Soru 1: Sizi diğer üniversitelerden farklı kılan nedir? Adaylar neden sizi seçsin? Pandemi sürecinde hangi önlemleri aldınız? Yüz yüze eğitime Eylül’de başlayacak mısınız?
İstanbul Üniversitesi’ni diğer üniversitelerden farklı kılan unsurlardan ilki Türkiye’nin ve hatta dünyanın en eski ve köklü Üniversitelerinden birisi olmasıdır. Üniversitemiz, Yükseköğretim Kurulu’nca ilan edilen Araştırma Üniversitesi statüsüne sahip 11 üniversiteden birisidir. Bu kapsamda 2018-2019 yılları arasındaki performans değerlendirmesinde en yüksek yayın sayısına sahip üniversite konumundadır. İstanbul Üniversitesi, Türkiye’de iki Nobel Ödüllü mezuna sahip tek üniversitedir. Üniversitemiz, 77 Uygulama ve Araştırma Merkezi ve 145 Araştırma Laboratuvarıyla zengin bir araştırma alt yapısına sahiptir. Üniversitemiz bünyesinde yer alan her bir araştırma birimi, konusunda uzman ve araştırma niteliği ön plana çıkan akademisyenler tarafından yönetilmektedir. İstanbul Üniversitesi, küresel anlamda da rekabetçi yapısını güçlendirerek devam etmekte ve bu bağlamda uluslararası başarı sıralama kuruluşlarının pek çoğunda üst sıraları zorlamaktadır. Üniversitemiz, dünyanın en başarılı üniversitelerinin derecelendirildiği ARWU’da 2003 yılından günümüze istikrarlı bir şekilde ilk 500'de yer alan tek Türk Üniversitesi olmaya devam etmektedir.
Elbette üniversite sadece akademik performanstan ibaret değildir. İstanbul Üniversitesi, Üniversite yaşamının tüm yönleriyle hissedilebileceği bir kampüs kültürüne sahiptir. Hatta İstanbul ile bütünleşen bir yapısı olması nedeniyle bir şehir üniversitesi olarak da tanımlamak mümkündür. Bunların yanında kültür, sanat, spor ve diğer tüm branşlarda da ortaya koyduğu başarılarla ön plana çıkmaktadır. Mesela spor alanında milli takımlara kazandırdığı sporcuların yanı sıra gerek liglere gerekse kapsamlı spor organizasyonlarına damgasını vurmakta ve sporun bireysel ve toplumsal faydalarının bilincinde olan gençler yetiştirmektedir. İstanbul Üniversitesi Spor Birliği Kulübü, bünyesinde bulunan 29 branşı ile büyük başarılara imza atmakta; üniversitemizin spor alanındaki öncülüğüne önemli katkılar sağlamaktadır. Kadın Basketbol Takımımızın başarılı performansı, Türkiye şampiyonluğu elde eden Kadın Rafting ve Erkek Rafting Takımlarımız, büyük bir başarı göstererek ilk kez Süper Lig’e yükselen Erkek Hentbol Takımımız gurur kaynaklarımızdan sadece birkaçıdır. Sporcularımızın takım olarak elde ettikleri başarıların yanı sıra bireysel oyunlarda da önemli başarılar ortaya koyduğunu ifade etmek gerekmektedir. Bedensel Engelliler Masa Tenisi Türkiye Şampiyonası’nda Klas 9 sınıfı ferdi ve takım yarışmalarında Türkiye 3.sü olan masa tenisi sporcumuz ve Engelliler Türkiye Yüzme Şampiyonası’nda üç ayrı dalda altın, gümüş ve bronz madalya kazanan personelimiz ve öğrencimiz ile gurur duyuyoruz.
Üniversitemizin çok önemli bir diğer zenginliği ise artık her biri üretim merkezi haline gelmiş olan öğrenci kulüpleridir. 238 adet öğrenci kulübüyle bu alanda ulaşılması zor bir seviyede olduğumuzu söyleyebilirim. Bu bağlamda öğrencilerimizin kulüp faaliyetleri çerçevesinde çok önemli tecrübe ve kazanımlar elde ettiklerini ve kazanımların onların daha sonraki iş ve aile hayatlarına da çok olumlu etkilediğini söylemek oldukça mümkün.
Küresel salgın sürecinde ön lisans, lisans ve lisansüstü tüm programlarımız eğitim-öğretim faaliyetlerini uzaktan eğitim ve dijital öğrenme yöntemleriyle gerçekleştirdi. Üniversitemiz bünyesinde yapılandırılan Öğrenme Yönetim Sistemi’nde bir eğitim-öğretim yılı için şu ana kadar sekiz farklı içerik türünde 300 bini aşkın öğretim materyali öğrencilerimizin kullanımına sunuldu. Üniversitemiz, COVID-19 ile ilgili tıbbi çalışmalarındaki öncülüğünü sürdürürken, dünyayı her açıdan etkisi altına alan bu sürece farklı disiplinlerle de yaklaşarak çözüm getirme bilincini ortaya koydu, insanlığın faydasına sunduğu bilimsel çalışmalarıyla toplumsal sorumluluğunu yerine getirmeye devam etti.
Yüz yüze eğitimin Eylül’de başlayabilmesi öncelikli olarak Yükseköğretim Kurulu’nun küresel salgın şartlarına uygun şekilde vereceği kararla ilgilidir. İstanbul Üniversitesi olarak hazırlıklarımız Eylül ayında yüz yüze eğitim faaliyetlerine başlayacak şekilde yapıldı. Bununla birlikte harmanlanmış/hibrid öğretim çerçevesinde bölümlerin müfredatlarında yer alan kredi (AKTS) değerlerinden en az %20’si en fazla % 40’ını kapsayacak şekilde uzaktan öğretimle yapılmasına ilişkin hazırlıklar tamamlandı. Sınıf ortamında yüz yüze yapılacak derslerin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için de teknolojik imkanlar doğrultusunda seyreltilmiş sınıf uygulamalarına ilişkin hazırlıklar akademik birimlerimiz tarafından yapıldı.
Soru 2: Öğrenci ve mezunlarınızın memnuniyet oranını ölçüyor musunuz? Artırmak için neler yapıyorsunuz? Mezun olmadan ayrılan öğrenci oranınız nasıl?
Üniversitemizde öğrenci memnuniyetleri, her akademik dönemin sonunda otomasyon sistemi üzerinden, ders ve öğretim elemanı değerlendirme anketleri ile sistematik olarak ölçülmektedir. Üniversitemizin Kalite Koordinatörlüğü bünyesinde yapılan bu ölçümün sonucu yine sistematik şekilde akademik birimlere rapor edilmekte ve güçlendirilmesi gereken alanlara yönelik stratejiler geliştirilmektedir. Bu stratejiler geliştirilirken paydaşların tamamını kapsayan ortak akıl toplantıları yapılmakta ve sonuçlar Üniversite Senatosunda da tartışılmaktadır. Mezunların ise sadece takibi konusunda değil; günlük yaşamlarında da hem kendi içlerinde hem de Üniversiteyle birlikteliklerinin sağlanabilmesi amacıyla Türkiye’de bir ilk olarak çevrim içi sosyal ağ üzerinden Amfİstanbul adı altında bir platform yer almaktadır. Üniversitemizde öğrenci olduktan sonra mezun olmadan ayrılanların oranı sadece %4’tür. Bu da öğrenciyle olan bağlılık düzeyimizin ne kadar yüksek olduğunu belirten önemli göstergelerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Soru 3: Önümüzdeki 20 yıl içerisinde, dünya genelinde bugünkü mesleklerden yüzde 70’inin yok olacağı ve yerine yeni mesleklerin geleceğine yönelik çok sayıda araştırma var. MEB, YÖK ve ÖSYM bu konuda neredeyse hiçbir şey yapmıyor! Sizin bu yönde bir çabanız var mı?
Aslında bahsetmiş olduğunuz kurumların bu konulara ilişkin önemli çalışmaları bulunmakta. Örneğin, Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Eğitim Vizyonu çerçevesinde Geleceğin Mesleklerine ilişkin bir rehber yayınlamıştır. Yükseköğretim Kurulu ise “Geleceğin Meslekleri Çalışmaları” başlığında panel, çalıştay raporları ve makalelerin yer aldığı bir kitapçığı yine eğitimin hizmetine sunmuştur. İstanbul Üniversitesi olarak bizler de bütün bu çalışmaların ışığında, bugünü iyi analiz ederek ve geleceğe ışık tutarak çalışmalarımızı gerçekleştirmekteyiz. En yakın tarihli örnek vermem gerekirse Türkiye’de bu isimle bir ilk olarak “Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi”ni kurduk. Burada standart mühendislik eğitiminden farklı olarak geleceği şekillendirecek ve yön verecek mühendislik programlarına ağırlık verdik. Mesela Sağlık ve Fen alanlarında disiplinler arası çalışmaya imkan verecek olan Biyomedikal Mühendisliği, Türkiye’de bölüm olarak henüz hiç olmayan Siber Güvenlik Mühendisliği ve belki de tüm dünyada en fazla konuşulan bilimsel alanların başında gelen Yapay Zeka ve Veri Mühendisliği programları bunlardan sadece bir kaçı.
Soru 4: Üniversiteye giriş sistemini adil buluyor musunuz? Doğru bölümlere, doğru öğrencileri seçtiğini söyleyebilir miyiz? ve bugünün dünyasında aranan en önemli özellik yaratıcılık. Bizim sınav sistemi adayların yaratıcılığını ve hayallerini köreltirken, ilgi ve yeteneklerini de hiç ciddiye almıyor. Köreltilmiş yetenekleri yeniden canlandırmak sizler için zor oluyor mu? Bu seçimi siz yapıyor olsaydınız nasıl bir öğrenci profili isterdiniz?
Üniversiteye giriş sisteminin genel olarak adil bir yapı sunduğunu söyleyebilirim. Üniversiteye giriş sınavının yükseköğretim öncesindeki öğretim müfredatlarının tamamını kapsıyor olması ve bu müfredatlar çerçevesinde çoktan seçmeli soru havuzu oluşturuluyor olması en azından temel düzeyde gerekliliklerin yerine getirilmesini sağlıyor. Sistemin kusursuza yakın bir şekilde işleyebilmesinin sadece sistem gereklilikleri ile gerçekleşebileceğini düşünmüyorum. İyi kurgulanmış bir sınav sisteminin yanında doğru kariyer rehberliği, aile bireylerinin farkındalığı, öz farkındalık ve yetkinliklerin ölçülmesi mekanizmalarının da güçlü çalışıyor olması lazım. Bununla birlikte Üniversite sadece akademik eğitimin alındığı bir yer değildir. Üniversite yaşayan bir kültür ortamıdır. Bu nedenle üniversitemize gelen öğrenciler, aldıkları akademik eğitimin yanı sıra katıldıkları spor ve kültür faaliyetleri ile kulüplerin nezdinde büyük bir sinerji oluşturarak yaratıcılıklarını geliştirmektedirler. İstanbul Üniversitesi, ayrım yapmadan her öğrencinin kendi yeteneklerini ve becerilerini geliştirebileceği bir üniversitedir. Bu nedenle önemli olan İstanbul Üniversitesi’ndeki öğrencilik süreci ve bu sürecin öğrencilerimizin üniversite sonrası hayatına sunduğu katkıdır.
Soru 6: Devlet üniversitesi mi? Vakıf üniversitesi mi? Neden?
Kurumsal yapıları ve oturmuş seçkin akademik kadrolarıyla önceliğin köklü devlet üniversitelerinde olması gerektiğini düşünüyorum. Bu düşüncemin oluşmasında kurum hafızası ve kültürünün köklü Devlet Üniversitelerinde daha güçlü bir şekilde bulunması ve bunun eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerine doğrudan yansımasının büyük payı olduğunu da söylemek durumundayım. Fakat Vakıf üniversitelerini ve özellikle belirli bir grubunu göz ardı etmemek gerekmektedir. Burada önemli olan noktalardan biri de öğrencinin almış olduğu puan ve seçmek istediği alandır.
Soru 7: Üniversite mi seçilmeli, yoksa meslek mi? Tercihlerde hangisine öncelik verilmeli? Sıralama puana göre mi, yoksa istek sırasına göre mi olmalı?
Üniversite, entelektüel bilgi birikimini artırma ve aynı zamanda da işgücü piyasasına nitelikli eleman yetiştirme potansiyeli açısından her iki unsuru da bünyesinde barındıran bir yapıdır. Bu nedenle üniversite ve mesleği birbirinden ayırmadan her iki unsuru bütünsel bir yaklaşımla ele almak gereklidir. Sıralama ise, öğrencinin isteği ve sıralama puanı ile yüzdelik dilimi göz önünde bulundurularak yapılmalıdır.
Soru 8: Bir rektörün ve özellikle de hocaların ulaşılabilir olması gerekir. Kapınız öğrencilere her zaman açık mı? Pek çok üniversitede olduğu gibi kayıttan sonra öğrenciyle diyaloğunuz bitiyor mu?
Bilgi ve iletişim çağındayız ve bu çağda iletişim halinde olmamak mümkün değildir. Elbette kayıttan sonra öğrencilerimizle diyaloğumuz bitmiyor, aksine kayıt sonrası dönem öğrencilerle diyaloğumuzun yeni başladığı bir dönemdir. Keza öğrencilerimizle, onlar mezun olduktan sonra dahi diyaloğumuzu çok yönlü bir şekilde devam ettirmekteyiz.
Soru 9: Adayların ve ailelerin kafası çok karışık, yapılan yönlendirmeler de çok abartılı. Doğru bilgi ve doğru yönlendirme konusunda vicdanınızın sesini dinliyor musunuz? Bu konuda neler yapıyorsunuz?
İnternet teknolojileriyle bilgiye erişimin kolay olduğu bu çağda gerek adaylar gerek de aileleri üniversiteler ve bölümlerle alakalı bilgilere rahatlıkla ulaşabilmektedirler. Bunun yanı sıra rehberlik hizmetleri ve hatta akran öğrenmesiyle adaylar ve aileler seçimlerini yapabilmektedirler. İstanbul Üniversitesi, Türkiye’nin öncü bir eğitim kurumu ve bilim yuvası olarak her zaman doğru bilginin tarafındadır. Bu nedenle gerek aday öğrenciler gerekse aileler açık ve şeffaf iletişimi benimseyen kurumumuzdan doğru bilgiyi edinebilmektedir. Zengin ve nitelikli bilgi ağı ile İstanbul Üniversitesi en üst düzey puan alanların tercih ettiği bir üniversitedir. En yüksek puan alan öğrenciler tarafından yoğun bir şekilde tercih edilen Üniversite olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim.
Soru 10: Üniversiteden mezun olan öğrencilerin sahip olacağı değerler, yetkinlikler, mücadele hırsı, vizyon ve en önemlisi de mutlu ve başarılı bir geleceğe yönelik motivasyon kaynaklarınız neler?
Üniversitemizden mezun olan öğrenciler; karmaşık problem çözme becerileriyle birlikte eleştirel düşünme ve analiz etme yetkinliklerini elde etmektedir. Bununla birlikte öğrenciler, analitik düşünme ve inovaktif olma, muhakemede bulunma ve fikir üretme, yaratıcılık ve girişimcilik gibi bugünü takip eden ve geleceğe yön veren olguları içeren vizyon ve yetkinliklerle eğitimlerini tamamlamaktadırlar. Kültür, sanat ve spor faaliyetleriyle birlikte de öğrencilerimiz aktif, sosyal, girişken ve geleceğe yön veren gençler olarak mezun olmaktadır.