adscode
adscode

Okulların hepsi açılabilir miydi? Atanmayanlar öğretmen değil mi?

Hemen her konuda kafa karışıklığı yaşıyoruz. Enerjimizi ve kaynaklarımızı çözüm için değil, incir çekirdeğini doldurmayacak tartışmalara ayırıyoruz.

Okulların hepsi açılabilir miydi? Atanmayanlar öğretmen değil mi?
Milliyet Diyalog

Sınav ve ezber odaklı eğitim sistemiyle nasıl ki bir arpa boyu yol alamıyorsak, demagoji odaklı yaşam tarzıyla da çoğu zaman, birbirimizi yemenin ötesine geçemiyoruz.

Keşke biraz daha çözüm ve üretim odaklı olabilsek ama olmuyor, olmuyor, olmuyor!..

Demokraside çare tükenmez derler.

Güzel bir söz ve hayatın her alanı için geçerli.

Keşke, bu konuda bir farkındalık yaratabilsek, işte o zaman her şey çok kolay olabilir.


Şu sıralar, en önemli sorunumuz, pandemi ve okullar olduğu için bu konuya kafa yoran ve öneri getiren çok hem de çok fazla!

Okulların bir süre daha kapalı tutulmasını, çözüm olarak sunanlar kadar, tümüyle açılmasının bir zorunluluk olduğunu dile getirenler de var.

MEB ise risk haritasına göre, kademeli ve temkinli bir süreci tercih ediyor!

Peki, doğru olan ne?

İşte onu zaman gösterecek! Çünkü karar vericiler üzerinde çok yönlü ve çok yoğun baskı var ve çoğu zaman yapılması gerekenden çok, günün koşullarına göre olması gereken hayata geçiriliyor.

Daha çok okul!

Okulların tümüyle açılması konusunda çok yazı yazdık.

Devlet ve millet el ele milli bir seferberlik başlatıp, okul ve derslik sayımızı ikiye, hatta üçe katlayabilirdik ama olmadı.

Daha pratik çözüm yolu önerenler de var.

İşte onlardan biri:

“Basında öğrendiğim kadarıyla, ülkemizde 450 bine yakın müteahhit var. Avrupa’da bu sayı 12 bin. Bu durumda bizim müteahhitler trilyonlar kazandılar. Her biri bir okul yaptırsaydı sevabına. Sınıf mevcutları 10 kişilik olur ve bulaş riski daha çok azalırdı. Haftanın iki günü yerine sınıflar bölünmeden haftanın her günü çocuklar okula gidebilirdi.”

Uygulanabilirliği tartışılabilir ama kulağa hoş geliyor.

Eğer canı gönülden istenip, inanılsaydı, bu süreçte, okul sayımız, tam gün ve tüm sınıflarda, eğitim ihtiyacımızı tümüyle karşılayabilecek bir noktaya rahatlıkla gelebilir ve öğretmen açığımız tümüyle kadroluya dönüşebilirdi. Ama nedense bu, Ankara’nın gündemine hiç girmedi.


Elbette her şeyin başı sağlık! Okul ve derslik sayısı, olayın sadece bir boyutu ama sağlığımızı korumanın ve sürdürülebilir hale getirmenin yolu da yine eğitimden geçiyor!

En önemlisi de korona ne ilk salgındı ne de son salgın olacak! Yani çok daha fazla okul, hep gerekecek!

Bu yüzden, zararın neresinden dönersek kârdır ve bu konuda hâlâ geç kalmış sayılmayız!..

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)