adscode
adscode

4+4+4 eğitim sisteminden geri dönüş yok

Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, SETA'nın düzenlediği "Türkiye'nin Eğitimde Kalite Stratejileri, Fırsatlar ve Zorluklar" panelinde konuştu.

4+4+4 eğitim sisteminden geri dönüş yok
MEB
Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 4+4+4 eğitim sisteminden vazgeçileceği iddialarına ilişkin, "Bu nereden çıktı bir türlü anlayamıyorum. Yok böyle bir şey. Bir kere daha çok net söylüyorum, sistem çok güzel oturmuştur, 4+4+4 olarak devam edecek" dedi.

Panelde katılımcıların sorularını da yanıtlayan Bakan Avcı, eğitim sisteminin değiştirileceği yönündeki iddialara yanıt verdi. Bakan Avcı, "Gelecek yıl ilkokullar 5 yıla çıkacak mı?" yönündeki soruya, "Bu nereden çıktı bir türlü anlayamıyorum. Yok böyle bir şey. Bir kere daha çok net söylüyorum, 4+4+4 sistemi oturmuştur. İlkokul 4 yıldır, ortaokul 4 yıldır, lise 4 yıldır. 5 yıla çıkarmak, 3 yıla indirmek gibi hiçbir tasarımız, konuşmamız olmadı. Sistem çok güzel oturmuştur, geri dönüşlerimiz gayet iyi, daha da iyi olacak. 4+4+4 olarak devam edecek" cevabını verdi.

OECD'nin düzenlediği PISA raporlarında, "Türkiye'deki öğrencilerin matematikte, okuduğunu anlamada çok gerilerde olduğu" yönündeki söylemin öne çıkarıldığını aktaran Bakan Avcı, bu bölümlerde sorunların olabileceğini vurgulayarak, "OECD'nin yayımladığı raporlara baktığımız zaman şunları da görüyoruz; Türkiye, 2003-2012 arasında matematik alanında yaklaşık 25 puanlık bir artış gösteriyor. Bu artış öğrencilere, 2003'e göre bir yarım yıl daha kazanmış olmaları anlamını taşıyor." ifadesini kullandı.

Dünya Bankası'nın bir raporunda ise Türkiye'nin 2003-2009 yıllarında hem okullaşma oranlarını hem de ortalama başarı puanlarını arttırdığına işaret edildiğini aktaran Bakan Avcı, aynı raporda Türkiye'nin, 2003'den bu yana özellikle daha yoksul halk katmanlarından gelen öğrenciler bazında fevkalade bir gelişme gösterdiğinin vurgulandığını söyledi.

OECD'ye göre son 5 yılda öğretmen gelirini arttırmada en büyük hamleyi Türkiye yaptı
Türkiye'nin önünde duran sorunlardan biri insan kaynağının niteliğinin arttırılması olduğunu vurgulayan Bakan Avcı, insan kaynağının niteliğini arttırmak için en kritik unsurun eğitim olduğunu dile getirdi. Eğitimde kalitenin arttırılmasında alınması gereken en büyük tedbirin öğretmen niteliğinin arttırılması olduğunu vurgulayan Bakan Avcı şunları kaydetti: "Önce öğretmen sayısını arttırmamız lazımdı. Biz önce bu beşeri altyapımızı güçlendirmek için hamle yaptık ve var olan öğretmen sayısını iki kattan fazla arttırdık. 550 bin öğretmen istihdam edildi. Yani bugün görev yapan her yüz öğretmenden altmışı bu dönemde atandı. Öğretmenlerimizin niteliğini arttırmak için bir dizi çalışmaları başlattık. Bu çalışmalara örnek olarak şubat ayında göreve başlattığımız 30 bin yeni öğretmeni bu nitelik sorununu göz önüne alarak hemen sınıflara sokmadık. Daha önce şartlar öyle gerektiği için çok acil olduğu için öğretmenlerimizi ağustos ayında atıyor eylül ayında sınıflara sokuyorduk. Şimdi öyle yapmayabiliyoruz artık. Şubat ayında atadığımız öğretmenleri bütün ikinci yarıyılı, deneyimli öğretmenlerin nezaretinde eğitim süreçlerini bire bir gözlemleyerek, yaşayarak öğreniyorlar."
OECD raporlarına göre son 5 yılda öğretmen gelirini arttırmada en büyük hamleyi yapan ülkenin Türkiye olduğunu söyleyen Bakan Avcı, öğretmenlerin niteliğini arttırmak için de bir dizi çalışma başlattıklarını belirtti. Hükümet Eylem Planı'nda Öğretmen Akademisi'nin de bulunduğunu hatırlatan Bakan Avcı, akademinin hem mesleğe yeni başlayanlar hem de mesleğini yürüten öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerine yol gösterecek, zemin oluşturacak bir kurum olarak hayata geçirileceğini dile getirdi.

Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca hazırlanan müfredat konusunda da ciddi adımlar attıklarını, konuya ilişkin çalışmaları paydaşların görüşünün alınması için görüşe açtıklarını anlatan Bakan Avcı, bununla ilgili öğrencilerden de görüş alınmasını eleştiren haberlere rastladığını belirterek, "Önce öğrencilere, öğretmenlerimize sormamız gerekir. Eskimiş olan müfredatın eksikliklerini en iyi bilenlere bunları sormamız gerekiyor tabii ki. Dolayısıyla doğru bir iş yapıyoruz." diye konuştu.

Türkiye'nin millî ve en orijinal eğitim kurumları
Bakan Avcı, konferansa katılanların sorularını yanıtlarken, sosyal bilimler liselerine ilişkin bir soru üzerine, sosyal bilimler liselerinin Türkiye'nin en orijinal eğitim girişimlerinden biri olduğunu vurgulayarak, "Türkiye'nin en orijinal eğitim kurumlarından biri de köy enstitüleridir. Türkiye'nin ikinci orijinal hamlesi Maarif Kolejleri'dir; daha sonra Anadolu liselerine dönüştürülen, sonra orta kısımlarıyla beraber hazırlık sınıfları da kapatıldığı için bunlar Türkiye'de 6 tane açılmıştır, alternatif olsun diye çocuklar ecnebi okullara gitmek zorunda kalmasınlar diye açılmıştır. Yerli ve Türk girişimidir. Üçüncü orijinal proje olan İmam hatip okulları da Türkiye'nin millî, yerli, orijinal projelerinden bir tanesidir. Bu projenin ne kadar başarılı olduğu da terör olaylarının içinde yer alan bir takım eğitim kurumlarının dini eğitim verdiği varsayılan; ama dini eğitimden ziyade nefret eğitimi de veren başka kurumlara baktığımız zaman imam hatip okullarının ne kadar doğru, yerinde ve rasyonel bir proje olduğu görülüyor." Bakan Avcı, fen liseleri gibi sosyal bilimler liselerinin de Türk millî eğitimine, kültür hayatına ve entelektüel sermayesine katkı yaptığını dile getirdi.

Suriyeli öğrenci sayısı Finlandiya'nın 1,5 katı
Bakan Avcı, Suriyeli öğrencilerin eğitimine ilişkin bir soru üzerine, 750 bin öğrencinin eğitiminin söz konusu olduğuna işaret ederek, "Eğitimde örnek gösterilen Finlandiya'nın toplam öğrenci sayısı 550 bin. Yani Finlandiya'nın toplam öğrenci sayısının 1,5 katı kadar bir yabancı nüfustan bahsediyoruz. Türkiye, şu anda 350 bin Suriyeli öğrenciye düzenli eğitim veriyor." şeklinde konuştu.
Suriyeli çocukların bir bölümünün kamplarda, bir bölümünün okullarda, bir bölümünün de sivil toplum kuruluşları, belediyelerin açtığı özel eğitim merkezlerinde eğitimlerini sürdürdüklerini anlatan Bakan Avcı, Millî Eğitim Bakanlığından, AB'den gelecek 3 milyar avroluk desteğin eğitimde ne kadarını kullanılması gerektiği konusunda bir rapor hazırlamaları istediğini de aktardı. Bakan Avcı, şöyle konuştu: "Yani biz AB'ye 'siz bize 3 milyar avro vereceksiniz, biz şu kadarını eğitimde şöyle harcayacağız' diyeceğiz. Çok basit, biz ihtiyacı olan özel okul öğrencilerine destek veriyoruz. Bir öğrencinin devlet okulunda okumasının maliyeti yıllık 3 bin 500 lira. Ama bu mevcut yapı içindeki maliyet. 750 bin çarpı 3 bin 500. Avrupa Birliği'ne 'uzun uzun döküm yapmanıza gerek yok' dedim. Biz çocuklarımıza 3 bin 500 lira harcıyoruz. Bu çocuklar için de 3 bin 500 lira harcadığımız zaman 750 bin öğrenci için ve bundan sonra sisteme girecek her bir Suriyeli çocuk için 3 bin 500 lira verin bize bakalım. Aramızda matematiği kuvvetli olanlar 750 binle 3 bin 500'ü çarpmışlardır. O verdikleri paranın tamamı bizim yaptığımıza yetmez, sadece Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu çocuklar için yaptıklarımızı karşılamaya yetmez. Diğer bakanlıkların yaptıkları ayrı."
 
EBA, bandrolsuz yardımcı ders kitabı piyasasını bertaraf etti
FATİH Projesi'ne ilişkin de açıklamalarda bulunan Bakan Avcı, projenin çok iyi gittiğini, ancak paralel yapının "FATİH Projesi çöktü" şeklinde bir dezenformasyon yaptığını söyleyerek, "FATİH Projesi, Eğitim Bilişim Ağı (EBA) sayesinde, 10 milyar lira civarında tuttuğunu tahmin ettiğimiz bandrolsuz yardımcı ders kitabı ve dershane takviyesi piyasasını bertaraf etmiş olduk. Bu para velilerimizin cebinde kaldı" ifadelerini kullandı.

Tablet bilgisayar alımlarıyla ilgili yeni düzenlemeleri de yaptıklarını bildiren Bakan Avcı, Türkiye'nin internet erişiminde 4,5G'ye geçtiğini ve çocuklara dağıtılacak aparatları da buna uyumlu hale getirecek yeni bir düzenleme yapılması gerektiğini, gecikmelerin bu nedenden kaynaklandığını belirtti.
Bakan Avcı, "10 milyon 600 bin tablet bilgisayarı ve belki bunlara eklenecek başka aparatları da teknolojik gelişmelere uyumlu olarak bugün sabah dünyaca ünlü bir bu sektörde çalışan kuruluşla görüşmemiz vardı. Dolayısıyla yeni teknolojileri de içerecek şekilde FATİH Projesi'nin donanım boyutunu zenginleştirmeye çalışıyoruz. 10 milyon 600 binle ilgili ihaleye yakında çıkacağız inşallah" şeklinde konuştu.

Bakan Avcı, bir soru üzerine, okul müdürü atamalarında toplumda yaygın bir yanlışın olduğuna işaret ederek, sanıldığının aksine, mahkemenin okul müdürlerini görevlerine iade etmediğini, atamaların nesnel bir komisyon tarafından yeniden değerlendirilmesini istediğini hatırlattı ve mahkeme kararlarını uyguladıklarını kaydetti.

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)