adscode
adscode

Herkesin her dediğine inanmak gerekir mi?

Olduk olası yabancılara bayılırız. Kendi düşünce- lerimizden çok onların düşüncelerine itibar ederiz...

Herkesin her dediğine inanmak gerekir mi?
Milliyet Diyalog
Son dönemde moda oldu. Hemen sempozyuma ya da konferansa, yabancı birileri çağrılıyor.
Fena mı oluyor, kesinlikle hayır. Ama pek çoğu, bizdeki ilgi, iltifatı görünce uçtukça uçuyor.Keşke böylesi toplantılar, tartışmaya açık ve söylenenleri takip edilir noktaya gelse.
Örneğin biri çıkıp, üç, beş yıl sonra şunlar olacak dediğinde, keşke, önce, daha evvel söylediklerinin ne kadar gerçekleştiğine bakıp, sonra da şimdi söylediklerini takip altına alabilsek.
Eğer söyledikleri bir bir çıkıyorsa şapka çıkartıp, alkışlamak gerekir. Yok eğer üfürüyorsa da, bunu dikkate almak da boynumuzun borcu olmalı!...

5 yıl sonra?..
Nasıl bir sıfatsa tam olarak anlayamadım ama “Eğitimcilerin Gelecek Bilimcisi Frey“e dünkü Hürriyet’te tam sayfa ayrılmış. O da konuştukça konuşmuş.
İsterseniz gelin önce Nuran Çakmakçı’nın röportajından bazı satır başları alalım, sonra da altına mini minnacık notlar düşelim.
Da Vinci Enstitüsü’nün kurucu başkanı ve kıdemli gelecek bilimcilerinden biri olan Thomas Frey, günümüz eğitim sisteminin geleceğe göre tasarlanmadığını ve teknolojinin öğrenme stillerini tamamen değiştirdiğini söyledi. Frey, okullarda beş yıl sonra bilginin yüzde 50’sinin online verileceğini belirterek, “2020’de internete bağlı aletler dünyada insan sayısını geçecek. İşler, meslekler yeni formlar alacak” diyor.

Yeni trendler?
Frey’e göre önümüzdeki yılların eğitimdeki 5 trendi:
Trend 1: Teknoloji eğitim stilini değiştiriyor
Harvard Üniversitesi araştırmacıları, 2019 yılı itibariyle k-12 okullarında bilginin yüzde 50’sinin online verileceğini belirtiyor. Yaratıcı inovasyonla, işler, meslekler yeni formlar alacak. Buna hazırlıklı olmalıyız, eğitim öğretim ortamlarını da bu paralelde düşünmeliyiz.
Not 1: ABD’deki son büyük krizde, başkanın danışmanları Harvardlıydı. Ne o krizi görüp, önleyebildiler ne de kendi birikimlerini koruyabildiler. Bu varsayım, bırakın Türkiye’yi, ABD için de hayal ötesi bir durum. Yaşayıp göreceğiz...
Trend 2: Geleceğin endüstrileri
Fiziksel ortamın software ortamına taşınması ile internete bağlı aletlerde artış olacak. 2020 itibariyle internete bağlı aletler dünyada yaşayan insan sayısını geçecek. Akıllı lenslerle etrafa bakıp, saniyeler içinde havanın derecesini, nemini ölçmeniz ya da tabağınızdaki yiyeceğin kalorisini görmeniz mümkün olacak. Böyle bir ortamda eğitim alanların farklı işgüçlerine sahip olmaları, bunlara paralel becerilerle donatılmaları gerekir.
Not 2: 5 yıl sonranın bugünden farklı olacağı kesin. Ama 5 bin yıldır değişmeyen alışkanlıklar, 5 yılda değişmez. Belki, yüzde 1’lik bir dilim o noktaya gelebilir.
Trend 3: Geleceğin becerileri
2030’dan sonra mikro üniversiteler ortaya çıkacak. Uzun yıllar alan eğitim yok olacak. Çünkü hız, bilgi bizim şu anda algıladığımızın çok ötesinde gerçekleşeceğinden, yıllar alan geleneksel üniversite eğitiminin yerine çok özel konularda uzmanlaşılan 2-3 aylık mikro üniversiteler çıkacak.
Not 3: Sadece hayal. Aristo’dan beri okul ve öğretmenin pabucu dama atılmaya çalışılıyor. Ama hala ayaktalar. Olmaya da devam edecekler. Eğitim ve öğretim arasındaki farkı anlamayanlar da hala konuşmaya devam edecekler. Eğitim hiçbir zaman durağan değil, kendini hep yeniler. Sonuçta, tüm bu teknolojik gelişimi sağlayan da yine üniversite ve hocalar!..
Trend 4: Akıllı aletlerle vücudumuzun ihtiyacının belirlenmesi
Vinod Khosla’nın araştırmasına göre gelecekte örneğin doktorların yüzde 80’inin yerini, onlar kadar ve hatta onlardan daha etkili ve hızlı karar verecek akıllı makineler alacak. Vücutta yapılacak bir tarama ile kişinin hangi alanda kendini geliştirmesi gerektiği, hangi kitapları okumaya ihtiyacı olduğu gibi konular kolaylıkla ve hızlı bir şekilde belirlenebilecek.Yazının devamı için tıklayın!-Milliyet

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)