Anayasal bir zorunluluk olan temel eğitim elbette devletin görevi. Ama eğer devlet yetişemiyor ve biz her şeye mirasyedi gibi para harcıyorsak, eğitime de katkıda bulunmak zorundayız.
Eğitime katkı, elbette sadece maddi boyutlarda anlaşılmamalı. Parası olan para, zamanı olan zaman, sevgisi olan sevgi, fikri olan da fikir verir.
Devlet, Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren eğitime çok önem verdi. Bırakın, bütçeden en büyük dilimi, tümünü bile eğitime ayırsak, yine de, bugünkü sorunların pek çoğuna çözüm bulunamaz. Çünkü okuma çağındaki nüfusmuz, en az 100 ülkenin toplam nüfusundan daha fazla!..
İşte bu yüzden, hem eğitime daha fazla kaynak ayırmalıyız, hem de ayrılan kaynakları en iyi şekilde değerlendirmeliyiz...
Daha iyi eğitim için sadece müfredata değil, finansmana yönelik de yeni modeller aramak zorundayız. Yoksa, gelinen tıkanma noktasının boyutları daha da içinden çıkılmaz hale gelebilir.
Yeni model arayışlarının en başında da insan gücü planlaması ve sınavlardan kurtulmak gelmelidir. Ve bu konuda, iktidarları popülist politikalar üretmek zorunda bırakmaması gerekenler de velilerdir!..
Eğitim çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğidir.
Ve, ciddiye alınma zamanı geldi de geçiyor!...