adscode
adscode

Doğru Kitabı Okumak

Her yıl onbinlerce yeni kitap çıkıyor. Ortalama 70 yıl yaşayan bir insanın 10 yaşından itibaren haftada 1 kitap okuduğunu varsayarsak 60 yılda 3120 adet eser okumuş oluruz. Bu rakamı 2 bin ila 3 bin arası…

Doğru Kitabı Okumak
Konuk Yazar
30 yıl kadar evvel üniversitede öğrenciyken, eğitim sosyolojisi dersini veren Sayın Fahri Ünal hocama "Hangi kitapları okuyayım?" diye sormuştum. O da "Felsefe, tarih, dil, din, edebiyat, şiir, sosyoloji, bilim ile ilgili kitapları okumanı öneririm" demişti.
 
70'li yıllarda bir köy okulunda öğrenciydim. Okuyacak kitap bulamıyordum. Maddi koşullar nedeniyle kitap alamıyordum. Kıbrısçık ilçesinde kitapçı dükkanı bile yoktu. Sadece, küçük bir bakkal dükkanında Kemalettin Tuğcu'nun acıklı hikaye kitapları ucuz fiyata satılıyordu. Oradan "Çiftlikteki Sürgünler" adlı kitabı alıp okuduğumu hatırlıyorum.
 
Liseyi okuduğum Bolu'da il halk kütüphanesine üye olmuştum. Kütüphanede yüzlerce nitelikli kitap vardı. Her hafta ödünç kitap almaya gittiğimde acaba hangisini alsam diye bir türlü karar veremezdim.
 
İstanbul'da üniversiteye giderken Kadıköy'deki küçük halk kütüphanesini keşfettim. Oradan da 4 yıl boyunca çok istifade ettim. Sınıf ve yurt arkadaşlarım boş boş otururken, TV izlerken, lak lak ederken hep kitapları karıştırdım.
 
1989 yılında öğretmenliğe başladım. Her gittiğim yerleşim yerinde öncelikle halk kütüphanesinin nerede olduğunu öğrendim. Boş vakitlerimde hep kitapları inceledim. Edirne, Tokat, Manisa, Bolu, Artvin, Lefkoşa, Zonguldak gibi yerlerde bulunan kütüphanelerin hangi rafında ne tür kitaplar var hala belleğimde tutarım.
 
10 yaşımdan beri boş vakitlerimin çoğunu okumaya ayırdım. Hala okumayı planladığım binlerce kitap var. 35 yıldır okuyorum, 20 yıldır okuduklarımdan öğrendiklerimi kağıda döküp kitaplar çıkarıyorum ama yine de çok cahilim.
 
25 yıldır iyi - kötü öğretmenlik yapıyorum... Üzülerek söylüyorum ki tanıdığım yüzlerce meslektaşımın yüzde 90'ı kitap, gazete, dergi okumuyor. Okumayanlar okuyanları da küçümseme, makaraya sarma yoluna sapıyorlar. Öğretmenlerin çoğu futboldan, dizilerden, arabalardan, hurafe örülü dini konulardan, giysilerden bahsederek yaşıyorlar. Kitaptan, sanattan, sinemadan, tiyatrodan, bilgiden bahsedenler ayrık otu gibi kalıyorlar...
 
Kitap tercihi yaparken çoğu zaman "çok satanlar" listelerine kapılmadım. Ortalama kültür seviyesindeki insanların okuduğu kitaplar bana hep sade suya tirit gibi geldi. İnsana bir bilgi vermeyen hikaye, öykü, roman, anı kitaplarını da pek sevemedim. Siyasal, tarihsel, ekonomik, bilimsel, felsefi, sosyolojik, sağlıklı yaşam ve dinsel konularda yazılmış, okuyunca bir konuda kültür sahibi olabileceğim "araştırma" ürünü kitaplar daha çok ilgimi çekti.
 
Yapılan araştırmalara, anketlere göre dünyanın en az okuyan toplumları arasındayız. Kafe, kahvehane, pastane gibi mekanlar sürekli doluyken kütüphanelerimiz ölüm sessizliğinden çıkamıyor. Ödev yapmak, ders çalışmak isteyen gençler de olmasa kütüphanelere kimse uğramayacak...
 
Bilimden, felsefeden, sosyolojiden, dilden, ahlaktan, dinden, tarihten bahseden kitaplar sessizce okunmayı beklediği sürece bu topraklara medeniyet, çağdaşlık asla uğramayacak gibi görünüyor.  
 
Ali Özdemir / Eğitimci – Yazar - Yayıncı
Web: www.aliozdemir.net
E-posta: aozdemir53@hotmail.com

 

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)