adscode
adscode

Her Eve Bir Kitap Kurdu

Sabahın beşinde aklıma gelen konuya bakınız. Bill Gates'in mottosunu hatırlayanlarınız çıkacaktır. "Her eve bir bilgisayar", diyerek başladılar işe. Pandemiyle birlikte bir bilgisayar bile yetmez oldu ya neyse! Kuşkusuz bu mottonun altında yatan en büyük neden ticari kaygıdır.

cemozel2021@gmail.com




Bu mottoyu çok beğenmesek de gerçeğe çok yaklaştığını söyleyebiliriz. Buradan hareketle biz de şunu söylemek istiyoruz: Her eve bir kitap kurdu!

"İşte bu ahval ve şerait içinde dahi..." (Ooo! Çok gaza gelmişim. Kitap deyince akan sular duruyor bende.) Her eve bir bilgisayar oluyor da, her eve bir kitap kurdu neden olmasın! Ailenin diğer fertleri de o kitap kurdundan heveslenip bilgisayar ister gibi, kitap kurdu olmak istemezler mi? Bal gibi de isterler. Kitap okutmak zor iştir. Hele ki zorla yaptırılanı daha da ters tepebilir. Kitaptan soğutur insanı. Bizim ülkemizde çok yapılır. Hatta kitap okuma cezası verilir!

Kitap okumayı sevdirmezsek, her eve bir kitap kurdu mottomuz hayalden öteye gitmez.

Geçtiğimiz yıl Sabancı Üniversitesi'nde İnsan Kaynakları birimimizin, çalışanlara yönelik başlattığı hobi atölyeleri vardı. Hala da devam ediyor. Bunlardan biri de kitap kulübü kurmak idi. Bu görev, üniversitenin kalbi ya da beyni diye da bilinen Bilgi Merkezine teklif edildiğinde, Direktörüm de bana sordu. "Kitap Kulübü kuruluyormuş, sen ilgilenmek ister misin?"

Belki de hayatımın en güzel teklifini almıştım. Zaten çok okuyan biriyim, bu görev benim için Şam'da kayısı tadında. Heyecanımı bastırıp teklifi kabul ettim ve çalışmalara başladık. İlk yıl 8 kişi katıldı kitap kulübüne.  İki haftada bir, Bilgi Merkezinde buluşup daha öncesinde belirlediğim kitapları okuyup, kulüp günü kitap üzerine konuşuyorduk. Pandemi süreci patlak verince ilk bir iki hafta devam edemedik; ama neyse ki vazgeçmedik. Online yapmaya karar verdik. İki haftada bir, online olarak aksatmadan devam ettik. Arada gaza gelip, haftada bir yaptığımız da oldu; ancak kitap kurtlarımı çok zorlamak istemedim. İdeal olanı iki haftada birdi. Diğer kitap kulübü çalışmalarını da yakından takip ediyordum. Onlar beş haftada bir toplanıyorlarmış. Bizimkisi onlara nazaran gayet iyiydi.

Bir senenin sonunda 20'den fazla kitap okumuştuk. Ülkemizin kitap okuma ortalamasının çok çok üstündeydi. Listede kimler yoktu ki;

Alber Camus'den Panait İstrati'ye

Zülfü Livaneli'den Sunay Akın'a

Ayşe Sarısayın'dan Tamer Kütükçü'ye

Aristoteles'ten Amin Maalouf'a

Virginia Woolf'tan Maksim Gorki’ye

Orhan Kemal’den İhsan Oktay Anar’a…

İnsan Kaynakları, okunan kitapların listesini bir yıl sonunda bütün Üniversite içinde paylaşınca, kitap kulübü etkinliğine katılım sayısı da katlanarak arttı. 8 kişiden 30 kişiye çıktık. Kalabalık olduğumuz için iki haftalık sürelerde 1 saat yetmemeye başladı. Biz de kulüp günlerinde 2 seans yapmaya karar verdik. Biri 12:30-13:30 saatleri arası diğeri de 17:00-18:00 saatleri arası.

İlk günün o müthiş heyecanıyla, kitap kulübü etkinliklerimizi aksatmadan yapıyoruz. Kulüp üyelerimizden de çok olumlu geribildirimler alıyorum. Çocuklarına da sirayet ediyormuş kitap merakı. Bunları duymak da benim mükâfatım oluyor.

Umarım bütün üniversitelerde kitap kulüpleri kurulur. Kurulduktan sonra da sürdürülebilir şekilde devam eder.

Bu tür çalışmalar yaygınlaştırılırsa “Her Eve Bir Kitap Kurdu” mottomuz da tutabilir. Hemen olacak bir şey değil. Belki yıllar alacak; ama gelecekte toplayacağımız meyvelerin hayalini bile kurmak heyecan verici.

Biz kitap kurtları da Atatürk'ün manevi mirasçıları sayılırız. Tüm kalbimle, sayımızın artması dileğiyle.

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)