En iyi lise, en iyi üniversite hangisi?
Şu günlerde milyonlarca aile iyi bir lise, iyi bir üniversite hayali yaşıyor.TEOG ve LYS “zulmü”ne biraz da bu yüzden katlanıyorlar.Peki, en iyi lise, en iyi üniversite ya da en iyi meslek arayışları…
Çekilen onca sıkıntı, harcanan onca para ve emek karşılığını buluyor mu?
Bu konuda velilerle çok tartışıyoruz.
İlle şu lise ya da şu üniversite dediklerinde, niye diye soruyor ama çok net cevaplar alamıyoruz.
Örneğin şu lise ya da şu üniversite dediklerinde, peki bu lise ya da üniversiteden mezun olanlar içerisinde bana medyada, siyasette, ekonomide, sanatta ya da herhangi bir alanda zirveye çıkan isimler sayın diyorum. Takılıp kalıyorlar.
Popüler lise ya da üniversite diploması, eskiden çok önemliydi.
Gazetelere ilan verilirken, üniversite adları özellikle belirtilir ve mülakatlarda da, hangi liseden mezunsunuz diye özellikle sorulurdu.
Son yıllarda, sadece ülkemizde değil, dünyanın her yerinde, öğretim kurumları değil, öğrenciler önce çıkmaya başladı.
Yani iyi okul yoktur, iyi öğrenci vardır anlayışı çok daha kabul görmeye başladı.
Hemen her alanda, dünya zirvesine tırmanan isimlere bakın, bunu rahatlıkla görebilirsiniz...
Alın size farklı bir bakış açısı daha!
Çok iyi diye bilinen lise ya da üniversitelerimize ilk bine, ilk beş bine giren öğrencileri değil de, ilk 500 bine girenleri gönderin bakalım ne yapacaklar?
Yani o öğretmenin kurumlarına değer katan elbette çok önemli birikimleri vardır ama asıl önemli olanın öğrenci olduğu asla unutulmamalıdır.
Ve bu çok popüler kurumlara girilirken, öğrenciler o kadar çok yoruluyorlar ki onların okullarına katkısı, giderek azalmaya başladı.
Sınav şampiyonlarının, popüler lise ve üniversite mezunlarının, hayatın akışı içinde kaybolmaları, biraz da bu yüzden...
Ya da bir başka pencereden bakıldığında, iyi öğrencileri hep yurtdışına kaçırıyoruz!
Ondan ortalıkta görünmüyorlar!
Daha da önemlisi eğitime ve eğitim alanlara verilen önem giderek azalıyor.
İşte size çok çarpıcı bir örnek:
Doğrular, yanlışlar!
“University of Oxford’dan hukuk alanında lisansüstü eğitime devam etmek için bir davet aldım. Kabul aldığım programın adı Magister Juris. Dünya üzerindeki en saygın ve en zor hukuk programı olduğu söylenen MJur hem bir yüksek lisans programı, hem de Oxford’un verdiği doktora eğitiminin ilk kısmı olma gibi bir işleve sahip.
Bu programa başvurmadan önce Türkiye’de hakim olup, emekli olana dek adalete hizmet etmek istedim.
Bunun için de üzerime düşen her şeyi yaptım. Fakat yazılı sınavlarda hep 90 ve üzeri puanlar aldığım halde, 2 dakika uzunluğundaki mülakatlarda sürekli elenip durdum.
Ülkemde istediğim yere gelmeme izin verilmeyeceğini anlayınca, yurtdışına gitmenin benim için en iyi yol olacağına karar verdim ve Oxford’a başvurdum. Sonrasında da bu okuldan kabul aldım.
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!
Emoji ile tepki ver!
Bu Haberi Paylaş :
Etiketler :
Benzer Haberler
-
Yorumu Gönder
0 Yorum
Diğer Yorumlar (0)
