Türkiye Psikologlar Derneği'nden yapılan açıklamada, "Açık öğretimde psikoloji lisans programı uygulaması, psikoloji bilimi ve evrensel yükseköğrenim ilkeleri uyarınca mümkün ve kabul edilebilir değildir" denildi. Psikologlar bu durumu halk sağlığı için bir tehdit olarak gördüklerini dile getirdi.
İstanbul Üniversitesi'nde Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi bünyesinde Psikoloji Lisans Programının (Açıköğretim) listelenmesi psikologları ayağa kaldırdı.
Konu ile ilgili karara karşı olan Türkiye Psikologlar Derneği'nden yapılan açıklamada, "Psikolog unvanı kazandıran psikoloji lisans derecesi, kuramsal ve uygulamalı ders içeriklerinin yanı sıra gözlem, gözetim ve deney ortamlarının kesin gerekliliği ile geliştirilen müfredat kapsamında edinilebilmektedir. Bu minvalde daha önce Anadolu Üniversitesi tarafından da önerilmiş olan açık öğretimde psikoloji lisans programı uygulaması, psikoloji bilimi ve evrensel yükseköğrenim ilkeleri uyarınca mümkün ve kabul edilebilir değildir" ifadelerine yer verildi.
— Türk Psikologlar Derneği (@TPDBilgi) July 13, 2020
"AÇIKÖĞRETİM MEZUN GRUBUNUN TÜRKİYE'YE HİÇBİR KATKISI OLMAYACAK"
Habertürk'e konuşan Türkiye Psikologlar Derneği Genel Başkanı Doç. Dr. Okan Cem Çırakoğlu, "Bu durum bizim karşısında olduğumuz bir durum. Bu daha önce Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nde de denendi ama orada hocalarımız, meslektaşlarımızla en azından bu işi durdurabilmiştik. Şimdi ise alanda hiç kimse bilgilendirilmeden, yeterince görüş alınmadan Türkiye'de açık öğretim psikoloji programı uygulanmak isteniyor. İstanbul Üniversitesi'nde bu program açıldı. Duyumlara göre ÖSYM'nin 2020 kataloğunda da yer alacak yani öğrenciler tercihte bulunabilecek. Bizim alanımızın birkaç büyük sıkıntısı var ve bunlar açıköğretim durumuyla da fazlasıyla etkileşiyor. Her yıl bu bölümden 3 bin ile 5 bin arasında öğrenci mezun oluyor. Şu anda alanda yaklaşık 50 bin psikolog var ve Türkiye'deki istihdam olanağı bu insanlar için yeterli değil yani işsizimiz çok. Meslek yasamız olmadığı için arkadaşlarımızın hangi koşullarda, hangi yetkilerle ve hangi yeterliliklerle çalışacağı belirlenmiş değil. Bu iş tamamen kurum ve kuruluşlarda çoğunlukla meslektaşımızın aleyhine düzenlenmiş yönetmeliklerle sürdürülüyor hatta bazılarında hiç yok. Psikologlar istihdama ihtiyaç duyarken çalışma koşulları açısından alan ihlallerine maruz kalıyorken bir de açıköğretim gibi mezun grubunun Türkiye'ye hiçbir katkısı olmayacak" diye konuştu.
"PSİKOLOJİ EĞİTİMİ HERHANGİ BİR EĞİTİM GİBİ DEĞİLDİR"
Doç. Dr. Çırakoğlu, "Türkiye'deki ve dünyadaki psikoloji eğitimi herhangi bir eğitim gibi değildir. İçinde ölçme, değerlendirme, tutum değiştirme, insana temas etme gibi çok fazla özelliğin geliştirilmesi gerekir ki bu da ancak etkileşimli bir şekilde, sınıf ortamıyla hatta bazen usta-çırak ilişkisi gibi bir durumla gerçekleşebiliyor. Böyle düşünüldüğünde uzaktan psikoloji eğitiminin tam bir psikoloji eğitimi olması mümkün olmayacak" dedi.
"BU EĞİTİMİ TAM BİR EĞİTİM OLARAK KABUL ETMİYORUZ"
Bir başka sorunlarının ise sahte psikologlar olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Okan Cem Çırakoğlu, "Bizim Türkiye'de en büyük mücadele ettiğimiz grup sahte psikologlar. Meslek yasasının olmaması ve bazı alandaki sıkıntılardan dolayı sahte psikologlar var. Bu kişiler bizim unvanımızı kullanıp insanları dolandıran çoğunlukla da psikolojik sağlık hizmeti verdiğini iddia eden insanlardır. Sahte psikologlarla mücadele için yasal desteği tam anlamıyla bulamamışken ve yeterli mesleki denetim mekanizması oluşmamışken açık öğretim lisanslı mezunların alandaki uygulamalar açısından daha büyük bri risk yaratacağını düşünüyoruz.
Psikologlar mezuniyet sonrası uygulamalı alanlarda çalışan bir meslek grubudur. Açıköğretim psikoloji programları mesleki ve etik ihlaller, yanlış uygulamalar için risk oluşturacaktır. Çünkü mesleki tutum ancak sınıf ortamındaki etkileşimle kazanılabilir.
Kişiler açıköğretimden diploma alacak ve doğru düzgün yeterliliklere sahip olmadan çalışacaklar. Bu durum hizmet alan kişilere zarar verecektir çünkü bu eğitimi tam bir eğitim olarak kabul etmiyoruz. Hızlıca gündemimize getirilmiş, meslek örgütlerinden, akademi dünyasından görüş alınmamış bir projedir. Bunun engellenmesi için her türlü yasal adımı atmaya hazırız" açıklamasında bulundu.
"HALK SAĞLIĞI İÇİN CİDDİ BİR RİSKTİR, TEHDİTTİR"
Türkiye Psikologlar Derneği İstanbul Şubesi Eski Başkanı Klinik Psikolog Dr. Serap Altekin ise konuyla alakalı görüşlerini şu cümlelerle dile getirdi: "Psikoloji eğitiminin açık öğretim üzerinden olması asla kabul edilemez. Bu halk sağlığı için bir tehdittir. 4 yıllık psikoloji lisans eğitimi salt kitaplar ve kaynaklar üzerinden aktarılan kuramsal bilgiler ile sınırlı bir öğrenim değildir; laboratuvarlar, deneyler, saha gözlemleri, stajlar, projeler, araştırmalar ve süpervizyon eşliğinde uygulamalar da içeren çok boyutlu bir eğitimdir. Hepsinden önemlisi o 4 yıllık eğitim ve öğrenim sürecinde, öğrenciler kıdemli bir akademisyen psikolog olan hocalarından bir nevi usta-çırak ilişkisi içinde çok şey alır; kendine, insana, topluma, hayata ve tüm olaylara psikoloji biliminin perspektifinden bakabilmeyi öğrenir. Etik değerlerin ve prensiplerin ne olduğunu öğrenmekle kalmaz, nedenini, rasyonelini ve anlamını içselleştirir."
Dr. Altekin sözlerine şöyle devam etti: "Dünyada, toplumda, hayatta olan biten her şeyin psikoloji bölümünün derslerinde yeri vardır; güncel olan her şey derslerde mutlaka tartışılır; kadına şiddet, çocuk istismarı, ayrımcılık, nefret söylemleri, depremler, kazalar, terör saldırıları, artan intihar vakaları, ekonomik ve politik krizler, pandemi her şey ama her şey derslerin bir parçası olur. İşte tüm bunlar psikoloji eğitimi ve öğreniminin kalbidir; açık öğretimin bunu karşılaması mümkün değildir. Bu halk sağlığı için ciddi bir risktir, tehdittir!"
HABERTÜRK