adscode
adscode

Öğrencilerin Üniversite Tercihlerine Etki Eden Faktörler Üzerine Türkiye Geneli Bir Araştırma

Türkiye’de hemen hemen yarısı vakıf olmak üzere 200 civarında üniversite bulunmaktadır. Üniversite sayılarındaki bu artış, rekabeti de beraberinde getirmektedir.

Öğrencilerin Üniversite Tercihlerine Etki Eden Faktörler Üzerine Türkiye Geneli Bir Araştırma
Eğitim
Türkiye’de hemen hemen yarısı vakıf olmak üzere 200 civarında üniversite bulunmaktadır. Üniversite sayılarındaki bu artış, rekabeti de beraberinde getirmektedir. Bu rekabette başarılı olabilmek için öğrencilerin üniversitelerle ilgili görüşleri, hangi faktörlerden ne ölçüde etkilendikleri ve üniversiteleri nasıl algıladıkları önem kazanmaktadır.

Tercih yapmak her zaman zor bir süreçtir. Hele bu tercih insanın tüm hayatını etkileyecek derecedeyse daha da zordur. Bu nedenle karar verici, tercihler içinde en uygununu seçmek için belirli kriterleri göz önünde bulundurmalıdır.

Bu araştırma, Türkiye’nin yedi bölgesinde ve her bölgenin en büyük ilinde –İstanbul, Ankara, İzmir, Erzurum, Adana, Samsun ve Gaziantep- üniversite sınavına hazırlanan lise son sınıf öğrencilerine ve mezun öğrencilere anket uygulanarak yapılmıştır. Araştırmada 1350 kişiye ulaşılmış 1112 öğrencinin anketi değerlendirmeye tabi tutulmuştur.

Çalışmada çıkan sonuçlara baktığımızda, öğrencilerin üniversite tercihinde en önemli faktörün ‘Tercihlerimi yaparken, okuyacağım üniversitenin bulunduğu şehri dikkate alırım.’ ifadesinin olduğu görülmüştür. Türkiye’nin en prestijli ve en çok rağbet edilen üniversitelerinin metropol dediğimiz; İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi şehirlerde olması bu ifadenin ne kadar doğru olduğunu göstermektedir.

Diğer önemli bir faktör ise ‘İş güvencesi sağlayan üniversitelere tercihlerimde öncelik veririm.’ ifadesidir. Günümüzde bir insanda aranan en büyük özellik bir meslek sahibi olup olmamasıdır. Çünkü meslek, o kişinin toplumdaki sosyal statüsünü belirleyen en önemli göstergedir. İnsanların da üniversiteyi bitirdikten sonra bir meslek sahibi olmaları en doğal haklarıdır. Fakat üniversitelerin çoğalıp mezunların artması; bunun yanında istihdamın buna paralel olarak artmaması, iş bulmayı güçleştirmiştir. Türkiye’de 2015 TÜİK verilerine göre 600 bin civarında işsiz üniversite mezunun bulunması düşündürücüdür. Tabi bunda devletin eğitim politikasının yanlış yönetilmesinin de payı olduğu düşünülmektedir. Çünkü ihtiyaç olmayan alanlarda üniversitelerde bölüm açıp öğrenci yetiştirmek, mezun ettikten sonra o öğrencileri istihdam edememek yanlış politikanın sonucu olduğu söylenebilir. Bundan dolayı öğrenciler üniversiteyi tercih ederken iş bulma olasılığı yüksek olan üniversiteleri tercih etmektedirler. Çünkü bazı işverenler belirli üniversitelerden ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Hatta iş ilanlarında ‘sadece OTDÜ, Boğaziçi Ünviversitesi öğrencileri başvurabilir’ gibi ifadelerin de olduğu görülmektedir.

Üçüncü derecede önemli faktör ise, ‘Tercih edeceğim bölümün imajının iyi olmasını önemserim.’ ifadesi olduğu anlaşılmıştır. Türkiye’de üniversitelerin bazı bölümleri üniversiteyle özdeşleşmiştir. Hukuk denildiğinde akla gelen Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’dir. Tıp denildiğinde Hacettepe ya da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, mühendislik denilince İTÜ Mühendislik Fakültesi, İlahiyat denilince Marmara İlahiyat gelir akla. Bu nedenle bazı bölümler üniversitenin önüne geçmiştir popülerlik yönüyle. Bu da öğrencilerin tercihinde üçüncü derecede önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.

Araştırmada öğrencilerin tercihte en az etkili olduğu faktörlerin; ‘Üniversite tercihi yaparken bir yakınımın bu üniversitede okumuş/okuyor olması benim için önemlidir. Tercihlerimde okulun yönlendirmelerini dikkate alırım. Üniversitenin ailemin yaşadığı yere yakın olması benim için tercih sebebidir.’ ifadeleri olduğunu görmekteyiz. Bu ifadelere baktığımızda öğrencilerin tercihinde okulun etkisinin hemen hemen hiç olmadığını görmekteyiz. Dershanenin etkisinin okula göre daha fazla olması ülkemizin içinde bulunduğu durumu göstermektedir. Çünkü dershaneler, okulun eksiklerini tamamlamak için ortaya çıkmış eğitim kurumlarıdır. Fakat görülmektedir ki eğitim konusunda dershaneler okulun önüne geçmiştir. Bundan dolayı öğrenciler dershaneye, sınav süreçlerinde okuldan daha fazla önem vermektedir.

‘Üniversitenin ailemin yaşadığı yere yakın olması benim için tercih sebebidir.’ ifadesinin tercihte en az etkiye sahip olması düşündürücüdür. Öğrenciler üniversite okurken ailesinin yanında olmasını istememesi akla birçok şey çağrıştırmaktadır.  Aileye bağlı bir hayattan, her konuda özgür olduğu bir hayatı tecih etmesi belki de en önemli bir sebebtir. Demek ki üniversite, öğrencilere yeni bir ‘hayat’ vaad etmektedir. Öğrenciler de bu hayatı yaşamak için aileden uzaklaşmak istemektedirler.

Yabancı çalışmalara baktığımızda bir üniversitenin bulunduğu yer, bölümün imajının iyi olması, kampüsün gelişmiş olması, köklü bir üniversite olması, sosyal imkanların iyi olması, akademik kadro gibi özellikler bizim çalışmamızda çıkan sonuçlarla örtüşmektedir.

Çalışmamızda çıkan bir diğer sonuç olan ‘iş güvencesi sağlayan üniversitelerin tercih edilmesi’ maddesi farklılık göstermektedir. Bunun sebebi Batılı ülkelerde üniversitelerde okuyan ve mezun olan öğrencilerin iş bulamama olasılıklarının olmaması düşünülebilir. O ülkelerde istihdam sorunu Türkiye’deki gibi olmayabilir. Yani üniversiteden mezun olanların hepsi alanlarıyla alakalı mesleklerini icra etme imkanları bulmuş olabilirler. Şunu biliyoruz ki, Avrupa’da çoğu ülkede öğrenciler ilköğretim sonunda ya bizim meslek lisesi dediğimiz liselere ya da üniversiteye yönelik akademik liselere yönlendiriliyorlar. Meslek lisesini bitirenler üniversite okumadan işçi olup topluma kazandırılırken akademik liseye gidenler ise üniversiteye girerek lisans eğitimlerini tamamlayıp meslek sahibi olarak topluma kazandırılıyorlar. Bizde ise üniversite sınavına üniversitede okuma kapasitesi olmayan öğrenciler de girmektedir. Bunu sınav sonuçları açıklandıktan sonra çıkan manzaradan görmekteyiz. Binlerce öğrencinin sıfır çektiği belirtiliyor. Mart 2015 YGS’de sorulan 160 sorudan 180 puana karşılık gelen 30 civarında soruyu yapamayan yaklaşık 600 bin öğrencinin olduğunu söylersek eğitim politikamızın yanlışlığını daha net bir şekilde görmüş oluruz.

Üniversitelerin, sektörde varlıklarının devam ettirebilmeleri ve yeni öğrenci çekebilmeleri için bazı faktörleri dikkate almaları gerekmektedir. Hedef kitle olan öğrencilerin beklentileri doğrultusunda; eğitim hizmetleri geliştirilerek akademik kadro güçlendirilmeli, öğrencilerinin mezun olduktan sonra iş bulmalarını kolaylaştıracak iş dünyası bağlantıları kurulmalı, öğrencilerin dünya görüşünü rahatlıkla yaşayabilecekleri ortamlar oluşturulmalı, üniversitenin ve bölümlerin imajlarının iyileştirilmesi için gerekli tedbirler alınmalı, kampüsün gelişmiş ve sosyal imkanların iyi olmasına dikkat edilmeli, barınma ve ulaşım olanaklarının öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayacak yeterlikte olması sağlanmalıdır. Üniversiteler için akademik kadro önemli bir faktördür. Bu konu hem eğitim kalitesinin hem de genel anlamda üniversite kalitesinin artmasını sağlayacaktır. Kampüsün fiziksel görünümü ve ders araç gereçleri; teknoloji ve görsellikle zenginleştirilerek öğrencilere sunulmalıdır. Eğitim verilen binalar ve sınıflar haricinde de öğrencilerin beslenme ihtiyaçlarını karşılayacak olan kantin ve yemekhane olanaklarının da önceden düşünülmesi gerekmektedir.

Bilimin merkezi sayılan ve bilim adamı yetiştiren üniversitelerin kütüphane ve laboratuar olanaklarının ihtiyaçlara cevap vermesi gerekmektedir. Çünkü üniversitelerin uluslararası alanda söz sahibi olmaları üniversite elemanlarının yapmış oldukları araştırmalara ve yayımladıkları bilimsel makalelere göre olmaktadır. Bunu da ancak politikadan uzak ve bireylerin dünya görüşlerini rahatlıkla yaşayabilecekleri ortama sahip üniversiteler gerçekleştirebilir.

Dünyanın global bir köy olduğu ve bu köyün resmi dilinin de İngilizce olduğu düşünülürse yabancı dil eğitiminin önemi bir kez daha önem kazanmaktadır. Bu nedenle üniversitelerin yabancı dil eğitimine önem vermesi ve yurt dışı eğitim olanaklarının olması üniversite tercihi yapacak öğrenciler için cazip bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Öğrenciler üniversite eğitimleri boyunca ekonomik sıkıntı yaşamamak için burs imkanı iyi olan üniversiteleri tercih etmek istemektedirler. Bu konuda vakıf üniversitelerinin devlet üniversitelerine göre daha cömert oldukları görülmektedir.

 ‘Tercih edeceğim üniversitenin imajının iyi olmasını önemserim.’ ifadesi de öğrencilerin tercihinde önemli bir faktör olarak görülmektedir. Türkiye’de Boğaziçi, OTDÜ, Bilkent, Koç, Sabancı gibi üniversiteler hem bulundukları şehir, hem akademik kadro hem de mezuniyet sonrası iş imkanları yönüyle öğrenciler arasında imajı iyi olan üniversitelerdir. Dolayısıyla da tercihte bu faktör önemli bir yere sahiptir.
Tercihte diğer bir önemli faktör, ‘Üniversite kampüsünün gelişmiş olması tercihlerimde etkilidir.’ ifadesidir. Popüler ve gözde üniversitelerin hepsinin de kampüsünün olması ve bu kampüste öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayacak imkanların, sosyal alanların bulunması, bu düşünceyi desteklemektedir.

Bir diğer önemli faktör, ‘Üniversite tercihlerimde,  sunulan staj olanaklarını dikkate alırım.’ ifadesidir. Mezuniyet sonrası iş bulma imkanının önemli olduğu bir zamanda, üniversitenin staj olanakları önemlidir. Bazı üniversiteler daha okurken öğrencilere staj imkanı sağlamaktadır. Özellikle mühendislik bölümleri olan üniversiteler, öğrencilerin teorik bilgilerini pratiğe çevirmeleri için bu imkanı sunmaktadır.

‘Tercih ettiğim üniversitenin köklü bir üniversite olmasını isterim.’ ifadesi de tercihte önemli bir faktördür. Dünya çapında en önemli üniversiteler denilince akla gelen; Harward, Yale, Oxford gibi üniversitelerdir. Bu üniversitelerin en önemli özelliği kuruluşlarının çok eskiye dayanması yani köklü birer üniversite olmasıdır. Türkiye’de de aynı durum geçerlidir. İstanbul, Ankara, Hacettepe gibi üniversitelere baktığımızda kuruluşlarının çok eskiye dayandığını ve bazı alanlarda birer ekol olduklarını görmekteyiz.

Ve son önemli faktör, ‘Tercih ettiğim üniversitenin akademik kadrosu benim için önemlidir.’ ifadesidir. Rekabetin çok olduğu günümüzde üniversitelerin farkındalık oluşturmak için akademik kadrolarına; nitelikli, popüler isimleri kattığını görüyoruz. Bunun en belirgin göstergesi tercih zamanlarında üniversitelerin, reklamını yaparken akademik kadrolarını da  ilan etmeleridir.

Katılımcıların üniversite tercihine etki eden faktörlerde en fazla önem verdikleri beş faktör:

1.Tercihlerimi yaparken, okuyacağım üniversitenin bulunduğu şehri dikkate alırım.
2. İş güvencesi sağlayan üniversitelere tercihlerimde öncelik veririm.
3. Tercih edeceğim bölümün imajının iyi olmasını önemserim.
4. Üniversitenin tercih edeceğim alana/programa odaklanmış olmasını dikkate alırım.
5. Tercihlerimde dünya görüşümü rahatlıkla yaşayabileceğim ortamı olan bir üniversite tercih ederim.
 
Katılımcıların üniversite tercihine etki eden faktörlerde en az önem verdikleri beş faktör:
  1. Yakın arkadaşlarımla aynı üniversitede olma fikri tercihimde etkilidir.
  2. Okuyacağım bölüm için hazırlık sınıfı olan üniversiteler tercihlerimde önceliklidir.
  3. Üniversitenin ailemin yaşadığı yere yakın olması benim için tercih sebebidir.
  4. Tercihlerimde okulun yönlendirmelerini dikkate alırım.
  5. Üniversite tercihi yaparken bir yakınımın bu üniversitede okumuş/okuyor olması benim için önemlidir.’ ifadeleridir.
 
 
Hayati Özcan

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)