adscode
adscode

Eğitim ortamları krizlere ne kadar hazırlıklı?

Eğitim ortamları krizlere ne kadar hazırlıklı? Salgın koşullarına bağlı olarak eğitim ortamlarında yaşanan mekânsal değişimler ve dönüşümler neler?

Eğitim ortamları krizlere ne kadar hazırlıklı?
Eğitim
Güncelleme : 13-Aug-21 18:04

Eğitim Reformu Girişimi (ERG), bu soruları odağına alan ve 2020-21 eğitim-öğretim yılında eğitim ortamlarına ilişkin temel gösterge, uygulama ve gelişmeleri inceleyen Eğitim Ortamları dosyasını 11 Ağustos 2021, Çarşamba günü ERG YouTube kanalında düzenlenen panelle kamuoyuna sundu.

ERG, eğitim alanında yaşanan önemli gelişmeleri ele aldığı Eğitim İzleme Raporlarının ikinci dosyasında eğitim ortamlarına odaklandı. Eğitim İzleme Raporu 2021: Eğitim Ortamları, 11 Ağustos 2021, Çarşamba günü ERG YouTube kanalında canlı yayımlanan etkinlikle kamuoyuna sunuldu. 

ERG Araştırmacısı Umay Aktaş Salman’ın moderasyonuyla gerçekleşen etkinlik, ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık’ın açış konuşmasıyla başladı. ERG’nin eğitime yönelik planlanan ve devam eden kamu politika ve uygulamalarının hedeflere uygunluğu, ulaşma ve ilerleme derecesi, kamu kaynaklarının hedefler doğrultusundaki kullanımına ilişkin bilgi sağlamak amacıyla sistematik ve düzenli veri toplayarak analiz ettiğini, kamuoyunu bilgilendirmek ve eğitim sistemini güçlendirmek için öneriler geliştirdiğini belirterek Eğitim İzleme Raporu’na katkıda bulunanlara teşekkür eden Arık’ın konuşmasının ardından, dosyanın yazarı, Şehir Plancısı Gizem Kıygı raporun temel bulgularını sundu. 

Kıygı, raporda eğitim ortamının mekânsallaştırarak ele alındığını belirterek, bunun fiziksel mekândan, okulun mimarisi ya da fiziksel dayanıklılığından daha geniş bir çerçeveyi oluşturduğunu vurguladı. “Eğitim ortamının sokak, mahalle, köy, bölge ve dünyayla ilişkili olduğunu ve diğer mekânlarla işbirliği ve paydaşlığı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz” diyerek rapordan öne çıkan bulguları paylaştı. 

 

Son bir yılda eğitim ortamları bağlamında yaşanan gelişmelerin, değişen ihtiyaç ve öncelikler çerçevesinde ele alındığı raporda, salgın nedeniyle okulların kapalı kaldığı süreye dair değerlendirmeler öne çıktı. Türkiye’nin pandemi döneminde OECD ülkeleri arasında Meksika’dan sonra okulların en uzun süre kapalı kaldığı ikinci ülke olduğunu söyleyen Kıygı, “Okulların açılıp kapanma kararlarında veri bazlı politika üretmenin, okuldan doğru veriyi almanın, her okulu bulunduğu mekânsal koşul içerisinde değerlendirmenin önemini anlamış olduk.” dedi. MEB’in üst politika metinlerinde iklim krizi ve afetlere yönelik amaç ve hedefler olmadığını sözlerine ekleyerek, “Pandemiden çıkarılan derslerle birlikte, eğitim ortamlarının dayanıklılığını göz önünde bulundurmak gerekiyor.” diye konuştu.

Rapor sunumunun ardından gerçekleşen tartışma bölümünde, Kıygı’nın yanı sıra PAB Mimarlık’ın Kurucu Ortağı Yüksek Mimar Pınar Gökbayrak konuşmacı olarak yer aldı. Panelin kolaylaştırıcısı ERG Araştırmacısı Umay Aktaş Salman, “Eğitim ortamları açısından salgın bize neler gösterdi ve buradan çıkarılacak dersler neler?” diye sorarak paneli başlattı.

Kıygı panelde, okulun çocuğun hayatında eğitim aldığı yer olmaktan öte bir anlam taşıdığını, okulun çocuk korumadaki rolü ve çocukların sosyal duygusal becerilerinin gelişmesindeki önemine dikkat çekti. “Okul, çocukların yalnızca örgün eğitime devam ettiği bir mekân değil, aynı zamanda birbirlerinden öğrendikleri, oyun oynadıkları, sosyalleştikleri ve psikososyal desteğe erişebildiği ve koruma mekanizmalarına dahil oldukları alanlardır. Okul kırılganlaştığında da güçlendiğinde de toplumu domino taşı gibi etkileyebilecek bir eğitim ortamı. Okulun hepimiz için onarıcı bir rolü olabilir.” dedi. Bu dönemde öğretmenlerin önemini de vurgulayan Kıygı, “Öğretmenlerin liyakatı kriz yönetiminde önemli. Kriz döneminde işbirliklerinin çoğalması, krizi yumuşatabilecek bir temel veriyor.” dedi ve pandemi dönemindeki kazanımlardan biri olarak öğretmen ve veli işbirliğinin güçlenmesini vurguladı.

Kıygı’nın ardından sözü alan Gökbayrak da konuşmasında okulun informal eğitim alanı olarak önemine ve mimari olarak karşılığına dikkat çekti. “Okul yaşantısı çocuk için toplumsal yapıyla ilk karşılaşma anı. Bu bağlamda öğrenme sınıf dışında, koridorda, açık alanlarda da devam eden bir süreç. Kırılma noktası, bu gibi birbirinden öğrenmeye alan açan, öğrenmeyi sınıf dışına çıkarabilecek informal alanların kaybedilmesi oldu.” diyen Gökbayrak, dijital teknolojilerin öğrenci odaklı eğitim anlayışına olası olumsuz etkilerinden duyduğu endişeyi de dile getirdi. “Yenilikçi eğitim modellerinde öğrenme öğrenci odaklı, öğrencinin etkinliği teşvik ediyor. Fakat dijital teknolojiler sebebiyle geri adım attığımızdan endişeliyim. Bu süreçte öğrenciyi pasif konuma atan, tek yönlü, didaktik eğitim sistemine geri döndük. Eğitimciler, mimarlar, pedagoglar olarak öğrenci odaklı eğitim hedefiyle pandemi öncesinde attığımız adımların tekrar hatırlanması gerektiğini düşünüyorum.” diye konuştu. Ayrıca, pandemi döneminde konuşulan tasarımsal önlemlerin eğitim ortamlarını diğer krizler karşısında da daha hazırlıklı hale getirebileceğine işaret eden Gökbayrak, “Pandemiyle birlikte iyi ve nitelikli mimarlığın önemini fark ettik. Doğal ışık ve hava alan, ek enerji yükü gerektirmeyen eğitim ortamları tasarlamak iklim krizi açısından da gerekli.” dedi. 

Eğitim İzleme Raporu 2021: Eğitim Ortamları dosyasında 2020-21 eğitim-öğretim yılında eğitim ortamlarına yönelik gelişmeler, uzaktan eğitiminin gerçekleştiği ev ile dijital ortamları kapsayacak ve çocukların yaşadıkları çevrenin eğitime etkisini ortaya koyacak şekilde kapsanıyor. Okul, ev ve dijital mecraları içine alan eğitim ortamları Bronfenbrenner’in Ekolojik Sistemler Kuramı çerçevesinde ölçeklendirerek ve mekânsallaştırarak ele alınıyor.


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)