adscode
adscode

Atatürk’ü Daha Yakından Tanımak İster misiniz?

Mustafa Kemal’i tanımak o kadar da kolay değil. Ne kadar tanıyorum da deseniz, yıllar geçtikçe vay be dedirtecek bilgilerle karşılaşıyorsunuz.

Atatürk’ü Daha Yakından Tanımak İster misiniz?
Günün Yazısı
Çok yakın dönemde Atatürk’le ilgili çok önemli iki program gerçekleştirdik. Müthiş ayrıntılar vardı! İşte onları sizlerle paylaşmak istiyoruz…

 İsmini Mustafa Kemal’den Aldı!

Mustafa Kemal Atatürk’ün en yakınındaki isimlerden Hacı Tevfik’in torunu, kütüphanecisi ve özel kalemi Nuri Bey’in oğlu Mustafa Kemal Ulusu önceki gece Genç Bakış’ta konuğumuzdu.Çok çarpıcı anekdotlar anlattı. Atatürk ile İnönü’nün küs olduğunu, Atatürk’ün bir siyasi vasiyetinin bulunduğunu ve hâlâ açıklanmadığını, bazen babasıyla birlikte hiç kimseye haber vermeden Dolmabahçe’den kaçarak İstanbul gecelerini yaşadıklarını anlattı.
İşte programdan önemli satır başları...

Ulusu kimdir?

- 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan Samsun’a hareket eden Bandırma Vapuru’nun 1. Kaptanı dedem Hacı Tevfik. Yani 3 gün, 3 gece Atatürk’e refakat eden kişi. Babam Nuri Bey de onun oğlu.
- Babam babasına rıhtımda “Beni Gazi Mustafa Kemal ile tanıştır” diyor. Kamarada istirahat halindeyken kendisiyle tanışıyor. 
- Babam yıllar sonra askerliğini Çankaya Köşkü’nde yapıyor. Atatürk köşke gelen tüm askerlerle tanışıyor. Babam, “Hacı Tevfik’in oğluyum” deyince tanıyor, “Bu çocuk, askerden sonra burada kalacak” diyor. Sonra kütüphaneye geçiyor. Sene 1927. Sonra özel kalem müdürü oluyor. Tüm seyahatlerinde yanında bulunuyor.
- Babam, hep “Allah’ım benim canımı ya 10 Kasım’da ya da 29 Ekim’de alsın” derdi. Ve Allah onu duydu. 29 Ekim 1979 gecesi gözlerini kapattı.

Neleri sevmezdi?

- Diktatör değil, tek adamdı. Eşiyle pek severek evlenmediği ve asıl aşkının Fikriye Hanım olduğu bir gerçek.
- Uyumadan 48 saat çalışırmış. Babam 5000’e yakın kitap okuduğunu söylerdi. Okuduğu her kitabı babam da okuyordu. Çünkü sorardı. Savaşlarda cephelerde bile tarih kitabı okurmuş. 
- Boyu 1.74, elleri çok ufak. Tıraşını kendisi olmazmış.
- Fenerbahçeli fakat futbolla çok alakadar değilmiş. 
- Güreş’i çok severmiş. Zaman zaman köşke pehlivanları çağırarak güreştirir, para yardımları yaparmış.
- İyi bir biniciymiş, yüzmeyi çok severmiş.
- Silaha çok meraklı, iyi bir atıcıymış.
- Yemekle çok arası yok. En çok kuru fasulye pilav sever.
Sürekli içer miydi?
- Atatürk’ün her sofrasında içki olduğu söyleniyor. Böyle bir şey mümkün değil. Çalıştığı geceler kesinlikle içmezmiş.
- Yanında hiç para taşımazmış. Yanındaki çalışanlarının hiçbirini zengin etmemiştir.
- Fevzi Çakmak geleceği zaman sofrasında içki olmazdı. Ona karşı büyük saygısı vardı. Köşkte kapıda karşıladığı tek kişiydi.
- Çok şık giyinirmiş. Ayakkabılarına çok dikkat edermiş. Kılık kıyafete çok dikkat ederdi. 1930’larda Adana’da, Karadeniz’deki kadınların kıyafetleri çok modern. 
n Babam ve şoförüyle gece yarısı köşkten çıkan biri. Kimseden korkmazdı. Halkın içindeydi. 
- Manevi kızı Afet İnan onun hayatında çok önemli.
- Son günlerde medyamıza yansıyan bir fotoğrafta Atatürk’ün manevi kızı Ülkü’nün resmindeki içtiği şey malt hülasasıdır. Bira değildir. Yoksulluğun olduğu yıllardı, besleyici bir gıda. Biz de içerdik. O dönem Ankara Bira Fabrikası bunu da çıkarıyordu.
- Babam Atatürk öldüğü anda yanındaydı. Babam seve, öpe, okşaya fanilasını, iç çamaşırını kesiyor, ağzını siliyor. Bunlar hep babamdaydı.
- Liderler öldükten sonra maskının alınması gerekiyor. Babam onu da yapıyor. 

Atatürk ve din

- Kuran-ı Kerim’i Türkçeleştiriyor.
- Kuran okununca çok duygulanan, ağlayan bir insan. Babam bizzat gördüm derdi. Ayasofya’da Kuran okunduğunda Dolmabahçe’de naklen radyodan dinleyince gözlerinden şakır şakır yaş gelmiş.
- Hazreti Muhammed’i en büyük komutan olarak biliyor ve söylüyor. 
- İslamiyet’e çok saygı duyarmış. Dolmabahçe Sarayı’nda sabahın gün ışıklarına kadar devam eden bir düğünde ezan vakti Atatürk manevi kızı Nebile’ye “Hadi bir ezan oku” diyor. Ve okumaya başlıyor. Babam “Tam yanı başındaydım, gözlerinden damla damla yaş aktığını gördüm” derdi.
-  Kimsenin kıyafetine karışmazdı. Batı’yı Türkiye’ye getirmeye çalışıyor. Benim babaannem çarşaflıydı. Köşkte çarşafıyla geziyordu.

İsmim O’nun vasiyeti 

- Bir gün babama “Ne mutlu sana bir ailen, yavruların var. Allah bana vermedi ama milletimin babalığını nasip etti, onunla avunuyorum. Biliyorum, erkek çocuk istiyorsun. Beni ne kadar çok sevdiğini biliyorum. Ömrüm vefa etmez ise vasiyetimdir, adını Mustafa Kemal koy” diyor. 
- Soyadımızı da koymuştur. Dedem Hacı Tevfik’in denizci olması sebebiyle “Ulu Su” adını koymuştur.
- Atatürk Etnografya Müzesi’ni hiç beğenmezdi. Orada o kadar uzun yıl kalmasını babam içine hiç sindirmiyordu. Babamın en çok üzüldüğü mevzudur oraya defnedilmesi. 
- Babam İnönü’ye kırgındı. Askeri dehasını takdir ederdi. Ama Atatürk’e karşı olan bazı yaşanmış olaylarını biliyordu. Atatürk kıskanılmayacak bir insan değildi. Atatürk, Celal Bayar’ı Başbakan yaptıktan sonra küslük başlıyor. İnönü hazmedemiyor. 
- Atatürk tamamıyla Batılı düşüncelere açık bir insan. İnönü daha tutucu! 
- Atatürk’ün İnönü’ye karşı bir vefası vardı. Çocuklarına o yüzden sahip çıktı.
- Hasta olduğu dönemde, Atatürk İnönü’yü görmek istiyor. Ama İstanbul’a gelmesi önleniyor. Suikast yapılır diye. 
Özetin özeti: Atatürk’ü tanıdıkça ona olan hayranlığın artması hiç de boşuna değilmiş!..

Yanlış bilinen Doğrular 

Atatürk’le ilgili o kadar çok şeyi yanlış biliyoruz ki neyi neresinden düzelteceksiniz? Genç Bakış’ta önceki gece bu konuda onlarca kitap yazan genç tarihçilerden Sinan Meydan konuğumuzdu. Öylesine çarpıcı anekdotlar ve belgeler ortaya koydu ki bu kadarı da olmaz dedirtti.

İşte programdan satır başları:

Koruma Kanunu?

-5816 sayılı kanun halk arasında “Atatürk’ü Koruma Kanunu” olarak bilinir. Oysa gerçek adı “Atatürk aleyhinde işlenen suçlar hakkındaki Kanun”dur. Bu kanunu çıkartan da 1951’de Demokrat Parti’dir.

-Atatürk’ün ölümünden sonra, CHP döneminde, yılda 6 saldırı varken Atatürk’e, Demokrat Parti iktidara geldikten sonra 11 buçuk aylık sürede heykel ve büstlerine 9, manevi varlığı ve fotoğraflarına 6 saldırı olmuş.

-Demokrat Parti’nin bu kanunu çıkarmasında iki sebebi var. Birincisi, kamuoyundan gelen tepkileri önlemek, ikincisi deAtatürk üzerinden İnönü’yü vurmaktır.

-Atatürk için çıkan tek kanun var. O da 1933’te “Mal varlığının tamamını hazineye bırakmak için çıkardığı özel kanun”dur. Dünyada kanunla mal mülk sahibi olan çok lider var ama mal varlığını kanunla bağışlayan Atatürk gibi başka bir lider yok.

Harf Devrimi

-Bir gecede Latin alfabesine geçelim diye karar verilmiş değil. 150 yıllık bir ön hazırlık süreci var.

-Eski alfabeyle okuma yazma oranı yüzde 10’u geçmiyordu.

-Eski alfabe, Türkçenin yapısına uygun bir alfabe değildi.

-Atatürk kara tahtayı yanına alıp, trenle, il il gezerek, köy ve ilçe meydanlarına o tahtasını koyarak, halka yeni harfleri öğretti. Dünyada yaptığı devrimi halkın ayağına götüren bir devrimci yok.

http://i.milliyet.com.tr/GazeteHaberIciResim/2015/11/12/fft16_mf6275653.Jpeg

Atatürk ve din

-Atatürk, Ayasofya’yı bir uygarlık anıtı, insanlığın ortak mirası olarak görüyordu. Bütün bunları korumak ve sergilemek, ancak müze olarak mümkün olabilirdi. Onu yaptı.

-Atatürk İslam dinine bilimsel açıdan bakılmasını istiyor. Bunu yaptığı için takdir edilmeli.

-1936’da 3 yabancı dilde Türkiye’yi tanıtan kitaplar bastırılıyor. Cumhuriyet’in yeni eserleri ve Osmanlı’nın kültür eserleri yayımlanıyor. İçinde çok sayıda cami de var.

-Türkiye tam bağımsızlığını kaybedeli çok oldu. 1938’de ölümünden sonra özellikle de, 1946 sonrası ABD ile kurulan - Laiklik aşındırıldı.

-Atatürk mumyalaştırılmadı. Atatürk tahnit edildi. Bedeninin bozulmadan korunması için yapıldı. Sebep de naaşının Anıtkabir’e taşınacak olmasıydı.

Türkçe ezan

-Atatürk dinin daha iyi anlaşılmasını istiyor.

-1925’te Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi ile Kuran’ın tefsir ve tercümesi ile sözleşmeler imzalanıyor. Elmalılı Hamdi’nin tefsirleri ülkenin dört bir yanına ücretsiz dağıtıldı.

-1932’de dinde Türkçeleştirmek hareketi var. Önemli hafızları toplayıp Ayasofya ve büyük camilerde Türkçe Kuran’ın nasıl okunacağı ve Türkçe ezanın hazırlıkları yapılıyor. Atatürk’ün buradaki amacı Kuran’ın anlaşılması. 

-Atatürk Türkçeyi minareye çıkarmıştır ezanı Türkçeleştirerek. Ezanın Türkçeleştirilmesi, din sorunu değil, dil sorunudur.

Lozan hezimet mi?

-İsmet Paşa Lozan’a gidiyor ve bakıyor kimse gelmemiş. Söz verdikleri tarihte gelmiyorlar. İsmet Paşa bozuluyor. “Biz ordumuzu zor tutuyoruz” diyor. 1 hafta sonra Lozan Konferansı toplanabiliyor. İngiltere’de bir korku var. Acaba Mustafa Kemal ikinci bir emirle Trakya üzerine yürüyecek mi diye kuşkulanıyorlar.

-Biz galip olarak Lozan’a gittik ama bizi galip olarak görmüyorlar. Kurtuluş Savaşı”nı görmezden geliyorlar. İsmet Paşa’yı ilk toplantıda büyük ülkelerin olduğu tarafta oturtmuyorlar. İsmet Paşa “Ben o zaman terk ederim burayı, ben de onların yanına oturacağım” diyor ve oturuyor.

-Biz Lozan’da isteklerimizin 6 tanesini almışız. Onlar ise isteklerinin önemli bir bölümünü alamamışlar.

-Lozan ile 12 Adalar’ı kaybettik mevzusu yanlıştır. 1912 Uşi antlaşması ile biz 12 Adalar’ı kaybettik. Balkan savaşları sonrasında 1913 Atina, Londra antlaşması ile Ege adalarını kaybettik.

-Lozan’da biz İngiltere’ye güya söz vermişiz, petrollerimizi, madenlerimizi çıkarmayacağız, ne zamana kadar 2023 yılına kadar. Bu tamamen yanlıştır. 

-Lozan’ın gizli protokolü ve maddesi yok. 24 Mart 1926 tarihli 792 sayılı petrol kanunu var. Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında petrol dahil tüm madenlerin işletilmesi devlete aittir. Biz söz vermiş olsak böyle bir kanun çıkarabilir miyiz?

-Lozan süreli antlaşma değildir. Lozan bitmeyecektir. Lozan Türkiye’nin tapu sözleşmesidir.

Musul sorunu?

-Lozan’a biz konferansa giderken Musul’a hakim değiliz. İngilizler tarafından 11 Kasım 1918’de işgal edildi.

-Atatürk, Kurtuluş Savaşı yıllarından beri Musul’u haritaya katmak ister. Operasyon yaptırır. Lozan’a gittiğinde eli güçlüdür aslında. İngiliz kraliyet hava kuvvetleri Revandiz’deki Özdemir Bey üzerine operasyon düzenler ve Lozan’ın ikinci aşamasının başlamasından bir gün önce Özdemir Bey kuvvetleri yenilir ve biz o kozumuzu kaybederiz. 

-Mustafa Kemal, “Biz Musul’a gireriz, biz Musul’u alırız fakat bunun sonrası var” diyor. Savaştan yeni kurtulmuş bir Türkiye, yiyecek ekmeği yok, cehalet içinde, hastalıklarla boğuşan bir ülke. Ayrıca “Çok cepheli savaşa gireriz” diyor. Mecliste “Ya Lozan’da barış yapacağız ya da heyeti geri çağırıp savaşa devam edeceğiz” diyor. Muhalif milletvekilleri dahil, bütün meclis bu riski göze alamıyor.

-Lozan ile Musul kaybedilmedi. Nasturi isyanı çıktı, Şeyh Said isyanı çıktı. Şeyh Said isyanına kadar Atatürk ne diyordu? “Kürtler, Türkler bir ulustur. Kürtler kaderlerini Türkler ile birleştirmiştir” diyordu. Bu isyanla 1925’te bu tez zayıflamaya başladı. Bu isyanlar ve çıkan sorunlar, Musul’un kaybedilmesinde çok etkilidir. Atatürk’ün içinde Musul bir ukde olarak kalmıştır.

Mal varlığı

-1938 tarihli vasiyetine göre emekli hesabında 19 bin 566 lira 80 kuruş var. 4 numaralı bir şahsi hesabı var. Orada da Cumhurbaşkanlığı maaşı var. Ortalama 10 bin lira civarında maaş alır. Bunun 8 bin lirasını dağıtır. Çankaya’nın bütün masraflarını Atatürk karşılar. Ölürken biriktirdiği para 53 bin lira 453 kuruş. Bütün şahsi parası toplamda 73 bin lira. Birde İş Bankası’nda 2 numaralı hesap var. Oradaki bütün para milletindir ve topluma millete bağışlamıştır. Zaten onun üzerine değildir. 1 buçuk milyon liraya yakın para vardır. Hiçbir lirasını harcamamıştır. Tamamını Tarih kurumuna ve Dil kurumuna bıraktı.

Özetin özeti: Atatürk’ü anlamak için görünen o ki 77 yıl yetmemiş!

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)