adscode
adscode

İdam Cezası Çözüm mü? Mevcut Yasaların Caydırıcılığı Var mı?

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI PROF.DR METİN FEYZİOĞLU DÜN GECE ABBAS GÜÇLÜ İLE GENÇ BAKIŞ'TA GÜNDEMİN ANA BAŞLIKLARI OLAN ÖZGECAN CİNAYETİ VE İÇ GÜVENLİK PAKETİNİ DEĞERLENDİRDİ.

İdam Cezası Çözüm mü? Mevcut Yasaların Caydırıcılığı Var mı?
Programlar
MÜNEVVER KARABULUT DAVASINDA KİMİN AVUKATLIĞINI NEDEN YAPTIĞI ELEŞTİRİLERİNE DE AÇIKLIK GETİRDİ.


İdam Cezası Çözüm mü? 

-İdam cezasını gündeme getirenler siyasetçiler. Bence popülist yaklaşıyorlar. 
-Özgecan’ın katillerinin suçu ispatlandığında hukukumuzda en ağır ceza olan ağırlaştırılmış cezayı alacaklar. Yani ömürlerinin sonuna kadar yatacaklar. Hiçbir hakimden taktiri indirimi alamazlar. Pişman olan öldürdükten sonra o vahşeti yapmaz.
Erkeğe kadına cinsel bir obje, bir mal onun hizmetkarı olarak işleniyor. Anadolu topraklarının geçmişine baktığınız zaman. Bizim kültürümüzde kadının üstün olduğunu, kadının karar merci olduğu bir kültür görürsünüz.
Erkek kadını dışarı göndermez, kimse ile konuşmasın, aile yapımıza laf gelmesin, aman toz konmasın. Erkek beni birisi ile mukayese ederse ezikliğim ortaya çıkar diyor. Şiddet uyguluyor ve şiddet bu noktada zirveye çıkıyor. 
-Kadınlar şiddeti kader olarak görüyor. Türkiye’de her şeyi baştan düşünmek lazım. ‘Anasının diz kapağını görünce tahrik olabilir’ cümlelerini bu ülkeden silip atmamız lazım. 6 yaşında evlendirilebilir ama 9 yaşında buluğa erdiğinde cinsellik olur gibi lafları el birliğiyle, hangi siyasi düşünceden olursa olsun kazımamız lazım.

Mevcut Yasaların Caydırıcılığı Var mı? 
-1600 yıllarında yaşamış çok önemli bir ceza hukukçusu vardır,  Cesare Beccaria onun bir cümlesi ile cevap vereyim ben buna. Cezaların ağırlığı idam dahil olmak üzere caydırıcı değildir. İnsanlara suç işlemekten caydıran cezanın mutlak olarak kendisine uygulanacağını bilmesidir bir kişinin. Yani bir ceza çok ağır olmayabilir ama suç işlediğinde suçunun tespit edileceği hiçbir kayırma olmaksızın yargılanacağı. Tanıdığının kendisini asla kurtaramayacağını bilir. Hukuk tam olarak uygulanırsa bir ülkede cezalar ağır olmasa bile caydırır diyor Beccaria.
-İngiltere’de yan kesicileri idam ediyorlar. Yan kesicilik suçunun en çok işlendiği an yankesicilerin idam edildiği sıra. Yani halk yankesiciler idam edilirken ağzını açıp darağacına bakarken idam edilenin arkadaşları sanatlarını icra ediyorlar o anda. Buda caydırmadığını gösteriliyor.

“Özgecan’ın katillerine idam diye girilir bu işe. Hükümeti devirmeye teşebbüs edenlerde idam edilsin diye çıkılır”
-Yargıya güven yüzde 10’lara düşmüş. Özgecan’ın katillerine idam diye girilir bu işe. Hükümeti devirmeye teşebbüs edenlerde idam edilsin diye çıkılır. 
Bugün sahte deliller ile yürütüldüğü sabit olan bir takım davalarda Balyoz, Ergenekon idam cezası olsaydı. Jet hızı ile idamlar verilmiş ve bir ihtimal koalisyon dediğimiz ortaklık dağılmadan öncede Allah bilir jet hızı ile meclisten idamlar onanmış olabilirdi ve geri dönüşü olmazdı. 
-Ceza mahkemesi kanununda hüküm kesinleştikten sonra o hükmü kaldıracak olağanüstü yollar var, yargılanmanın yenilenmesi iadesi gibi.

Savunma Hakkı 
-Bir avukat bir davayı almayı ret edebilir. Ancak bir ilde birden çok avukat bir sanığın davasını almayı ret ederse yasa bu defa savunma hakkının kutsallığını öne çıkararak derki; siz almak istemeyebilirsiniz am bu kişinin de savunmasız bırakılması sırf toplum bu kişiyi kötülüyor diye tek başına yargının önüne atılması sisteme daha büyük zarar verir. O sebeple baro başkanı bir avukatı görevlendirmek ile yükümlüdür. Görevlendirilen avukatın hayır demesi disiplin suçudur.
-1960 askeri darbesinden sonra makamlarından görevlerinden uzaklaştırılan Cumhurbaşkanının, Başbakanın ve Bakanların davalarını o zamanki İstanbul Barosu savunulmasını men etmişti. Davayı almayacaksınız demişti. Buda çok yanlış. Bugün ne diyoruz. O insanların asılmaması lazımdı diyoruz. Ve özür diliyoruz. Toplumun o anki hislerine, heyecanlarına göre insanları savunma hakkından mahrum bırakırsak ucu nereye varır. Mersin Barosu heyacanlı bir çıkış yaptı. Ama avukat görevlendirildi.

Neden Nida Garipoğlu'nun Avukatlığını Yaptı?
-Garipoğlu davasından 1 milyon dolar aldı tam bir algı operasyonudur. Ben bu paraları alabilmeyi isterdim bir avukat olarak. Aldığım zamanda vergisini verirdim. Algı operasyonunu yürütenler iktidar partisinin örgütlediği bir yapıdır. İktidar partisinin borazanlığını yapan bir gazetenin yazarları bir düğmeye basarak, daha önceden görevlendirilmiş olan kişilerle  bu operasyonu yapmakta. Bir avukat aldığı dava ile özdeşleştirilemez.
- Yasalar karşısında suçlu olduğuna inandığım bir tek kişiyi bile savunmadım. Savunabilirdim ama ben savunmadım. Savunan bir meslektaşımı kınamam çünkü herkesin savunma hakkı vardır.

“Cem Garipoğlu’nu asla savunmazdım”, “Cem Garipoğlu en ağır cezayı aldı. Çok da iyi oldu”
-Bu davada aylarca dosya kapalıydı. Cem Garipoğlu’nu asla savunmazdım. Benim vicdanım kabul etmezdi. Babası bana haber gönderdi ben bu suçu işlemedim dedi. Ama suçlanıyor. Sonunda doğru olduğu da ortaya çıkarsa buda benim kişisel ve mesleki gururumdur. 

-Eline testereyi alıp gencecik bir kızı oğlu ile evinde keserek öldürmek ile suçlanıyor.Olayın devamına baktım. Dosya kapalı delilleri göremiyorsunuz. Kızcağızın cesedini nasıl evden götürmüşler. Cem Garipoğlu kendi başına bir taksi çağırmış, bagajına bir gitar kutusu koymuş ve tek başına taksiye binmiş 30 km ötedeki bir yere gitmiş, dedesinin evinin önüne. Burada bir psikolojik bir sorun var. Ben o sırada İstanbul’da değilim diye bas bas bağırıyor. Savcıya sorduğumda vallahi dosya gizli diyor. 8 ay boyunca dosyayı görmek için 30 kez dilekçe verdim. Oğlanı saklamış diyorlar. 1 ay içinde adamı tutuklamışlar nereye saklayacak. 

-Bir adam bir adamı öldürdüğünde babasını da mahkum edeceğiz diye bir kanun yok. Benim 8 aydır istediğim bütün tape’ler sabah gazetesinde. Mahkemeye bir dilekçe yazdım.8 aydır sizden istediğim delilleri bana vermediniz. Ya gizliliği kaldırın yada hangi gazeteden dosyayı takip edeceğimi bana bildirin dedim. Büyük bir aşağılama bu bir avukata, sisteme... Bunun üzerine dosya açıldı. Ve delillere ve kamera kayıtlarında İstanbul dışında olduğu çıktı. 

-Sırf toplumu tatmin etmek için tutuklanmış bir kişinin beraatını sağladığım için saldırılıyorsa ben buna razıyım. Suçu işlemediği sabit olduğu için beraat etti. Benim için çok önemli. 
-Cem Garipoğlu en ağır cezayı aldı. Çok da iyi oldu. Ben Cem Garipoğlunu asla savunmazdım. Anne ve babanın çocuğunu polise, jandarmaya teslim etmemesi gibi bir insani madde vardır. İstese de ceza alamazdır.

-Hayatımda beni en eğiten davalardan biri oldu. Topluma karşı milyonlara karşı linç edilmek istenen birisi ve siz onu savunuyorsunuz. Sonunda haklı çıkıyorsunuz. Nasıl mesleki bir haz. Bugün eğer bin tane haksızlığa yedi düvele karşı direnebiliyorsam fanusta yetiştiğim için değil hayatın içinde bütün saldırılara karşı piştiğim için.

İç GüvenLik Paketi 
-Türkiye’de siyasetin yapılış tarzını A’dan Z’ye değiştirmek lazım. Böyle bir siyaset tarzı olmaz. Güven vermiyor. Sokaktan kopuk, halktan kopuk. Sokağa inelim lafları çok kullanılıyor ama hiçbir siyasi parti halkı bu yasa konusunda bilgilendirmeye çalışmıyor. Genel kurulda sayımız bu. Hayır, sokaktaki sayını arttırmaktır mesele. Halkı bilgilendirmek lazımdır. 
-Paket ortaya çıktığında 33 baro başkanını aldık. Meclise gittik. Önce basın açıklamasını yaptık. Niye karşıyız. Sebeplerini koyduk. Sonra siyasi partilerin meclis gruplarına gittik. 33 baro başkanı geldiyse ve bu pakete karşıyız dediyse burada bir dur. Bu paketi istemeyen vatan hainidir derseniz vallahi yemininizi yutuyorsunuz demektir. Çünkü o yemin bizi dinlemenizi emrediyor. 
-Baro başkanlarının siyasi görüşleri de vardır. Bizler çağdaş insanlarız. Kendimizi yakın hissettiğimiz partilerde vardır.  Bir tek Cumhurbaşkanının siyasi partisi olmaması lazım ama o da artık var.  Biz o gün HDP tandansında olan baro başkanlarının da katılımıyla MHP grubuna gittik.  MHP grubunda bu paket özelinde HDP tandanslı baro başkanlarımızla MHP Grup Başkan Vekilinin aynı düşündüğünü gördük. Alın size kaygı. Demokrasiden uzaklaşarak özgürlükleri ve toplum huzurunu koruyamazsınız. 

İç Güvenlik  Paketi Neleri İçeriyor?
Bu pakete toptan evet ya da toptan hayır demek taraf tutarak slogan vari yaklaşımlar ile söz söylemektir. Böyle siyaset olmaz. Böyle hukukçulukta doğru değil. Ben hükümetin muhtemelen seçimlerden sonra bir takım bombalı eylemlerin gerçekleşeceğini düşündüğünü ve istihbaratını aldığını ve bunlara karşı bazı yetkileri hızlı kullanılabilir hale getirdiğini hissediyorum. Bazı maddelerde bunlar var. 
-Çırılçıplak soyacağım dersen adamı polis yetkisi ile hayır karşıyım arkadaş. Soyamazsın kimseyi.
- Valiye kaymakama vatandaşı içeri attırma yetkisi veriyor. Hangi demokratik ülkede var. Liyakat sistemini yok etmiş. Hukuki güvenceleri ellerinden alınmış. Ve sen o vali kaymakama polise talimat verip hadi sen o adamı içeri al deme yetkisi tanıyorsun. Nedir şimdi bu iktidar partisinin ilçe ve il başkanlarına kaymakam ve vali eli ile canlarını sıkan herkesi içeri attırma yetkisidir bu 48 saat. Bunun iç güvenlik ile alakası yok. Bu rejim değişikliğidir. Sıkıyönetim ilanıdır aslında. Ben bu ülkeyi anti demokratik yollarla yöneteceğim. Yürütme organı bu yetki ile yargısal güce kavuşuyor olmaz ki. Kitlesel ölümlere sebep olacak bir bombalı eylemlerden endişe ediyorsanız hepimizin endişesi. Tedbir alalım. 
-Öbür tarafta benim telefonumu yargı kararı olmadan sen nasıl dinleyebiliyorsun. 
-Niçin valiye kaymakama insanları gözaltına alma yetkisi veriyorsun. Bırak buda dikta rejiminin maddeleri. 
-Molotof kokteylini silah haline getiriyoruz diyorlar. Yalan bu dedikleri Molotof kokteyli zaten bir silah. Polisimizin Molotof kokteyline karşı kendini savunacak yetkisi yok yalan. Eline Molotof kokteyli almış adam bir kere korunmaya layık biri değildir. Ama eline Molotof kokteyli aldı diye alnının ortasından vuramazsın. 
-Anayasamızın koruduğu toplantı ve gösteri yürüyüşü silahsız ve şiddetsiz gösteri yürüyüşleridir. Hiç kimse silah kullanılan şiddet kullanılan toplantı ve gösteri yürüyüşlerini savunamaz.
-Anayasada gösteriler ile ilgili izin şartı hiçbir yerde yok


Son kitabı "Çıkış Yolu"

Genç Bakış ile bu kitaba başladım. Dekanlığım sırasında 2007 Ankara hukuk fakültesinde Dengir Mir Fırat, aynen şunu söyledi. "1982 anayasası değiştirilmelidir. Çünkü faşist bir anayasadır. Çünkü Cumhurbaşkanının yetkileri Diktatör Kenan Evren için yazılmıştır. Bu yetkileri azaltmak lazımdır" dedi. Yani 2007 yılında Genç Bakış programında iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisinin resmi görüşü Cumhurbaşkanının yetkilerinin bir diktatör için yazılmış olduğu ve mutlaka azaltılması gerektiğiydi. 2007 de bu yetkilere çok diyen bir Adalet KalkınmaPartisi 2015 de daha bu yetkiler yetmiyor, daha da verin de tek başıma bu ülkeyi yönetiyim diyen Cumhurbaşkanı var. Bence son derece önemli. Çok hızlı tüketiliyor.

Politikaya Girecek mi? 

Günü gelir şartlar oluşur. Ben halkın içindeyim ve çalışıyorum burada öğrendiğimi buraya götürüyor ekliyorum.

"Cumhuriyetin bize aykırı olduğunu söylüyorlar"

-Bizim muhafazakar toplum yapımıza, dinimize, milli manevi geleneklerimize aykırı yaşam biçimimize aykırı olduğu öğretiliyor. Cumhuriyet parantezini kapat Osmanlıya gel deniliyor. Benim görüşüm şu. 
-Türkiye Cumhuriyeti bir sentezdir. 200 yıl önce biz aydınlanma yoluna çıkmışız. Ama çıkmadan önce 1300 'lü senelerde kadın-erkek eşittir demiş bir kültürümüz var.Hacı Bayramlar, Hacı Bektaşlar, Mevlanalar, Yunus Emreler ile Anadolu bir hoşgörü diyarı. Ve kadın çok önemli ve kadın eşit. Bu hoşgörü kültürünün üzerine bize suni bir vahabi selefi kültürü getirilmek isteniyor. Bugün yansımalarını görüyoruz. 
-Cumhuriyetin bize aykırı olduğunu söylüyorlar. Bir insanın içine doğduğu aile fakir veya zengin , toplumda ayrıcalıklı olmayan. Bunun bir farkı olmaması lazım. Bir insanın gidebileceği yer hayalleri ve disiplinli çalışması ile ölçülmeli. İşte bunu sağlamak zorunda olan sosyal devlet. Seni yola koyup önündeki maddi durumundan sağlığından, sosyal durumundan olan engelleri kaldırmak daha avantajlı dünyaya gelmiş olanla eşit koşullarda yarıştırmak. Bunları anlatıyorum insanlara. Bu anlattıklarımda insanların sofralarında olan, yolda, sokakta konuşulan konular. 

Benim mensup olduğum parti CHP. Ama Cumhuriyet Halk partililiğimi asla görevime hiçbir zaman karıştırmam.

"Cumhurbaşkanının 77 milyonu kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olacağı günü bekliyorum"

Bizim devlet terbiyemiz vardır makamların kurumların her zaman birbiri ile ilişkili biçimde olmasıdır. Ben sayın Cumhurbaşkanının 77 milyonu kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olacağı günü bekliyorum. Belki olur. Giderek umudum azalıyor. Bugün bir kısmını kucaklıyor. Tehlikeli bir gidiş. Yakınında olan birilerinin 77 milyon ayrımsız senin yurttaşındır. Senin gibi düşünmeyenlerde senin yurttaşındır. Seni herkes alkışlamak zorunda değildir, demeli.
 

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)