştığı zaman bu tehlike atlatılmış olacaktır."

Finler sağ sol davasından yani doğusunda İsveç, batısında ise Rus işgallerinden kurtulmak için kültürden medet ummuşlar. Uzun yıllar ulusal kültürlerinin gelişmesi ve ilerlemesi için çalışmışlar ve bugün Avrupa'nın birçok ülkesinden daha yüksek bir kültür seviyesine ulaşmışlar. Artık büyük ve küçük komşularının yanı başında, hukuk, özgürlük ve bağımsızlıklarını kaybetmek tehlikesinden kurtulmuşlar.

Snelman ve arkadaşları, yeni Fin aydınlarının en güzel örneği olup birkaç öğretmen, avukat ve memurla birlikte, halk kitleleri arasında kültürü yaymak amacıyla kendi aydınlarına şunları söylemişler:

"Aydın olmak, modaya uygun elbise giymek, modern şapka takmak ya da kolalı gömlek taşımak değildir. Aydın kişiler halkın beynidir. Halk, iyi bir maaş alasınız sonra da akşamları kahvehanelerde iskambil veya domino masasının başına geçip eğlenesiniz diye iyi bir eğitim vererek okutmamıştır sizi. Böyle davrananlar gerçek aydın değildir, aydınların küflenmiş olanlarıdır.

Okumuş insanlar halkın aklını geliştirmek, vicdanını uyandırmak ve halk idaresini güçlendirmekle yükümlüdür. Köylüleri, işçileri ve toplumun aşağı tabakasını nasıl daha iyi yaşayabilecekleri konusunda eğitin!

Halka hayatın değerini anlamayı ve onu korumayı öğretin. Bizim çorak  topraklarımızda da köylü ve işçilerin daha rahat daha sağlıklı daha elverişli bir hayat yaşayabileceklerini anlatın.

Halka nasıl çalışmak gerektiğini öğretin. Ucuz ve mütevazı ama daha iyi binaların nasıl yapılabileceğini gösterin.  Kendilerinin ve çocuklarının sağlıklarını nasıl koruyacaklarını anlatın. Mutlu bir aile hayatının nasıl kurulabileceğini, erkeğin kadına ve kadının erkeğe nasıl davranacağını ve çocukların nasıl eğitileceğini öğretin.

Halkı düzen ve disiplin ile çalışmaya alıştırın.  Kendisinin ve başkalarının haklarına saygılı olmayı öğretin. Bütün bu konularda halka bizzat örnek olun. Hem kendi içinizde hem de halk ile ilişkilerinizde sözünüzle davranışınızla halkın öğretmeni olun.

Bütün Suomi (Finlandiya) büyük bir ailedir unutmayın. Bütün vatanı da öyle düşünün. Fakir bir oduncu, kantarcı ya da hizmetçi dul kadın fark etmez, unutmayın ki bütün Fin halkı kardeşinizdir.

Onları eğitmek ve büyük uygarlıkları yüksek halkların arasına sokmak sizin görevinizdir.

Unutmayın ki halkın cahilliği, kabalığı, sarhoşluğu, hastalıkları, yoksulluğu sizin ayıbınızdır, kendi suçunuzdur.”

Yazının başlarında nereden çıktı bu Fin aydını diye bir soru vardı, hatırlarsınız. Aslında kitabı okuma şansına sahip olan birçoğunuzun hemen aklına gelmiştir hangi kitaptan bahsettiğim. Başöğretmen ünvanlı öğretmenimizin aslında bir güzel ünvanı daha olmalı: Başkitapkuru!

3400 civarında kitap okuduğu bilinen Başkitapkurdumuz Atatürk, bütün ulusuna "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" adlı kitabı mutlaka okumasını önermiş. Kendi adıma, kısmet bugüneymiş. Ne kadar da haklıymış. Bize düşen, hem bu kitabı okumak hem de okutmak. Yukarıda, gerek kısa gerekse biraz uzun alıntılar yaptığım kitabın tamamını okumayanlar, Atatürk'ün bu tavsiyesine uysunlar ve mutlaka okusunlar. Hadi son bir alıntıyla bitireyim yazımı:

"Bütün ülkeyi sulamak için, bir iki dere yeterli değildir. En uzaktaki kulübeler bile, göl, pınar veya dere gibi bir su kaynağına muhtaçtır. Halkın manevi susuzluğu da buna benzer. Her yerde halkın kana kana yararlanabileceği canlı kültür kaynakları bulunmalıdır."

Bitireyim diyorum; ama ne mümkün!

Kitabın üç bölümünde reçel kralı Jarvinen diye birinden bahsediliyor (evet evet yanlış duymadınız, reçel kralı). Bu adamın kitapta da geçen müthiş konuşması, bütün Fin gazetelerinde basılmış ve Finlandiya'da olay olmuş. Uzun zaman bundan bahsedilmiş. Finlandiya'daki halk ve işçi topluluklarını aydınlatmak isteyenlerin ordusu, yüzlerce er kazanmış. Bazı şehirlerde zengin tüccarlar halk üniversiteleri için binalar hediye etmişler. Birçok öğretmen, yargıç ve avukat her akşam kahvehanelerde oturup iskambil oynamaktan ve bira içmekten vazgeçmişler. Tekrar kitap okumaya koyulmuşlar, halkı aydınlatmak için bizzat aydınlanmak ihtiyacı duymuşlar. Her tarafta usta konuşmacılar ve konferansçılar ortaya çıkmaya başlamış. Bütün toplantılarda, oyun ve eğlence yerlerinde toplanan yardım paralarıyla, halka yarayacak kitaplar satın alınıp, en uzak köylere kadar gönderilmeye başlamış. Belli konular ortaya atılarak, bu konular hakkında en güzel kitabı yazanlara ödül verilmeye başlanmış. Yazarların eserlerinin basılmasına yardım edilmiş ve bu şekilde meydana gelen kitapları çok ucuz fiyatlarla satmışlar.

Yerim müsait olsa her bir satırını bu yazıya bir şekilde alırdım. Çok param olsaydı, bir reklam şirketiyle anlaşır, Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı kitabı herkesin okuyabilmesi için müthiş bir tanıtım yaptırırdım. Bir aydın, bir öğretmen, bir ebeveyn kısacası ulusun çıkarlarına uygun bireyler nasıl yetişir ve yetiştirilir konusunda doyumsuz bilgiler veriyor. Bazı kitaplar popüler olduktan sonra, kimilerince nadasa bırakılır, o popülerlik havası bittiğinde kitaba yanaşılır. Ben de onlardan biriyim. Bu nedenle geç okuduğuma pişman olmakla birlikte, zararın neresinden dönülse kârdır, misali en azından birilerinin daha okumasına vesile olabilirsem ne mutlu bana.

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)