adscode
adscode

Kıvılcım Anı: Küçük Şeyler Nasıl Büyük Farklar Yaratır?

Artık dünyadaki bütün kitapları okuma fantezimden vazgeçtim. Bu fantezi, fantezi olamayacak kadar çok fantastik göründü gözüme.

cemozel2021@gmail.com




 

Okuduğum kitaplar bakımından bu aralar çok şanslıyım; çünkü okuyup bitirdiğim kitapların hepsi birbirinden şahane. Çoğu için “İyi ki okumuşum” diyorum. Sonuna yaklaştığım elimdeki kitap için, daha bitirmeden kendi kendime dedikodusunu yaptım. İlk başlarda sıkıcı gelmeye başladı. Hatta bu kitabı kitap kulübünde okuttuğum için de biraz pişmanlık duymadım değil; ama neyse ki sonlara doğru iyi ki okumuşum, okutmuşum, diyorum. Kitabı okurken sıkıldığım yerlerde kopmalar yaşadım. İşte bu kopmalar anında şöyle bir şey düşündüm. Aslında bu düşüncemin altyapısını iki üç gün önce tavsiye ettiğim bir kitapta yaşamıştım. Sabahattin Ali’nin Değirmen adlı öykü kitabını tavsiye ederken, arkadaşım o kitabın içindeki Değirmen adlı öyküyü okumuş. Kitaba elektronik olarak kolay bir şekilde ulaştığı için doğrudan ilgili öyküye odaklanmış. Lafın kısası, artık kitapları bütün olarak tavsiye etmeyeceğim. Şu kitabın şu bölümünü ya da şu öykü kitabının şu öyküsünü okumanızı tavsiye ediyorum, diyeceğim.

Tavsiye şeklimi değiştirdiğimi söyledikten sonra şu son okuduğum kitabın da bir bölümünden bir bukleyi yazıma alacağım. Öncelikle kitaptan bahsedeyim. Yazarımız Malcolm Gladwell. Kendisi Outliers (Çizginin Dışındakiler) adlı kitapla gönlümü, daha doğrusu beynimi fethetmişti. Bu kitabın referansıyla da The Tipping Point (Kıvılcım Anı) adlı kitabı okuyorum. Kitabın alt başlığı ise şu: “Küçük Şeyler Nasıl Büyük Farklar Yaratır?”

Kitabın arka kapağını buraya alayım:

Kıvılcım anı, bir fikrin, bir trendin veya bir davranış biçiminin, bir eşiği aştıktan sonra hızla yayılmaya başladığı o büyülü noktadır. Tıpkı tek bir insanın bir grip salgınını başlatabilmesi gibi, belli belirsiz bir dokunuş da bir akımın önünü açabilir, bir ürünü çok popüler kılabilir veya toplumsal eğilimlerde ani bir sapmaya neden olabilir…

Kıvılcım Anı’nı okuduğunuzda sigara bağımlılığının, intihar eğiliminin, isyanların, şehirde işlenen suçların, televizyon programlarının aldığı reytinglerin, ağızdan ağıza pazarlamanın doğasını daha iyi anlayacak; bireye ve topluma zarar veren salgınları önlemeye ve tam tersine yararlı akımları başlatma ve yönetmeye dair ufuk açıcı fikirler edineceksiniz.

Çevrenize şöyle bir bakın. Değişime kapalı, katı bir yer gibi görünebilir. Ama öyle değil. Doğru noktaya yapılacak en küçük bir dokunuşla bir kıvılcım çıkabilir.


Yukarıya aldığımız bu kısım kitapla ilgili bize fragman tadında bilgiler veriyor; ama benim sizinle asıl paylaşmak istediğim kısım şurası:

İlişki gelişimi karşılıklı olarak kendini açma sürecidir. Bu süreci kişiler arasında bir açılma ve kabul süreci olarak tasvir etmek belki daha romantik olabilir ama bu süreç aynı zamanda geçişken hafızanın da zorunlu bir öncüsü olarak değerlendirilebilir.” Geçişken hafıza yakın ilişki anlamına gelen şeyin bir parçasıdır. Aslında, Wegner’e göre, ayrılığı bu kadar acı verici yapan etkenlerden biri de bu tür bir birleşik hafızanın yitirilmesidir. “Depresyona giren ve bilişsel bozukluktan yakınan boşanmış insanlar belki de harici hafıza sistemlerinin kaybını ifade ediyorlar. Bu insanlar bir zamanlar ortak bir anlayışa varmak için deneyimlerini paylaşıyorlardı…. Bir zamanlar partnerlerindeki büyük depolama kapasitesini kullanabiliyorlardı, şimdi bunu da kaybetmiş oluyorlar…. Geçişken hafızanın kaybı, insana kendi zihninin bir parçasını yitirmesi gibi bir his verir.”

Size de ilginç geldi mi? Durun bitmedi. Aynı sayfaya biraz daha devam edelim:

Bu hafıza paylaşım süreci bir ailede daha da belirgindir. Çoğumuz, bir seferde, aile yaşamımızın geçmişinin ve günlük ayrıntılarının sadece bir kısmını anımsarız. Ama sorularımızın yanıtlarını bulmak için nereye gideceğimizi; anahtarı koyduğumuz yeri anımsamak için eşimize, bilgisayarı açmak için çocuğumuza ya da çocukluğumuza ait ayrıntıları anımsamak için annemize başvuracağımızı biliriz. Belki daha da önemlisi, yeni bir bilgi ortaya çıktığında onu depolama sorumluluğunun kime ait olması gerektiğini biliriz. Bir ailede uzmanlığın ortaya çıkma biçimi böyledir. On üç yaşındaki çocuk ailenin bilgisayar uzmanıdır, çünkü sadece elektronik aletler konusunda yeteneği en fazla olan ya da bilgisayarı en çok kullanan kişi olmakla kalmayıp aynı zamanda evdeki bilgisayarla ilgili yeni bir bilgi ortaya çıktığında onu anımsama görevi otomatik olarak kendisine verilen de odur. Uzmanlık, daha fazla uzmanlığa kapı açar. Eğer sizin yerinize her zaman elinizin altında bulunan oğlunuz yapabilecekse yeni bir yazılımı yükleme zahmetine niye giresiniz? Zihinsel enerji kısıtlı olduğunda en iyi yaptığımız işe odaklanırız.

Kitabın içinde insane dair birçok psikolojik ve sosyal deney var. Eminim farkındalığınız artacak, görmediğiniz tabiri caizse kör noktalarınızın ne kadar çok olduğunu farkedeceksiniz. Yazarımız, hakkını helal etsin. Oldukça fazla bir alıntı yaptık; ama bir kitap elçisi olduğum için hoş görecektir beni. Biz okurlar, işte bu güzelim kitapları tanıtmazsak nasıl çıkar aydınlığa bu satırlar. Çok etkilendiğim kitapları, istiyorum ki herkes okusun. Belki bir kıvılcım anı da ben yaşatırım bu dünyada. Bir kitabın çok okunmasına vesile olduğumu düşündükçe heyecanım kat be kat artıyor. Durmak yok, okumaya ve de okutmaya devam…


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)