Hangi deprem daha önemli?

Hadi yelpazeyi biraz daha genişletelim, kaset depremi, yargı depremi, dershane depremi diye sıralayalım gitsin...
17 Ağustos 1999’dan ne kadar ders aldık?
Hangi önlemleri hayata geçirdik?
En önemlisi de çok daha yıkıcı olan diğer depremler konusunda, birbirimizi daha fazla incitmenin ötesinde ne yapıyoruz?..

17 Ağustos unutuldu mu?
Merak ediyorum deprem haftası boyunca neler konuşulacak?
Havanda su dövülmeye devam mı edilecek yoksa beklenen olası büyük İstanbul depremi için alınan önlemler mi anlatılacak?
Görmediğimiz, bilmediğimiz, işitmediğimiz projeler mi gün yüzüne çıkacak?
Belediye başkanlığına aday olan diğer isimler, bugüne kadar yapılmayanları anlatmanın ötesine geçip, kendileri bu konuda ne yapacaklar, bu konuda ne kadar donanımlılar, bunu bizimle paylaşacaklar mı?
Evet İstanbul’un pek çok sorunu var ama sanki en önemlisi deprem ve bu hafta deprem haftası!
Eğer siz de bu konuyu ciddiye alıyorsanız, ne olur adayların tümüne ısrarla bu soruyu sorun ve oyunuzun rengini belirleyen en önemli etkenlerden birinin de bu olduğunu hissettirin. Yoksa yine unutulur gider...

Siyasi deprem
“Siyasette deprem yaşanıyor”, başlığı son günlerin en popüler manşetlerinden birisi. Peki bu depreme neden olan gerekçeler konusunda, sağlıklı tedbirler alınıyor mu?
Örneğin benzeri depremlerin yaşanmaması için yasal düzenlemeler yapılıyor mu?
Evet demek o kadar zor ki?
Siyasi depremi önlemek için alınan tedbirlerin, yargı depremi diye nitelendirilmesi ise geldiğimiz noktanın en ironik göstergelerinden birisi...

Eğitimde deprem
Kimilerine göre son haftalarda yaşanan depremlerin en şiddetlisi eğitimde gerçekleşecek. Dershaneler yasasıyla birlikte eğitimde en az 8 şiddetinde bir deprem yaşanacak. Her şey yerle bir olacak. Yarattığı yıkımın etkileri çok uzun yıllar sürecek. Ama kimilerine göre de bu bir deprem değil tam tersine bir reform.
Bakalım hangisi doğru? Bunu da zaman gösterecek.

Deprem etkinlikleri
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası bu haftaya özel çok önemli etkinlikler gerçekleştiriyor.
Tespit ve önerileri de çok farklı ve hepimizi duyarlı olmaya davet ediyorlar:
“Jeolojik gerçekliğinin bir sonucu olarak sıkça karşılaştığımız ve toplumsal yaşamın en önemli risk faktörlerinden biri olan depremlerin afete dönüşmesinin önlenmesi veya zararlarının azaltılması amacıyla en üst düzeyde stratejik planlar ve afet yönetim sistemlerinin     hayata geçirilmesi temelinde ele alınması gerekirken, bu gün sadece okullarda şiirlerle ve kompozisyonlarla hatırlanan bir etkinlik programına indirgenmiş bulunmaktadır.
2014 Yılı Deprem Haftası‘nda; toplumsal hafızamızın canlandırılması, toplumda deprem/afet bilincinin oluşturulması, eğitim sistemi içinde konunun işlenerek deprem/afetten korunmanın yollarının anlatılmasının ve ulusal bir afet yönetim sistemi ve eylem planlarının oluşturulmasının önemli ve gerekli olduğuna inanıyoruz.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri olarak, toplumun genelini ve mesleğimizi doğrudan ilgilendiren bu alanda, konuya ilişkin çeşitli konferanslar ve basın açıklamaları ile Deprem Haftası‘nın önemini topluma anlatmaya, depreme daha fazla hazır olunmasını sağlayacak politikaları ortaya koymaya çalışacağız...”
Kendilerini canı gönülden kutluyoruz. Görev ve sorumluluğunu unutmayan en azından birileri hala var.
Doğal depremler gibi sosyo-ekonomik depremler konusunda da umarız herkes üzerine düşen görevi yerine getirir
Özetin özeti: Depremler değil, duyarsızlık ve ihmalkarlık öldürür diyenlere kulak vermenin zamanı geldi de geçiyor...