adscode
adscode

Otizmin Işığı İstinye Üniversitesi’ne konuk oldu…

GAPS Sendromuna yönelik kendi geliştirdiği doğal tedavi yöntemiyle dünya çapında bilinen ve Otizmin Işığı olarak da tanınan Dr. Natasha Campbell McBride, GAPS’ı anlatmak ve ülkemizin ilk Mikrobiyota Laboratuvarını…

Otizmin Işığı İstinye Üniversitesi’ne konuk oldu…
Üniversite
GAPS Tedavi Protokolünü (Bağırsak ve Psikoloji Sendromu için Doğal Tedavi Yöntemi) geliştiren McBride; ilk olarak, üç yaşındaki oğlunu, "Tüm hastalıklar bağırsakta başlar" sözünden yola çıkarak geliştirdiği bu sistemle sağlığına kavuşturmasıyla tanındı. Bu yöntem, şu anda 25 yaşında olan oğlunun yanı sıra; 20 yıldan fazla bir zamandır, çok sayıda hastaya çare oldu.

İstinye Üniversitesi Tıbbi Mikro Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Filiz Sağlam: Ülkemizde bir ilk olan İstinye Üniversitesi Mikrobiyota Laboratuvarında, mikrobiyota analizi yaparak bizimle yaşayan mikroorganizmaların neler olduğunu, aralarındaki dengeyi tespit etmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de son teknolojileri kullanıyoruz. Hem üniversite dışından analiz yapmak isteyen hocalarımıza yardım ediyoruz hem de kişisel olarak kendi mikrobiyotasının tahlilini yapmak isteyen kişilere hizmet veriyoruz.
Araştırma üniversitesi olma vizyonuyla kurduğu AR-GE merkezleri, yakın zamanda hizmete açtığı, ülkemizin ilk Mikrobiyota Laboratuvarı ile Ocak ayında gerçekleştirdiği geniş kapsamlı Mikrobiyota Sempozyumu ile adından söz ettiren İstinye Üniversitesi, bu alandaki çalışmalarına devam ediyor.

Üniversite, dünyaca ünlü nöroloji ve beslenme uzmanı, dünyada Otizmin Işığı olarak da tanınan tıp doktoru Natasha Campbell McBride’ı; GAPS Sendromu ve kendi geliştirdiği doğal tedavi yöntemini ve tecrübelerini paylaştığı 2. GAPS Günleri kapsamında Topkapı kampusunda misafir etti ve hastalar ve doktorlarla buluşturdu. McBride ayrıca, ülkemizin ilk Mikrobiyota Laboratuvarı’nda incelemelerde bulundu.

Bütün hastalıklar bağırsakta başlıyor

2. GAPS Günleri kapsamında düzenlenen konferansta, otizmin yanı sıra birçok hastalığın sebebinin bağırsak florasındaki dengesizlik olduğunu vurgulayan McBride, tüm hastalıkların bağırsakta başladığına dikkat çekerek; "Eğer zararlı mikroorganizmalar bağırsaklara yerleşirse bunların ürettiği toksin maddeler bağırsağın geçirgenliğini artırır. Toksin maddeler vücuda geçtiğinde ise, beyinde otizm, akciğerde astım gibi hastalıklara sebep olabilir.” dedi.

GAPS'ın bir diyet olmaktan öte beslenme protokolü olduğunun özellikle altını çizen McBride, GAPS’ın önce bağırsakta oluşan zararlı mikroorganizmaları temizlediğini, sonra kötü madde yapımını durdurduğunu ve ondan sonra ise, bağırsakların geçirgenliği sorununu çözdüğünü vurguladı. Sağlıklı bir bağırsaktan sonra ise, sağlıklı yiyeceklerle vücudu temizlediklerini ifade etti.

GAPS Diyeti Türk mutfağına benziyor

GAPS diyetinde kullanılan besinlerin geleneksel Türk mutfağıyla; taze et, balık, yumurta, fermente sebze, yoğurt, peynir benzeri mayalanmış ürünler gibi birçok benzer özellikleri olduğunu ifade eden McBride; “Ama bunların hepsinin evde pişirilmesi gerekiyor. Markette bulunan rafine gıdaları hayatımızdan çıkarmalıyız. Çünkü bunlar bizi değil, sadece zararlı organizmaları besliyor. Bu diyeti uyguladığınız zaman sağlığınıza kavuşuyorsunuz." dedi.

Mama değil anne sütü… Süt annelik tekrar meslek olmalı

Konferansında özellikle annelere tavsiyelerde de bulunan McBride, sentetik mamalar ve süt tozlarının zararlarına dikkat çekip; bu gıdaların üretimiyle birçok şeyin bozulduğunu, doğum sonrası bebeğine süt veremeyen anneler için 'sütanneliğinin' meslek haline getirilmesi önererek sözlerini şöyle sürdürdü: “Sütanneliği eskiden meslekti, bunun yeniden geri getirilmesi gerekiyor. Çünkü çocuklarına süt veremeyen problemli anneler olabilir. Bu anneler çözümü mama, süt tozlarında aramasınlar. Süt tozunun icadıyla her şey bozuldu. Bu nedenle sütanneliğini geri getirmemiz gerekiyor. Anneler, sosyal medyayı devreye sokarak birbirleriyle iletişim kurmalı ve sütanneliğini başlatmalılar. Biz mama değil onun yerine anne sütü diyoruz. Vücudunuzu dinleyip doğal beslenin."

Hastalardan yoğun sorular ve Türkiye'nin ilk Mikrobiyata Laboratuvarına ziyaret

Konferansın sonunda GAPS hastalarının, yakınlarının, öğrencilerin ve akademisyenlerin hayati sorularını da yanıtlayan McBride, Türkiye'de ilk kez İstinye Üniversitesi tarafından kurulan Mikrobiyota Laboratuvarı'nı da ziyaret etti.

McBride ile verimli bir konferans düzenlediklerini ve bu alandaki dünyanın en önemli ismini ülkemize getirmekten mutluluk duyduklarını belirten İstinye Üniversitesi Tıbbi Mikro Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Filiz Sağlam, mikrobiyota, laboratuvarın kuruluş nedeni ve hedefleri hakkında şunları söyledi: "Son yıllarda ‘ikinci beyin’ olarak da adlandırılan bağırsak sistemimiz, sahip olduğu bakteri florasıyla birçok hastalığın ortaya çıkmasında birincil rol oynuyor. Özellikle bağırsaklarda yoğunlaşan insan mikrobiyotası ise, tıp için adeta yeni bulunmuş bir organ gibi algılanıyor. İnsan mikrobiyotası, vücudumuzda, kendi aralarında birlikte yaşayan farklı mikroorganizmalar topluluklarıdır. Ve her organ gibi bağırsak mikrobiyotasının da sağlıklı bir yaşam için önemli fonksiyonları var ve düzenli çalışmadığı zaman hastalıklar ortaya çıkıyor. Ve sağlık açısından önemli olan, onların hangi oranlarda bir arada olduğunu bulgulamak ve onların bu birlikteliklerini dengeli tutabilmek ve yönetebilmektir. İşte ülkemizin ilk mikrobiyota laboratuvarında, mikrobiyota analizi yaparak bizimle yaşayan mikropların neler olduğunu, aralarındaki dengeyi tespit etmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de son teknolojileri kullanıyoruz. Hem üniversite dışından analiz yapmak isteyen hocalara yardım ediyoruz hem de kişisel olarak kendi mikrobiyotasının tahlilini yapmak isteyen kişilere hizmet veriyoruz. "

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)