adscode
adscode

Kaplan Annenin Zafer Marşı: Çinli Bir Anne Çocuğunu Nasıl Eğitir?

Kafanızdaki ideal eğitim tipi nasıldır? Kimlerden etkilenirsiniz? Finlandiya eğitim sistemini tek mi geçersiniz? Bütün bu sorular ve buna benzerleri zaman zaman aklımıza gelmiştir. Gelin bugün size Çinli bir annenin çocuklarını nasıl eğittiğini anlatan bir kitaptan bahsedeyim.

cemozel2021@gmail.com




Kitabımızın adı Kaplan Annenin Zafer Marşı. Türkçeye çevrileli uzun bir zaman olmuştu; ama bu yakınlarda kitabı tekrar elime aldım. Kahramanımız Amerika’da Yale Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan iki çocuk annesi Amy Chua.

Kendisi Çinli. Çin değerlerini fazlasıyla önemseyen, bunu yaparken de göçmen olarak rahatsız bir yanı olan karakter. Eşi musevi. Musevi kimliği olmasının ötesinde batılı.

Kaplan annemiz, Çinli bir annenin batılı bir anneye olan üstünlüğünü de göstermeye çalışan bir yapıya bürünüyor.

Bunu yaparken de kendi hayatından büyük bir fedakarlık yapıyor. Onca işinin gücünün arasında ömrünü çocuklarına vakfetmiş; ama öyle böyle değil. Çocuklarının akademik başarısından bahsetmiyorum bile. Eğer puan olarak A almazlarsa, vay çocukların haline. Bu akademik başarılarının yanında bir de enstrüman çalmaları var ki o da ayrı bir vaka. Çinli anneye göre enstrüman da eften püften olmayacak. Büyük kızını piyanoya, küçük kızını da kemana yönlendiriyor. Bu müzik aletlerini çalarken çocuklarının en iyi olmalarını istiyor. Bu nedenle ailecek gittikleri tatillerde bile önceden piyanosu olan oteller ayarlanıyor, bu iki dalda eğitim verebilecek eğitmenler araştırılıp bulunuyor.

Sevgili Çinli annemiz sadece kızlarıyla da uğraşmıyor. Eve aldıkları köpeklerin bile zekasının düzeyini öğrenip ona göre eğitim verme çabası içinde.

Çinli anne için çocuklarının ya da köpeklerinin onu sevip sevmemesi önemli değil. Hatta nefret bile edebilirler. Önemli olan onların başarısı.

Büyük kız Sophia’da bu zorluğu yaşamıyor; ama küçük kız Lulu tam bir asi. İşte ona en sonunda diş geçiremiyor. Annesinin bir lafına bile katlanamıyor; hatta annesi konuşmasa bile aklından geçenleri bile tahmin edip, “Anne! Yeter artık, düşünmeyi bırak” cümlesini kuracak kadar gölgesinin ağırlığını hissediyor annesinin.

Doğum günlerinde çocuklarından aldığı sevgi notlarını bile beğenmeyip kabul etmiyor. Ben size bu kadar şey yapıyorum; ama bu yazılanları kabul etmiyorum. Şimdi gidin tekrar sevgi notlarınızı yazıp getirin diyecek kadar da sevimsiz!

Sevgili Çinli annemiz bu yaşadıklarını ve daha fazlasını sanki günah çıkarmak ya da çocuklarından özür dilemek istercesine kitaplaştırıyor. Roman tadında da okuyabileceğiniz bu kitap aslında bir otobiyografi. Tabii ki Amerika’da büyük bir olay oluyor. Televizyon programlarına çıkıyor. Yapmış olduğu eğitim sisteminin gaddarlık olduğunu düşünüyorlar; ama Çinli aile yapısında o kadar normal karşılanan bir durum ki çok da önemsemiyor.

Kitaba dair aklıma gelen sorular şu şekilde: Ben bir anne olsam bu kadar bir çaba gösterir miydim? Gençliğimden bu kadar ödün verir miydim? Çocuklarımın nefretine rağmen bu kadar sevimsiz olabilir miydim? Kocamı bu kadar çıldırtır mıydım?

Ama öte yandan böylesine sıkı bir çalışmanın, basarıyı nasıl da peşinden sürüklediğini görmek de az bir şey değil. Süreç çok sancılı olabilir; ama sonuca baktığımızda iyi bir sonuç bile alınabiliyor.

Kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Belki kendinize uyarlayacağınız yanları olabilir. Çocuklarımızın mutluluğu için kendi hallerine bıraktığımız çok oluyor. Belki bu aşamada biraz disiplinli olmayı Çinli annemizden, az da olsa öğrenebiliriz.

Kitabı tavsiye ettiğim arkadaşlarım dehşete düştüler; ama iyi ki okumuşum dediler. Bakalım kitabı siz nasıl bulacaksınız?


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)