Sözleşmeli Öğretmenler

Öğretmen, öğretmendir! MEB, öğretmenleri ayrıştıracağına, öğretmenlik onurunun ayak altına alınmasıne seyirci kalacağına, onlara sahip çıkmalıdır. Çünkü, öğretmen ne kadar mutluysa, ülke o kadar mutludur!..


Hangi meslekte, aynı işi yapan,  ücretli, sözleşmeli, kadrolu meslek mensupları var ki, öğretmenlerimiz böylesine, ayrıştırılıyor.
Yan yana, hatta farklı ders saatlerinde, aynı sınıfa girip, aynı dersi veren öğretmenlerimize yapılan bu farklı  muamele, kesinlike ortadan kaldırılmalıdır.

Devletteki sözleşmeli öğretmenlerimiz gibi özel okullardaki sözleşmeli öğretmelerimiz de, öğretmen onuruyla bağdaşmayacak yaptırımlara, dayatmalara maruz kalıyorlar.

Adeta bir köle gibi çok çalıştırılıp, çoz az bir maaşlı karın tokluğuna mecbur kılınıyorlar. Pek çoğunun sosyal güvenlik hakları bile yok!

Tıpkı asgari ücret gibi, öğretmenliğin de, bir maaş alt sınırı olmalı ve daha az ödeme yapılmamalıdır.

Haftalık ders saati de, devletteki zorunlu ders saatinin üzerine çıkmamalı, çıkıldığında da ek ücret verilmelidir.

Yüzbinlerce öğretmen fazlası varken, ücretli öğretmenliğe ne ihtiyaç var! Ama eğer bu yapılıyorsa da, onlar da rencide edilmemeliler! Çünkü, olar da sınıfa giriyor ve çocuklarımızı geleceğe hazırlıyorlar. 
Bu yüzden, ya bu uygulama tümden kaldırılmalı ya da daha fazla rencide edilmelerine izin verilmemelidir...

Eğitimde ve ülkede, yüzlerin gülmesini istiyorsak, önce hiç bir ayrım gözetmeksizin, öğretmenlerimizin yüzünü güldürmemiz gerekiyor.

Çok daha önemlisi ise  ehliyete, liyakata ve eğiteme olan sadakate bakılarak en çok hak edenlerin göreve getirildiği eşit statülü öğretmenlik sistemini, bir an önce getirmeliyiz..