adscode
adscode

Okullar açılıyor! İlk tanışma nasıl olmalı?

Okul öncesi eğitime adım atacak çocuklarda aile ve öğretmen iş birliği çok önemli. İlkokul birinci sınıflar için çocuğun okula gitme düşüncesine hazırlaması ise uyumu kolaylaştırıyor.

Okullar açılıyor! İlk tanışma nasıl olmalı?
Eğitim
Güncelleme : 28-Aug-22 09:26

Okullar 12 Eylül’de açılacak. Ancak okul öncesi ve ilkokul birinci sınıflar, uyum eğitimleri kapsamında 5 Eylül’de sınıflarda olacaklar. Okulla ilk tanışma, milyonlarca aile ve çocuk için hem heyecan verici hem de sancılı bir süreç demek. Çocuğun okula doğru yaşta gitmesi ve eğitimleri almaya hazır olması bu sürecin sorunsuz tamamlanmasında en önemli etkenler. Peki çocuğun okula mutlu bir başlangıç yapabilmesi için ailelere düşen görevler neler? Milliyet'ten Mine Özdemir Güneli'nin haberinde okula uyum sürecine dair merak edilen soruları Dünya Danışmanlık Merkezi Çocuk-Ergen Birimi Süpervizörü, Aile Danışmanı, Uzman Klinik Psikolog Begüm Altunel cevapladı.

SOSYAL BECERİYE DİKKAT

Okula başlama yaşı kaç olmalı?

Okul öncesine başlangıç için 2 yaş sonrasında oyun gruplarını, 3-6 yaş dönemi için ise anaokulları ile çocukları yaşama hazırlamak çok önemli. Okul öncesi kurumlarda, çocukların sosyal beceriler dediğimiz; sohbeti başlatma-sürdürme, duruma uygun yanıt verme ve sorun çözme gibi yaşamın temelini oluşturan becerileri kazanması hedefleniyor. Sosyal beceri eksikliği yaşayan çocuklar girdikleri sosyal ortamlarda kaygılı, heyecanlı ya da çok öfkeli davranabilirler. Sosyal beceri yetersizliği kısa ve uzun vadede okula uyumda zorluk, okulu olumsuz algılama, başarısızlık, okulu reddetme ve zayıf benlik algısı gibi birçok sonuca götürebilir. Oyun terapisi ile ailelere bu konuyla ilgili de destek sağlıyoruz.

Okula başlangıç için öncelikle çocuğun sağlıklı bir gelişim seyrinde olması beklenir. Gelişimde desteklememiz gereken bir alan varsa bunu aileyle paylaşıyoruz. Ebeveynlerin okul öncesi dönemde çocuklarıyla ilgili gözlemleri çok kıymetli.

Okula erken ya da geç başlamanın ne gibi olumsuz yanları var?

Uzmanlar tarafından okul öncesine başlangıç için bir yaş aralığı verilse de her çocuğu ve aileyi kendi koşullarıyla değerlendirmek gerekir. Örneğin; bir ailenin şehir değişikliği-taşınma planı olduğunu düşünelim. Diğer şehirde çocuğun 3 buçuk yaşında okula başlaması daha uygun olabilir. Kısa bir dönem içinde birçok değişiklik yaşaması yerine okula biraz geç başlaması daha iyi bir seçenek olabilir. Burada çocuğun yararına karar alınmalı. Fakat ilkokul birinci sınıf başlangıcı için 72 ay sınırından bahsedebiliriz. Örneğin 68 aylık bir çocuk bilişsel becerileri oldukça iyi olarak değerlendirilmiş diyelim. Eğer grup etkileşimi ve duygulara yönelik becerilerde zorlanıyorsa okul yaşamında zorlanması olasıdır. Ebeveynlere çocuklarını bu konuda destekledikten sonra okul sürecini yeniden değerlendirmelerini öneririm.

AYRILIK KAYGISI YAŞANIYOR

Çocuğun okula hazır olup olmadığı nasıl anlaşılır?

Yaşam deneyimi için evin konforu sonrası, okulun kuralları bazı çocuklar için zorlanmayı beraberinde getirir. Okul öncesi dönemde çocuk ilk kez ebeveynlerinin olmadığı bir ortamda isteklerini dile getirmeye başlar. “Paylaşmak güzeldir” cümlesiyle tanışır. Evde odasında istediği oyuncağı istediği zaman oynayabilirken, arkadaşı sınıfta onun çok istediği bir oyuncakla oynarken beklemek ve uygun yolla dile getirmek konusunda kazanımlar edinir. Akranlarıyla paylaştığı en ufak an bile çocuğun duygusal dünyasına yaşam deneyimi olarak eklenir. Kişilik gelişiminin de hızlı devam ettiği bu dönem, konfor alanının dışında okul gibi bir ortamda şekillenir. Pandemi sonrası oyun terapisi seanslarında sık çalıştığımız konulardan biri de ayrılık kaygısı dediğimiz durumu yaşayan aileler oldu.

Bazı çocuklar ebeveynlerinden ayrılamıyorlar. Anne-babaların çocuktan ayrılmaya hazır olmaması da bu sorunun sebebi olabilir mi?

Son dönemde ebeveynlerin: “Çocuğum doğduğundan beri ondan ayrılamıyorum. Kendime hiçbir zamanım yok. Bu sebepten dolayı çok yorgunum” gibi cümlelerine çokça rastlamaya başladık. Aşırılık kavramı ile bunu açıklayabiliriz. Bazen de ebeveynin çocuğunu yetiştirirken, kendi çocukluğunda yapamadıklarına dair bir telafi etme mekanizması gibi işlediğini düşünüyorum. Her anını çocuğa vermek, tüm şartları o daha talep dahi etmeden sunmak gibi. Çocuğun ayrı odada uyuyamaması, yalnız başına hiç oynayamaması, çocuğu işe başlamasını istemediği için annenin kariyerinden vazgeçmesi ebeveynin ayrışamadığını gösteren sinyaller... Annenin kendi kaygı düzeyini fark etmesi, sağlıklı ayrışma sürecinin desteklenmesi ve çocukla oyun terapisi seanslarının gerçekleştirilmesi sorunun çözümüne giden yollardan birkaçı.

UYUM SÜRECİ 4 HAFTAYI GEÇERSE DESTEK ALINMALI

Okulların açılmasına kalan bir haftada, hazırlık için neler yapılmalı?

Çocuğun ağlaması direkt bir “travma” yaşaması demek değildir. Çocuğun okul öncesinde okuldaki ilk gün kucaktan alınıp, ebeveynden koparılması bir süreç yönetimi olmadığını gösterir. Bu travmatik denebilecek bir deneyim. Ailenin ve okulun iş birliği içinde ilerlemesini, sakin iletişim kurmasını öneririm. İlkokul başlangıcında ise bir hafta önce okula gitmek, okulla ilgili konuşmak uyum sürecini başlatır. Bir süre sonra çocuk bu yeni tanıdığı alanı, ev gibi güvenli bir alan olarak görüp aidiyeti kurmaya başlar. 4 hafta sonrası okula uyum süreci tamamlanmadıysa, çocuk için ebeveynden ayrılmak zorlayıcı oluyorsa aile mutlaka destek almalı.


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)