adscode
adscode

Sözleşmeli öğretmenlik?..

Ülkemizin bazı bölgelerinde ciddi öğretmen sıkıntısı vardı.

Sözleşmeli öğretmenlik?..
Milliyet Diyalog

Giden, gittiği yerde kalmıyordu.

MEB’in açıklamalarına göre Sözleşmeli’ye geçilmeden önceki yıl, ataması yapılan 27 bin öğretmenden 25 bini görevine başlamadı ya da tayinini istedi. Yani onlara göre Sözleşmeli’ye geçmekten başka çare yoktu.


Önce 4 + 2 yıl şartı getirildi, son düzenlemeyle de 3 + 1’e indirildi.

Peki, sorun çözüldü mü?

Evet, kısmen çözüldü ama beraberinde yeni sorunlar getirdi.

İşte bu yüzden enine boyuna düşünülüp, yeni formüller arama gereği duyuldu ama MEB, tüm sızlanmaları görmezden gelip yoluna devam ediyor.

Oysa, herkesi memnun edecek, öğretmenlik onurunu koruyacak, MEB’i de bu baskıdan kurtaracak çok daha iyi formüller bulunabilir.

Yeter ki istensin!..

Neden sorun?

Yaşananları daha net algılayabilmemiz için işte binlerce somut örnekten sadece bir tanesi:

“Atandığım günden beri yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

2016 Ekim ayında atanan ilk sözleşmeli öğretmenlerden birisiyim.

Gerek yetkili kişiler, gerekse medya, bilerek bu göreve başlamayı kabul ettiğimizi söylüyor.

Ancak size sorarım, 24 yaşında üniversiteden mezun olan birisi olarak başka bir seçenek var mıydı?

Ailemizin onca yıldır harcadığı maddi ve manevi emek, bizim uykusuz geçen gecelerimiz, okuldan çıkıp kurs ve dershanelere koşmamız, okuldaki stajlar, bitirme tezleri...

Bunların hepsini görmezden gelip, ne yapmamız gerekiyordu?

Bu yanlış karardan mutlaka dönülür, böylesine bir uygulama sürdürülemez ümidiyle çıktım yola.

Babamın geçirdiği rahatsızlık devam ederken, yapılacak olan ameliyattan çıkma şansının çok düşük olduğu söylenirken, ailemi geçindirme telaşı sarmışken, diğer seçmemiz gereken yol neydi?

Eşim tek çocuk olarak, yalnız yaşayan 65 yaşındaki annesinin hastalık durumundan dolayı, onu tek başına bırakıp yanıma gelemiyor.

Bulunduğum yerde eşim yanımda olmadığı için özel hayatımla ilgili açıklama yapmak zorunda kalıyorum.

Bunun yanında bir de aşağılayıcı bakışlar, ‘Burada erkeksiz durulmaz, kadın kısmı yalnız kalmaz, böyle aile mi olur’ gibi ithamları da göğüslemek durumunda kalıyorum.

Yalnız veliler değil birçok meslektaşım ‘Zaten devlet sizi hâlâ tam öğretmen olarak görmüyor, siz sözleşmelisiniz, dikkat edin, gözler üstünüzde’ gibi sözlerle mesleki gururumuzu zedelemektedir.

Bakanlık, Meclis, adalet, yargı, medya, öğretmen camiası ve hatta tüm Türkiye, bu kutsal mesleğin bu hale düşmesine nasıl hâlâ göz yumabiliyor, anlamış değilim.

Her yönden ne kadar yorulduğumu anlatmama sayfalar yetmez.

Yazının devamı için tıklayınız


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    1 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (1)