adscode
adscode

Türkiye’nin En İyi Üniversitesi Hangisi?

Birçok lise öğrencisi ya da onların velileri, bu soruyu sormuştur. Hatta sormayan yoktur diyebiliriz; ama aynı ve tek bir yanıta ulaşan pek mümkün görünmemektedir.

cemozel2021@gmail.com




İlk yazımı Türkiye’deki üniversitelerin genel performansına ayırdım. Sonrasında da hem tek tek üniversite bazında hem de onların yetkinlikleri bazında bilimsel veriler ışığında incelemelerde bulunup faydalı bilgileri önünüze sermek isterim. Paylaşacağım bilgiler, gençlerin üniversite seçimlerinde oldukça faydalı olacak. Bu köşeyi takibe almaları onların yararına olacak. Örneğin Türkiye’de tıp okumak isteyen gençler için öncelik hangi üniversite olmalı, en başarılı işletme okulu hangisi, bilgisayar mühendisliği alanında hangi üniversite beklentilerinizi karşılıyor, çareyi tarımda arayanlar için Çukurova Üniversitesi’nden daha iyi bir üniversite var mı, diş hekimliğini seçersem hangi şehir benim için daha cazip olur gibi pek çok konuda sizlere destek olacağım bu köşede.

Yazımın da başında dediğim gibi Türkiye’nin akademik performansıyla ilgili genel bilgiler vereceğim. Hazırsanız başlayalım.

Türkiye’nin son 5 yılda üretmiş olduğu akademik yayın sayısı 307.888’dir. Şimdi bu sayının çok mu, yoksa az mı olduğunu nereden bileceğiz? Belki bir iki karşılaştırma yapacak olursak kafamızdaki fluluk azalabilir.

 

Amerika Birleşik Devletleri

4373001

Çin

3823732

Almanya

1158357

Hindistan

1106323

Fransa

779292

Rusya Federasyonu

613532

Brezilya

521102

İran

376698

Türkiye

307888

İsrail

143265

Yunanistan

129383

Kaynak: SciVal (18.04.2021)

Türkiye’yi, son 5 yılda üretilen bilimsel yayın sayısına göre 10 ülke ile karşılaştırdık. Bu tabloya bakıp istediğiniz yorumu yapabilirsiniz. Artık görünen köy kılavuz istemez mi dersiniz, boş işlerle uğraşmayı bırakıp bilime dört elle sarılmak mı istersiniz yoksa sürekli didiştiğimiz komşumuz Yunanistan’ı geçtik diye sevinir misiniz, orası size kalmış? Hangi pencereden bakarsanız artık!

Daha başka karşılaştırmalar da yapabiliriz; ama buna köşemiz yetmez. O nedenle, “neyse onu vermeye” çalışacağız. Örneğin bu ürettiğimiz 307.888 yayın, toplamda 1.804.785 adet atıf almış. Hazır yeri gelmişken atıfın ne olduğuna da değinmekte fayda var. Atıf verisi, bir yayının başka yayınlar tarafından ne kadar kullanıldığını gösteren bir sayısal göstergedir. Atıf verisi ile ilgili daha başka göstergeler de var. Onları da zamanı geldikçe burada anlatmaya çalışırız. Atıf sayısını her bir yayına böldüğümüzde ise yayın başına 5.9’luk bir atıf sayısına ulaşıyoruz.

Peki bu üretilen 307.888 adet yayın, hangi konularda yazılmış? Bu konuyla da ilgili bilgi paylaşalım. Hatta doğrudan görselimizi paylaşalım da fazladan laf kalabalığına girmeyelim:

Kaynak: SciVal (18.04.2021)

 

Yukarıdaki görselde yer alan veriler de bize çok şey anlatabilir. Örneğin kırmızı ile gösterildiği üzere en çok yayının tıp alanında yapıldığını, sosyal bilimler alanında üretilen yayınların matematik alanından daha fazla olduğunu görebiliyoruz. Buradaki oranlar dünyada yapılan araştırma alanlarıyla paralellik gösteriyor mu göstermiyor mu ona da bakmakta fayda var; ama şimdi değil.

Üretmiş olduğumuz 307.888 adet yayının %14.1’i, %10’luk dilime giren başarılı dergilerde yayınlanmış. Bu oran Amerika’da %37,6’dır.

Bilim dünyasında önemli kriterlerden biri de yayınların üretim aşamasındayken diğer ülkelerdeki araştırmacılarla yapılan uluslararası işbirlikleridir. Bu işbirlikleri, yayınızın daha fazla kişiye ulaşmasında, tanınırlığında ve daha çok atıf almasında önemli bir etkendir.  307.888 yayınımızın %23.7’si uluslararası işbirlikleri yoluyla yazılmıştır.

307.888 yayının üniversitelere göre dağılımına baktığımızda ise ilk 10 üniversitenin 7’sinin tıp fakültesine sahip oluşu pek de şaşırtıcı değildir. Bir tanesi zaten Sağlık Bakanlığı’dır. Buradan hareketle, şu üniversite ilk 10’a girememiş, bu yüzden kötüdür, diyemeyiz, dememeliyiz. Eğer dersek sağlıklı bir karşılaştırma yapmamış oluruz ve yanlış kararlar alırız.

 

Kaynak: SciVal (18.04.2021)

 

Aslında bu veriler, başlığımızda da sorduğumuz sorunun anlamsızlığını ortaya koyuyor:

Türkiye’nin en iyi üniversitesi hangisi?

Bu soruyu yanıtlamak için nereden baktığımız, neyi amaçladığımız, hangi verilere bakarsak neye ulaşacağımız gibi soruların da yanıtlanmasını gerektiriyor. En basit örnekle, en çok yayın yapmış üniversietelere göre sıralayacaksak tıp fakültesi olan üniversiteleri hiçbir üniversite geçemeyecek. Bu sıralamayı mühendislik konusuna göre yapsak liste değişecektir ya da yeni kurulmuş bir üniversite ile 60-70 yıllık bir mazisi olan üniversiteyi karşılaştırmak boşa kürek çekmekle eşdeğerdir. Bu durum bize sağlıklı bir karşılaştırma yaptırmayacak. Dünyanın önemli rankingleri bile, üniversiteleri karşılaştırırken, farklı kriterler kullanıyor. Örneğin 50 yaş altındaki üniversitelerin sıralaması gibi. Hal böyle iken şunu söylemek isterim ki; hayatınızı derinden etkileyecek üniversite tercihlerinizi belirlerken kriterlerinizi çok bilinçli yapmanız size başarı kazandıracaktır.


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    1 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (1)