Bu gece gözümü uyku tutmadı. Eminim ki 1938 yılının bugününe ve sabahın körüne denk gelen saatlerde de peç çok kişinin uykusu bölünmüş, kötü bir şey olacağı sezinlenmiştir.
Bu duygularla yataktan kalkıp Atatürk'ün en sevdiği eylemlerden birini yaptım: Temiz kafayla kitap okudum. Sonra aklım bilgisayardaki okuma listeme gitti. Listeyi açıp Atatürk'le ilgili hangi kitapları okuduğuma göz attım. Neler okumuşum neler! Ne çok şey öğrendim bu kitaplardan.
Bu kitaplar sayesinde zaman makinasının içindeymişimcesine Atatürk nereye ben de oraya gittiğimi düşündüm. Kâh yaveri oldum, kâh en yakın arkadaşı, kâh kütüphanecisi oldum kâh sıra arkadaşı. Kâh Trablusgarp'ta yanında oldum, kâh Çanakkale’de şarapnel parçasının göğsündeki saatine denk geldiği cephede yanında oldum.
Kitapların büyüsü sayesindedir ki, kendimi Atatürk'ün döneminde yaşamış gibi hissedebiliyorum.
Kitaplar sayesinde neler öğrendim neler!
Siz Atatürk'ün bir gününün nasıl geçtiğini, gündüz vakitlerinde zamanının çoğunu kütüphanesinde geçirdiğini, bir yere gittiğinde kitapları neden cephane sandıklarında taşıttığını bilir misiniz?
Atatürk'ün, şu hayatta en çok öğretmen olmak istediğini bilir misiniz?
En sevdiği denizin Marmara olduğunu,
Atatürk'ün kendisine yapılan suikastlerden nasıl kurtulduğunu,
Hatıra kalsın diye birçok takım elbisesini himayesinde çalıştığı insanlara verdiğini,
Memleketteki her bir meseleyi kendine dert ettiğini,
İsmet İnönü'nün onun gözünde neden farklı bir yeri olduğunu,
Marmara’daki Prens adalarından dönüşte büyük bir deniz kazası atlattığını,
Çölde bir bedevinin kendisine baktığı falı, 15 yıl sonra da olsa hüzünle hatırladığını,
Amerika'ya gitmese bile yaşadığı dönemdeki video görüntülerinin Amerika'nın beyaz perdelerini süslediğini,
Tam bir doğa ve çevre dostu olduğunu,
Türkiye'de olmayan kitapları büyükelçilere ısmarlatıp ülkeye kazandırarak iyi bir koleksiyon geliştirme uzmanı gibi çalıştığını,
Nadir bir kitap bulunup kendisine haber verildiğinde, sakın ellemeyin hemen oraya geliyorum dediğini,
Küçükken harçlığının birçoğunu biriktirip kitap aldığını
…bilir misiniz?
(Hem ne diyordu şair Sunay Akın, “Alacak” adlı şiirinde:
Yol kenarlarındaki
Yağmur mazgallarını
Kumbara sanıp
Harçlığımı atardım
Bu yüzden en çok
Denizden alacaklıyım
Şairin de dediğine benzer
Raftaki kitapları
Kumbara sanıp
Harçlığını yatırırdı
Bu yüzden en çok
Kütüphanelerden alacaklıydı
Ve alacağını da aldı )
Kısacası kitaplara ne kadar düşkün olduğunu bilir misiniz?
Peki şunları da bilir misiniz?
Atatürk, kendisini ölümden koruyan saati Alman generali Limon von Sanders'e hediye ettiğini, sonrasında Sanders'in Almanya'daki evine bir hırsızın girmesi sonucu o saatin çalındığını,
Memleket meselelerinden dolayı annesinin cenazesine gidemediğini,
Atatürk vefat ettiğinde Dolmabahçe'deki bayrağı yarıya indiren kişinin onun kütüphanecisi olduğunu da bilir misiniz?
Siz bilir misiniz bilmem; ama ben bütün bunları bilirim. Aslında daha fazlasını da bilirim. Bilirim bilmesine de nereden bilirim? Yazımın başında da dediğim gibi Atatürk'le ilgili birçok kitap okuyarak bilirim. Siz de Atatürk’le ilgili ilk ağızdan bilgilere ulaşmak için onun en sevdiği eylemlerden biri olan okumaya zaman ayırın. Manevi mirasçısı olmak için öncelikle Atatürk’ümüzü çok iyi anlamak gerekir. Bunun de en kolay yolu Atatürk’le ilgili kitapları okumaktan geçiyor.